kış gelince üstünüze hafif hafif düşen karlarla, kuğulu parkta içinizi titreten soğuktur. Içinizi titretir lakin çok güzeldir. Bahçeli sokaklarında yürürken rüzgarı çarpar suratınıza, şarkıda diyor ya: "tunalı'da bi' kahvaltının tutkusu" o tutkuyla gidersiniz içinizi ısıtan bir şeyler içer ve çıkarsınız, o soğukla karşılaşır ve bir tebessüm oturtursunuz suratına.
artık bıktırmış, usandırmış, elleri ayakları çatlak içinde bırakmış olan lanet soğuktur. sıçmak bile işkence oluyor afedersiniz. taharet musluğundan akan su bile kurşun gibi adamın götünü deliyor mübarek.
botoks etkisi yaratan soğuktur. yağan kar erimez aksine buz olur öyle ki kaldırımların üzerinde erimek bilmeyen buz kütleleri oluşturmuştur. uyuşmuş eller, kızarmış bir burun, popodan sallanan bir parça buz ankaradan aktaracaklarımız bu akşam bunlar, sayın biraynd.
elleri, ayakları, suratı kesen soğuktur. can acıtır. yeterince giyindim sanıp dışarı çıktığınızda 1 dakika içine elinizin bilekten kopacağını düşündürtür.
kulakları yara eden, ellerin üstünü çatlatıp kanatan bir soğuktur. Askerlik munasebetiyle tanıştığım bir daha da tanışmak istemediğimdir. bir sabah içtimada hafif esen soğuk rüzgarla birlikte -22 dereceyi görürken, bir arkadaşın cebindeki pet şişedeki su donmuştu. 2 gün sonra eğitim alanına yürüyüşte termotre +10 dereceyi gösteriyordu. 2 günde 32 derecelik bir fark, Allahım bu nasıl bir iklim?
istanbul'daki teyzem ''burda hava 4 derece çoook soğuk'' şeklindeki triplerine ''ee yani ? burası -15 dereceye çıktı teyzecim. sen ona soğuk mu diyorsun'' şeklinde isyan ettiren soğuktur.
atkı bereyi bırakın kazak bile giyemeyen bir artizken ben; bildiğin gidip ponpon kulaklıklardan aldım. takarım diye vaad edip ama kullanmayacağımı bilerek sırf güzelliğine kapılarak aldığım şapkayı kullanmaya başladım. kazak üstüne hırka giyer oldum.
yeter yahu.
YAZ GELSiN ARTIK !