bugün

nihayetinde cöl iklimini almış şehir geceleri götünüz donarken gündüzleri hala tişört giyebiliyorsunuz.
"dondurucu soğuk" sezonunu bu sene erken açmış şimdiden ebemizi bellemiş şehirdir. nisana kadar ayaz eşliğinde bol küfürlü günler geçirmemize vesile olacak olmaz olası şehirdir.
bayram tatili sonunda öğrencilerin gelmesiyle ısınacak şehir.
bakkal gibi her mahallede açılan alışveriş merkezleriyle tüketim toplumunun başkenti.
mevcut sanayisi ya da bilinçsiz sahil kenarı işletmeleri sayesinde resmen bok akan, asla yüzülemeyecek olsa da denize sahip memleket insanlarının tu kaka ettikleri şehir. sanırsın ki her gün sahil kenarında bir yere oturup kahvaltı ediyorlar, laptop'larıyla iş toplantılarına katılıyorlar falan. herbiri sanki bana denizkızı. "denizsiz yaşayamıyorum" diyorlar, sorsan yüzme de bilmez mal.

belki de olay bakmak/görmek dengesinde gizli. sen "öküz" gibi bakarsan tabi ki göremezsin, biz görüyoruz ama.
sonbaharda kumrular'ı boydan boya kaplayan yaprakları haşır huşur ede ede yürümeyi sevdik biz. kışın dikmen yokuşlarından ev yapımı kızaklarımızla kaymayı sevdik, bahar geldiğinde anıttepe'nin bahçeli'nin sokaklarında arkadaşlarla gezmeyi tozmayı sevdik, yazın ise...ee...tamam yazın hakkaten sıkıcı oluyor eyvallah.
bir denizi eksik olan şehir. *
uzun bir yaz tatilinin ardından, bugün son gecemi geçireceğim şehir. oh be, sıkılmaya başlamıştım senden. gidince de özlüyorum seni ama olsun.
(bkz: allah a ısmarladık ankara)
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları)
Masa başı Ankara

Masa başında kurulmuştur Ankara. Masa başı adamları yaratmış, sevmiştir.
Masa başı işlerinin kenti olmuştur.
Sokakları cetvelle çizilmiş, isimleri bir alfabetik indeksten sırayla seçilmiştir
Bestekar, Bilir, Büklüm, Bülten ... diye yan yana giderler.
Tarihi, üzerine sonradan dikilmiş elbisesidir, yaşanmışlığı değil.
Akıldır, mantıktır. Ruh ona sonradan biçilmiştir,gerekliliği bilindiği için.
Arkasında hayat değil bilgi vardır. Bu yüzden karmadır ruhu.
Kültürleri bir potada karmış, kendince birleştirerek kendini yeniden var etmiştir bu kent.
Tren Garı binasının karşısındaki Hitit Aslanı'na ters binen Nasrettin Hoca'dır Ankara.
Sterildir Ankara, heterojendir. Fakiriyle zengininin hayatları pek karışmaz birbirine.
Sıhhiye köprüsü görünmez bir duvardır kuzey ve güney arasında.
Sınırlar nettir Ankara'da. Çünkü devlettir Ankara. Devlet sınırları sever. Makamdır protokoldür.
Ankara Merkezdir. Ne topraktır ne beton Ankara; ne de ikisi arasında bir şey. ikisine de uzaktır, kendine özgüdür.
Denizsizdir Ankara. Otobüslerde, dolmuşlarda, pastanelerde, parklarda, insanların yüzlerine bakılarak kurulur hayaller. Çünkü bir deniz yoktur, insanlara sırtınızı dönüp seyredebileceğiniz.
Yalnız kalamazsınız, denize kaçamazsınız. insanların dönüp gelecekleri yer yine birbirlerinin yüzüdür.
Bu yüzden karşınızdakine yanlış yapmazsınız , insan ilişkileriniz net ve açıktır onun için insan, ilişkileriyle var olur Ankara'da.
Mekanlarından öte , insanlarının yüzleridir bu kente bağımlılığımızın temeli.
"Ankara" (Ancyra), "çapa"dan (anchor) gelir. Denizi kaçalı çok zamanlar olmuştur ama hala çapadır. Sabitler. Hareket ettirmez, Yazlar sıcak ve kurak, kışlar karlı buzludur. Ankara bunları taşır yakıştırır kendine.
Ancak baharlarda telaşlı ve huzursuzdur; sabırsızdır. insana en çok baharlarına yakındır bu yüzden.
Değişimi yakıştırmaz gibidir durağanlığına . Kısa kışlar ve yazlar, iç içedir baharlarında.
Geceleyin Köşk 'ün önünden aşağıya kayarken, bir tür deniz olduğunu hayal ettiğim bu ışıklı çukur dibine doğru çeker; uçmak ile batmanın bileşkesi bir hisle dalarım karanlık sularına; hafiflerim.

