gri, boğuk, genelde sisli havası, bakanlıklarda eskimiş devlet dairlerir ile dolu mimarisi ve son 5 yılda alışveriş merkezleri ankara'nın sembolü olmuştur.
Kuğulu Park'ı, Atakule'si, Ankara Kalesi ise çoktan unutulanlar listesine eklenmiş, kimsenin ilgisini çekmeyen eski semboller olarak terkedilmiştir.
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar... Asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar.
Kimse keman çalmaz belki ama çok keman çalınsın balolarında diye yapılmış gri sisli binalar.
Alnının ortasında ciddi bir devlet asabiyeti.
---
Hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar hüzünlü gelmez insana Ankara'da,
Yoksa bugün bir hayat yaşanmayacak mı? duygusu çöker bütün bozkıra.
Kimse keman çalmaz belki, belki bu fiim hiçbir zaman o kadar fiyakalı olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda o okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin tadını vermeyecek bir daha.
Çok daha iyilerini yedim sonra bizzat Urfa'da hatta
Ama hiçbirinde o kadar aç oturrnadım sofraya.
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
---
Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür bu kadar insanın neden ankara'yı sevdiğini anlamadan Ankara'da yaşamak.
Yılmaz Erdoğan'ın şiirinde atlanmadan her detayı yazılmış olan şeylerdir...
sokaklar, caddelerdir amına koyayım. istanbul'da merkezî olarak addedilebilecek bir ton "semt" sayılabilir fakat ankara'nın merkezleri dar bir güzergahtaki caddeler, sokaklardır.
sakarya caddesinde bira salladıktan sonra adana dürümcüsünde 2 tane dürüm yemek. yemeği yedikten sonra yüksele gidip bir banka oturup sigara yakıp gelene geçene bakmak. sonra konurdan geçip meşrutiyete çıkıp otobüse binmek.