yaz kış farketmez her sabah insanı dondurur bu soğuk efendim. okul ya da işe gidecek olanlar daha fazla nasibini alır bu soğuktan zira otobüslerin saati belli değildir, ne zaman geleceği belli olmaz, o soğukta bir saat bile otobüs beklendiği olur.* semtine göre değişir, örneğin ufuktepe'de yazın akşam balkona çıkamazsınız, dışarı çıkarken mont giymek bile düşünülebilir. ama ankara'yı seviyorsanız eğer bu soğuğu da çok seviyorsunuz demektir ve ankara'dan uzak olduğunuzda en çok özledikleriniz arasında bu soğuğu hissetmek vardır.
istanbul'daki teyzem ''burda hava 4 derece çoook soğuk'' şeklindeki triplerine ''ee yani ? burası -15 dereceye çıktı teyzecim. sen ona soğuk mu diyorsun'' şeklinde isyan ettiren soğuktur.
atkı bereyi bırakın kazak bile giyemeyen bir artizken ben; bildiğin gidip ponpon kulaklıklardan aldım. takarım diye vaad edip ama kullanmayacağımı bilerek sırf güzelliğine kapılarak aldığım şapkayı kullanmaya başladım. kazak üstüne hırka giyer oldum.
yeter yahu.
YAZ GELSiN ARTIK !
kulakları yara eden, ellerin üstünü çatlatıp kanatan bir soğuktur. Askerlik munasebetiyle tanıştığım bir daha da tanışmak istemediğimdir. bir sabah içtimada hafif esen soğuk rüzgarla birlikte -22 dereceyi görürken, bir arkadaşın cebindeki pet şişedeki su donmuştu. 2 gün sonra eğitim alanına yürüyüşte termotre +10 dereceyi gösteriyordu. 2 günde 32 derecelik bir fark, Allahım bu nasıl bir iklim?
elleri, ayakları, suratı kesen soğuktur. can acıtır. yeterince giyindim sanıp dışarı çıktığınızda 1 dakika içine elinizin bilekten kopacağını düşündürtür.