muthemelen taşşak amaçlı yapılmış ama yine de şahsıma ajdarı aratmış korkunç şarkıdır. dinlenilmemelidir efenim.
şarkıyı oturup efendi gibi değerlendirmek gerekirse, liriklerin sahibi ankarayı sadece keçiörenden ibaret sanmaktadır. tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki boktan bir turla gezip şelaleleri ve atakuleyi görüp siktir olup gitmiş olma ihtimali yüksektir.
konuyu gereksiz polemiklere taşımadan da olmaz. naçizane fikrim ankara candır. pek bi bok olduğu söylenemez ama bu ülkede -i.melihe rağmen- yaşanabilecek sayılı şehirlerdendir. behzat.ç gibi bir fenomen ve gençlerbirliği gibi bir takıma sahiptir.
genelleme yapıldığından dolayı yanlış önermedir. bu söylemlerin sebebi, ankarada deniz olmaması ve ankaralıların (aslında ankarada yaşayan fakat çorum, çankırı, yozgat dediklerimiz) gerek konuşma tarzları gerek zevkleri olarak biraz farklı(!) olmalarından kaynaklanır.
bir keçiören, sincan öyle olabilir ama bir çankaya veya bir bahçeli için doğru değildir.
ankaranın tadını alamamış, güzel bir arkadaş grubu olmayan insanın söylemidir. yoksa ankara ballı güllü lokum gibi şehir, tadını nasıl aldığına bağlı, sana yarrak bana lokum .
siyah beyaz şehir, sepya tonu biraz. nereye doğru yürürsek yürüyelim, karşımıza bir deniz çıkmayacağını bildiğimiz şehir. havası da soğuk, görüntüsü de...
yaratıcı bir eser olmuş. link ankara'dan nefret eden bir arkadaş tarafından gönderildi şahsıma. elvan dalton havasında bir şey beklerken brutal çıktı. şaşırdım. sanatsal bir çalışma bence. gençleri tebrik ediyor, başarılarının da devamını diliyoruz.
ankara'da yaşayan biri olarak söylüyorum ki, içinde yaşayanların çoğu lanet eder, dışardan gelip gören pek bir sever. içinden çıkan dayanamaz geri döner, dışardan yaşamaya gelen kopup gidemez. böyle bir şehir ankara. her yaşamdan, her kesimden insanların hayatı dozunda yaşadıkları, renkli bir şehirdir.