ankara denince akla önce soğuk bir yer gelir.
heryer devletin soğuk rengiyle doludur çünkü dikkatsiz gözlere...
oysa ki tunalı vardır, bahçeli vardır, seymenler parkı vardır görene.
her cadde hüzünlü bir aşkı anlatır gibidir,
duygu saklıdır her bir sokakta...
herkesin yaşayabileceği olaydır; milletçisinden en hainine kadar. hasan cemal'in kürtler adlı kitabında abdullah öcalan'la yaptığı röportajda "en çok neyi özledin" sorusuna abdullah öcalan:
-ankarayı, sakarya caddesini ve ekmekarası dönerle bira içtiğim günleri özledim, demiştir
uzun ve boğucu bir kışın ardından--ki gridir Ankara'da kış biraz da-- bahar geldi mi gelmedi mi anlaşılmadan kavurucu yaz sıcağına girerseniz Ankara'da "neyini özleyeyim ben bunun?" diye sorarsınız kendinize. Gel gör ki, 1-2 günlüğüne de olsa Ankara'dan uzaklaşmaya görün derim. Gün batımı en güzel burada olur arkadaş. Düzenli tertipli adamın şehrini çokk ama çokkkk özlerseniz.
aşk gibi birşeydir. onunlayken çektiğin eziyet onsuz kaldığında çektiğin özlemden yegdir. denenmiş, uygulanmış, yanlıştan geri dönülmüştür.
(bkz: ankara ankara güzel ankara)