1-Kaybolmaktan korkmayın. Nerede olursanız olun aşağıya doğru yürürseniz Kızılay'a çıkarsınız.
2-Cüzdanımı kaybettim memlekete gidemiyorum ,karnımı doyurur musun diye yanınıza yaklaşan tiplemelerden acilen uzaklaşın.Vicdanınıza yenik düşer,dolandırılırsınız.
3-Tunalı Hilmi Hayyami Şarap Evi'nde meyveli şarap için.
4-şemsiyenizi her daim yanınızda taşıyın, bir günde 4 mevsim yaşatabilir size ankara. yazın bile olsa bir hırkadır, uzun kollu bir kazak türü bir şeyler kesinlikle alın yanınıza zira gündüz yansanız bile gece her daim donarsınız.
5-Kalite takılıyorsanız Çukurambar ,Bahçeli,Tunalı, Ümitköyde ki mekanları tercih edin.
6-Her gördüğünüz park bahçe çimine çömüp bira - doritos yapmaya kalkışmayın.(Seğmenler dışında) Burası Başkent sonuçta diyip herkese medeni gözüyle bakmayın. cidden saldırıyorlar.
7- trafik polislerine yol, otobüs şoförlerine de durak sormayın. yol tarifini taksicilere, durakları da otobüsteki yolculara sorun. zira şoför duracağı durakları elbette bilir ama sizi %99,99 unutur ve siz haybeye bir dünya dolaştığınızla kalırsınız.
8-Anıtkabir,Ankara ve Estergon Kalesi'ni ,Koç Müzesi,Taceddin Derganının yanında ki Mehmet Akif Ersoy'un evini ziyaret edin.
Kalacak yeriniz yoksa ve dışarısı soğuksa gece 12 den sonra ulusta şuanda adını getiremediğim bir hastahane var oraya gidip orada uyuyan hasta yakınlarıyla birlikte horlama seslerini çok sıkıntı etmezseniz uyuyabilirsiniz. Orası olmazsa (bkz: aşti) otogarını tercih edebilirsiniz. Çaresiz kalırsanız ve uyumak istemiyorsunuz sabaha kadar kızılay'da yürüyün hem şehri de keşfetmiş ve turlamış olursunuz. Zaten bir şehir en iyi geceleri keşfedilir. insan kalabalığı yokken daha iyi kazınır aklınıza her sokak, dükkan isimleri nedir ne değildir anlarsınız gece ortalıkta kimsecikler yokken gezindiğiniz şehri ve sokaklarını benimsersiniz kendinizi oralı hissedersiniz.
Açsanız ve hiç paranız yoksa eğitim-öğretim zamanında yani okullar açıkken hafta içi hergün sabah saat 9'da ankara büyükşehir belediyesi kurtuluş parkı, ulus gibi belli yerlerde karnınız doyana kadar bardakta sıcak çorba ve yuvarlak ekmek veriyo. ankara da dışarıda kaldığım ilk gecenin sabahında onca okuluna ve işine giden insanların arasında kurtuluş parkının dondurucu soğuğunda, gerçekten aç ve evsiz olarak kendimi ayrıcalıklı, diğerleriniyse yeterince aç gözlü olarak gördüğüm bir sabahta bana tüm bunları bir ders gibi öğreten çoğu gününü evsiz, ailesi ve kimsesi olmayan çoğu gününü dışarıda kalarak geçiren sevgili bir arkadaşımdı. Sonrasında aynı gün ulustaki çorba standına gidip orada neredeyse tamamı evsiz ve fakir olan insanların arasında üçüncü bardak çorba için sıraya girdiğimde kendimi az önce yargıladığım insanlar gibi açgözlü hissetmeme neden olmuştu. Ne yalan söyleyeyim o gün o durumda evsiz, aç, üşümüş ve çaresiz hissederken bana o sıcak çorbayı sağlayan, gezi olayları sırasında daha çok nefret duymaya başladığım ankara nın belediye başkanı (bkz: melih gökçek) e karşı sevgi duymaya başlamış ve kendimi "ya hep dışarıda kalmak zorunda kalırsam ve melih gökçek o zaman belediye başkanı olmazsa yeni gelen belediye başkanı çorba vermeyebilir." diye düşünürken yakalamış ve seçme hakkımı melih gökçek'ten yana kullanma kararı almıştım bile. işte o zaman anladım akp nin nasıl kömür dağıtarak oy topladığını. O an siyasi görüşüm, türkiye nin gidişhatı, kandırılıyor olmak hatta onların "benden oy almak için o çorbayı verdiği" düşüncesine rağmen bile bana o çorbayı sağlayıp karnımı doyuran insanlara derin bir sevgi duymaya başladığımı fark ettim.
