her hayvanın eşit yaşama hakkına inandığım adaletsiz dünyamızda absürt karşılanmaması gereken bir olay değildir. tabikide absürt karşılanmalıdır. Bu hayvan yemesini sıçmasını bilmeyen bir hayvandır dolayısıyla zaten metro gibi çok fazla sıkışık olan ortamlarda hava sıkıntısı yaşarken birde bu hayvanın bokunun kokusuyla karşı karşıya kalmak durumunu düşünemiyorum. dolayisiyla o hayvanı oraya sokan bu cahil davarı, kedilere köpeklere bile kızan güvenlik görevlileri mi gözünden kaçırmış?
Brüksel'de bir toplantıda dinlediğim bir anekdot:
Ilk giden kuşaktan bir gurbetçi, kesmeye niyet ettiği kurbanı metroyla taşımaya karar verir ve gelen şikayetler üzerine 2 durak sonra polis, metroda hayvan nakledemeyeceği konusunda adamla münakaşaya girer.. adam, kucağında el kadar bir köpek olan fransız kadını işaret ettiğinde, " ama o evcil hayvan" cevabını alır.. sinirlenen gurbetçi "bu da benim evcil hayvanım", der.. polis, emsal olması için kadını metrodan indirmek ister ve red cevabı alır ve mecburen bizim bıyıklı hemşehrimize de seyahat izni verir..
Avrupa, gerçek türkler'le tanışmaktadır ...
arkadaşım tamam masum ve tatlı olabilir de, metro ahır hayvanı nakletme aracı mı? masumiyet şey edeceğim diye sapıtmayın.
sahtesiniz. internet ortamında böyle şeylere alkış tutarsınız. böyle yaptığınız zaman "çok hoşgörülü" ve "halkı kucaklayan bir entelektüel" olmanın gururuyla oturduğunuz sandalyede gerinirsiniz. bunun kurallara aykırı olup olmaması, o kuralın da ne sebeplerle konduğu sizi alakadar etmez. siz burada sahte duyarınızı kastınız. onun egosu size yeter.
metroda ahır veya kümes hayvanı taşınmaz kardeşim. ta-şın-maz. şirin olması bu gerçeği değiştirmiyor. metro o hayvan için uygun bir yer değil. iş çıkış saatinde, metronun kalabalık olduğu bir ana denk gelirse ne olur? bunu hiç düşünen yok. ayrıca bu hayvan kedi köpek gibi tuvalet eğitimi olan bir hayvan değil. o hayvan için de konforlu bir durum olmaz bu.
ama sizin meseleyi bütünüyle görme niyetiniz zaten yok. sahte duyarınızı kasın siz.
minnacık bir keçicik. koca köpeklerin yarısı kadar yok. sanki herkes her gün davar taşıyor metroyla. 40 yılın başı şirin bir istisnayla alıp veremediğiniz ne. neyi paylaşamadınız yarın belki küt diye ölüp gidecekken ve metroya kim nasıl biniyor bir daha asla düşünemeyecekken..tek derdiniz bu olsun.
Üsteki yorumdan sonra bildiğin, koca bir keçi bekliyordum. Ulan elinde süs köpeğiyle, kasım kasım kasılan, entel istanbul kadınından ne farki var bunun? Minicik bir şey, uslu uslu duruyor orda.
Işte bu bizim toplumun ruhundaki varoşluğun acısı. Süs köpeği olsa muasır medeniyete ulaşıyoruz, minik bir yavru keçi olsa yallah köyüne..
yok arkadaş, bizim millet hala şehir yaşamını çözemedi, ya da şehre uyum sağlayamayanları övdüğü zaman içindeki asi damarı kabarıyor. fayt kılapçı gençler sizi.
bak güzel kardeşim; bana istediğin kadar eksi ver. o hayvanın küçük veya büyük olması, ahır hayvanı olduğu gerçeğini değiştirmez. küçük orangutan da soksun biri o zaman oraya.
hayvanın ne zararı varmış. yuav ben hakikaten çıldırazayim. hayvan terör estirecek, kadınları taciz edecek demedik zaten. boncuk boncuk sıçarmış en fazla. sen hayatında hiç taşraya gitmedin, orada keçi ahırına girmedin herhalde. tavşan zannediyor keçiyi. *
ulan idrar üretmiyor mu bu hayvan? tabii sen temizlemediğin için sıkıntı yok.
şehirde böyle hayvan zaten beslenmez. ulan koluya komşuya acımıyorsunuz, saatlerdir duyarını kastığınız keçi yavrusuna acıyın bari. abi kesin saf duygularla taşıyordur o keçiyi orada. şirinlik olsun diye. tatlışlık olsun diye. kesinlikle büyüdüğü zaman kesip yemeyecektir onu. kesin. çünkü o dayı çok tatlış bir dayı. saf-temiz anadolu insanı. muck!
her neyse, daha fazla uzatmak istemiyorum konuyu. benim ortaya attığım argümanlar buradaki sahte duyarcıların eylemini durdurmaya yetmiyor.
kasın duyarınızı. umarım bir gün metrobüste keçiye denk gelirsiniz. *