ankara'nın denizi yok ondan sevmem.
ankara'nın denizi yok ondan sevmem.
ankara'nın denizi yok ondan sevmem.
ankara'nın denizi yok ondan sevmem.
ankara'nın denizi yok ondan sevmem.
tamam lan salak değiliz, ankara'nın denizi yok ondan sevmiyorsunuz. "+1" yapın tam olsun bari. entry tekrarı/çift entry nedeniyle silinirse kimsenin itiraz etmemesi gerekir.
büyük ihtimal denizi olan bir memleketten gelmistir bu arkadas, cünkü icindeki o deniz hasretini gideremez Ankarada, hic bir sokagi cikmaz denize cünkü...
ama bu hasretini fazla hissetmeyen biri icin Ankara dünyanin en güzel sehridir.kolay kabul etmez seni icine, ama kabul edince de birakmaz bir daha, kendini güvencede hissettigin tek yer olur cikar. öyel ki bir süreligine ayrilmak zorunda kalsan her yagmur yagdiginda hatirlarsin mesala, bir sehrin nasil özlenecegini yasayarak ögrenirsin en basta , eninde sonunda oraya dönecegini bilirsin , gercekten ve sadece orada yasamak istedigini de...
kazandığı üniversitede hazırlık okumayıp direk birinci sınıftan başlayan ve bu durumun ağırlığını üzerinde hisseden öğrencilere ait duygulardan biri. bu ağırlık, kişinin gözünü açıp ankara'nın güzelliklerini görmesini engeller. bu şahıs okulu sevmez, arkadaş ortamını pek beğenmez, yurdu pek iyi değildir, günler sıkıcı geçmektedir. ve aklına müthiş bir genelleme gelir " ankara'yı sevmiyorum ". tüm neden ankara'dır onun için. hayır efendim, senin sevmediğin şeyler başka. ankara'yı niye katıyosun işin içine. bak bakalım bi etrafına. her yerde olduğu gibi, burayı da sevmek için zaman tanısana kendine. bak abilerine...
yaşadığım ya da gördüğüm bir çok yerden daha fazla ipsiz sapsız potansiyeli barındırması nedeniyle soğuduğum ve en son gittiğimde sakarya gibi bir yerin bile ayağa düştüğünü görüp "benden uzak olsun" dediğim büyümeye çalışan şehir.
askerliğinin acemilik kısmını etimesgut/zırhlı birlikler okulu ve eğitim tugayında yapan birinin "ankara'nın dikmeni bir daha gelirsem öp * beni" sözleriyle dışa vurduğu en saf duygusu. *
istanbul aşıklarının kesinlikle çok sevmesi lazım.. niye mi..
bi de şöyle düşünelim..
ya başkent istanbul olsaydı..
kabus gibi.. düşünmesi bile korkunç..
o devlet daireleri.. devlet dairelerinde ki tozlu raflarda kalmış soğuk insanlar * istanbul da yaşıyacaklardı.. off korkunç..
sırf bu yüzden sevilebilir ankara.. ben seviyorum.. hemde çook..
planlı ve birbirine paralel caddeleriyle, dümdüz sokaklarıyla, sokaklara anlam katmayan dümdüz insanlarıyla, düzlüğü içine sindirememiş bir tek semtiyle *, akşamları saat dokuzdan sonra en merkezi yerinde bile * insan bulun(a)mayan boşluklar ve ıssızlıklar şehri(m) olması sebebiyle gayet doğal karşıladığım durumdur. sevenlerin de nesini sevdiklerini asla anlayamadım, anlayabileceğimi de sanmam.
şahsım adına ramazanlarda ramazan havasını yaşatamaması, merkezinde cami gibi cami bulunmasının zorluğu ve pek tabi denizinin olmamasıyla sabit duygu yoğunlunun getirdiği bir haldir.
A: Ankaralı olup Ankara'yı seven şahıs
B: Ankara'yı sevmeyen ve mecburen Ankara'da bulunan şahıs
B: Abi ben hiç sevmiyorum bu Ankara'yı.
A: Neden abi?
B: Bu şehir bi kere gri be abi, daha ne olsun.
A: ???
B: Sonra soğuk bir havası var, insanları soğuk, çoğu memur zaten, devlet dairesi çok, ha unutuyordum, deniz yok deniz..
A: ee?
B: Samimi değil bu şehir, sonra düzlüğü içine sindirememiş semtleri var.
A: Hey Allah'ım.
B: Sonra, gece belli bir saatten sonra sokaklar bomboş oluyor, var mı böyle bir şey?
B: Ayrıca, insanları da biraz ipsiz sapsız be abi, dik dik bakıyorlar.
A: Tamam abi, ben yatıyorum, iyi geceler.
Birkaç gün sonra...
A: Abi müjdemi isterim.
B: Hayırdır?
A: Tam sana göre bir şehir buldum.
B: ?
A: Ben özelliklerini sayayım, sen tahmin et.
B: Tamam.
A: Öncelikle, bu şehir pembe ve yeşil ağırlıklı abi.
B: Pembe ve yeşil mi?
A: Evet.
B: ?
A: Sonra, çok candan bir şehir, içinde ne devlet dairesi ne de memur var, hepsi özelde çalışıyor.
B: ??
A: Tabii ki deniz de var bu şehirde ama bu deniz biraz sıcak.
B: Allah Allah?
A: Bütün caddeleri, sokakları düz bu şehrin, hiç yokuş yok, sonra sokaklar hiç boşalmıyor, öğle vakti ile gecenin 2'sinde durum hemen hemen aynı.
A: Ne bakıyorsun öyle abi, içinde yaşayanların hiçbiri de ipsiz sapsız değil, hepsi aydın, okumuş çocuklar.
B: Ee, neresiymiş burası?
A: Abi burası bir model şehir, magmaya yakın bir yerde, temelini attık, 5-10 yıla hazır olacak, senin biletin de, vizelerin de hazır, biter bitmez gidip yerleşebilirsin.
B: Defol git be, git dalganı başka yerde geç.
A: Hahaha...