birazdan direkt olarak temasta bulunacağım sıcaktır. alışverişe gidiyorum, güneşe çıkacağım - 1 saat içerisnde dönmezsem ambulans çağırın (herhangi bir yere).
öğle saatlerinde maruz kalınmaması gereken sıcaklardır. mersin'de denize girmedikçe renk değişitirmeyi reddeden tenime, bu memleketin güneşi, daha haziran demeden nur topları büyüklüğünde parça parça amele yanıkları hediye eder her sene. öyle de bir çirkin durur ki.
ama şunu belirtmeden geçemeyeceğim; arkadaşlar bu memlekette saat 6'dan sonra sıcak namına bir şey kalmıyor ki.
benim burada yorgansız yattığım iki hafta olur sadece, o da temmuzda iki hafta. o da zaten türkiye'nin kalanının sıcaktan cırnavık gibi çatladığı zamanlara denk geliyor. mersin'de olaydık cayır cayır yanardık valla, götünüzden bile ter akardı, nem yüzünden kıyafetlerinizle bütünleşirdiniz de ayrılabilmek için kışı beklerdiniz alimallah. burada, koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi denir deyiminin tersi bir durum söz konusu. şu an bu durumu anlatmak için uygun bir deyim bulamamış olabilirim ama ne zamandır kullanmak istiyordum bu deyimi de, hadi aradan çıkmış olsun.
abartılmayacak sıcaktır. zaten iki ay ya sürüyor ya sürmüyor sıcağı, ki birkaç gün edirne sıcağını tattığım için rahatlıkla söylüyorum; edirne havasının yanında ankara'nınki püfür püfür.. o nasıl bir sıcaktır öyle, kolundan bacağından ter akıyor insanın. tam yarım saat oje kurutmaya çalıştım vallahi.
Ankara halkı kusura bakmasın ama, bir Nazilli, bir Adana veya vıcık vıcık istanbul sıcağı karşısında hiç şikayet edilmemesi, öpüp başa konulması gereken sıcaktır.
Geçen sene en sıcak günler denilen Ağustos ayında dört gün kaldım, neredeyse eğilip toprağını öpecektim her yer böyle sıcak olsa keşke diye.