Bunun dışında size şuraya gidin buraya gidin demeyeceğim her şeyi kendiniz keşfedin ama önce geceden ve sokaklardan ve kızılaydan başlayın. Gerisi çorap söküğü gibi gelir.
burada nasıl eğleniyorsunuz demeyin.
Ankaranın en iyi yanı istabula dönüşü demeyin.
gece 11de hayat biter mi demeyin.
deniz olmayan bir yerde nasıl yaşıyorsunz demeyin.
22:30 metro seferi biter mi hiç demeyin.
en iyisi gelmeyin.
konurda bira için
kocatepede cuma namazı kılın
güvenparkta kuşlara yem atın
tunalıda sadece yürüyün
kuğuluda elinizde bira çimlere yayılıp kitap okuyun
hacıbayramda dua edin
sakaryada halay çekenlere eşlik edin
harikalar diyarında masal parkında çocuklaşın
Eryaman göksuda mangal yapın
herhangi bir sokak düğününde ankara oyun havalarının nasıl oynandığını gözlemleyin
19 mayıs stadyumuna maça gidin. maç günü muhakkak seyyar köftecilerden köfte yiyin.
esatta sokakbaşına muhakkak uğrayın
kaleye çıkıp ankarayı 5 dakikalığına izleyin.
hamamönünde kahvaltı yapıp tacettin dergahında Muhsin yazıcıoğluna bir fatiha okuyun.
son olarak anıtkabire ayda bir uğrayıp atamızı ziyaret edin. köşede bir yerde ismet inönünün mezarı var arzu ederseniz ona da dua edin.
ulus/heykel meydanında mişmiş dondurmacısına gidip dondurma yiyin. eğer bayansanız heykelin etrafında pek dolaşmayın, başınız derde girebilir. *
yine ulusta ilk meclis var, ziraat Bankası'nın (merkez bankasının yanında) müzesi vardır. orada ibrahim Çallı'nın devasa bir resmi vardır. ilginizi çekebilir.
ankara kalesine mutlaka çıkın. Anadolu medeniyetleri müzesi ve rahmi koç oyuncak müzesini gezin.
operanın orda resim-heykel müzesi ve etnoğrafya müzesi çok güzeldir.
mta tabiat tarihi müzesi çok hoşunuza gidebilir.
odtü teknoloji müzesi de harikadır. ODTÜ'ye gitmişken mutlaka kütüphanesini gezin.
ODTÜ'ye ait eymir gölüne gidin. bisiklet kiralayıp gölü turlayın.
gece 2-3 gibi AOÇ'ye gidip kokoreç yiyin. aoç dondurmasını mutlaka tatmalısınız.
opera binasında tiyatro izleyin. binanın iç süslemeleri çok hoştur. fakat bileti balkon katından almayın, sesleri duyamayabilirsiniz.
hamamönü çok güzelleşmiş diyorlar, ben 20 yıl önce gitmiştim. isterseniz oraya da uğrayın.
dışkapı'da roma hamamları var. tarihe merakınız varsa ora ilginizi çekebilir.
vaktiniz varsa Kızılcahamam milli parkını görmelisiniz.
haymana hamamlarıyla meşhurdur...
Çubuk'ta karagöl vardır. biraz uzak ama güzel bir yerdir.
Beypazarı'nın uygun yerlerinde balık tutabilirsiniz. Beypazarı son zamanlarda güzelleşti. burayı gezebilirsiniz.
Polatlı'da şehitlik tepesi vardır. Gordion (meşhur kral Midas'ın yaşadığı yer) kalıntıları mevcut.
Asla buradan olmadığınızı belli etmeyin. Yıllarca istanbul' a bok attılar da yok dolandırıcı çok, yok cepçi çok diye. Ha onlar ankara' da daha çok. Esnaf her türlü fazladan hesap kilitleme peşinde. Özellikle aman diyeyim taksicilere güvenmeyin. Kırk yıllık Ankaralıyım, en son bir gaflet ki taksiye bindim mecburiyetten adam 60- 70 liralık yola 110 lira taktı dalgınlığımı ve o anki halimi kullanarak. Daha ılımlı insanların yaşadığı bir yerden geliyorsanız şaşırmayın buranın dolmuş şoförü, mekan çalışanı, sahibi öküz. Çok fazla yerde güleryüz göremezsiniz. Özür dilemek pek alışkanlığımız değil memleketçe. işiniz yoksa gelmeyin, alışmak zaman alır. Ne olursa olsun alışınca da bok varmış gibi bu düzeni, burayı, buranın soğuğu, sıcağı, insanı her şeyini özlüyorsunuz.