Eskiden çok çetindi Ankaranın kışı şimdiki soğuk mu allasen. Lisedeydik öğle tatili olmuş yemekhanemizde yemeği yemişiz sınıfa gidiyoruz. Koşarak sınıf arkadaşlarımızdan biri geldi:
-lan koşun oguzhan'ın kulağı düştü
-nasıl düştü?
Bir gidiyoruz olay yerine bizim oguzhan kulağını tutuyor. Bunlar sigara içip içeri girecekmis. Sigarayı bitirdikten sonra bizimki kulağını kaşımış. kulak öyle donmuş ki dokununca çatlamış baya yırtık halde duruyordu ama kanı bile donmuş kan akmıyor.
ankara soğuğu insanın etini keser, açık havada kalan her noktanız buz keser. vs vs.
ama öyle iliğinize işlemez, içinizi üşütür ama hasta etmez yani.
teni karartmaz çünkü teni soğuk değil kar karartır. o da özellikle doğu anadoluda yılın 8 ayının karlı geçmesinden mütevellit güneşin karda yansımasıyla teni bronzlaştırmasıdır. ankara soğuğunda anca yanaklarınız al al olur.
ha bir de evet soğuk ama ankarada sokakta gezenlerin yarısının bağrı açık lan. kısacası yeter bi iki entry yazın da bu kadar da prim yapmayın mq ankarasından.
kepekliyi aşıp Gölbaşına gelindiğinde sisle birlikte adamın iflahını siken soğuktur. Allah benim gibi arazide çalışmak zorunda olan insanlara yardım etsin.
şimdi biri gelecek o soğuk değil olm ayaz diyecek. öteki bilmediğim bir rüzgar ismi diyecek, bir başkası çiy var olm yoksa öyle şey değil diyecek.
ve nihayetinde ben hepsini üst üste koyup alttan ısıtıcam.
benim için soğuk olm o. ayazını çiyini bilmem. ankara soğuğu adamın boynunu güvercin gibi yapıyor.
o soğuk şakaklara şakaklara vuruyor ya, o elmacık kemiklerini sızlatıyor ya adamın zoruna gidiyor.
9 sene sabrettim. iş dedim güç dedim kariyer dedim en son "eee sikerim böyle soğuk mu olur lan" dedim, ankarayı sincanlılara, çorumlulara, yozgatlılara, çubuklulara en çok da kırşehirlilere bıraktım.
gözüm arkada değil. donuyorlar hala diyo ki ya o soğu değil ayaz. tamam aga sen haklısın. 5 sene geçti yeni yeni boynum insana benzedi. bi noktadan sonra yerde ekmek kırıntısı görünce eğilip gagalamaya başlıyordum.