Hep geride kalandır, özlenilendir , dönülesidir.

Evimdir Ankara. Huzurum, huzursuzluğum, kürkçü dükkanım ...

*
atatürk'ün adını orta asya'daki angarsk şehrinden aldığını iddia ettiği şehir. bizanslardan aldı denilince kızmış, ama eminim kendisi de biliyordu angarsk, irkutsk, kuznetsk gibi şehirlerin türklerle alakası olmadığını, rus ya da sibir şehirleri olduğunu.
hakkaten her bahtı karanın görmek istediği ve aralarından birkaçının * gördüğü şehir. bazısı mutluluktan havalara uçar, bazısı * gördüğüne görceğine pişman olur. (bkz: ilk izlenim)
25 öncesi sevilecek şehir sonrası katlanmak.
uğruna izmir'e satış koyduğum soğuk ve şehirlerarası (coğrafi bakımdan) beton şehir.
manavlarda bile sıraya girilen entellektüel adım başı pavyonu olan garip şehir..
bir şehir, gri. bir başkent, sıkıcı. hala güzel bi yer. hani yakışıklı değil. eli yüzü düzgün, sempatik. hani güzel değil. olabildiğince seksi. hala güzel bi yer. denizi yokmuş. olsa kirletirlrdi. hala güzel bi yer.
birkaç kırık hikaye biraz da grilik.
karlı sokaklarında sıcacık yürüyüşleri unutulmayacak şehir. bir şehre kar bu kadar mı yakışır? acaba hala yakışır mı? hala o kadar beyaz yağar mı kar ankara'ya?
kebap ve burger king'den başka bişeyin olmadığı şehir.
kızılkayalar yok lan burda krize gircem
kimilerine göre beton yığını kimilerine göre ikinci başkent.
(bkz: burası benim evimmiş meğersem)
griliği, resmiliği bile aranan şehir. tuhaf bir biçimde aşina.
dünyadan nefret etmek için sadece bir sebep..

bu şehri sevenlere allah akıl fikir versin..3 aydır buradayım..şairin söylediklerine hak vermemek elde değil..

yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü
ne ölümden korkmak ayıp ne de düşünmek ölümü..
kendine has bir havası vardır,evet belki bir denizi yoktur,ya da ihtişamlı bir tarihi ama ankara ankara'dır işte bir şekilde size kendini sevdirir.Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olur kendileri...
soyut sevdalara şahit olmuş şehir.

ve dahi,
rüya bütün çektiğimiz...
içinde çok sevilen birinin yaşadığı şehir.*
başkalarının saçmaladığımı düşünmelerine rağmen hep gitmek istediğim, merak ettiğim sanki gidersem baştan başa değişeceğimi hissettiğim ve sebepsiz sevdiğim şehir. * *
bu şehri ancak tekrar geldiğinizde ne kadar özlediğinizi anlıyorsunuz...