efenim yaz akşamlarının balkon manzarasından sazlı sözlü festival ortamıdır ankara düğünü.
netleştirelim;
ankara düğünü bir kaç aşamalıdır ilk olarak kına gecesini ele alalım.
kına gecesi eş, dost, akraba konu komsuya yöneliktir "yiyin için eglenin ulan!" mantıklıdır, kına gecesinde olmazsa olmazlar vardır, sırasıyla sazcı kişisi ve ekibi, eğer sazcı kişi yerel bir albüm çalışmasıda yapmıssa dadından yenmez. ikinci olmazsa olmazımız, eglencenin gercekleşeceği sokağın misafir arabalarıyla trafiğe kapatılmasıdır. bu emniyeti saglamak amaclıdır bunun pek bi olayı yoktur. bir diğer olayımız sorumluluk sahibi akraba kişisinin getirdiği projektör lambadır buda genelde komsu balkonuna konuşlandırılır komsunun elektrik faturasının azına sıcılır, yemek faslı akraba gençlerinin elini öper, son zamanlarda bu bir pazar olmustur bu işi yapan ekip kiralanır oracıkta kurulan döner tezgahı yemek faslını hızlandırır, misafirin agırlanma olayının bitmesi ile kiralanmış olan plastik sandalyelerle kurulmuş kare biçimli alanda misafirler yerlerini alır. bu dakkadan sonra sazcı kişimiz gecenin gidişatına yön verir, genç delikanlılardan oluşan dörtlü guruplar o alanda karsılıklı oynamaya baslar efendime söyleyim atım araptır, salla dır çeşitli oyun havalarıyla ortam şenlenir, sazcı kişimizin "hele gavurun bebelerine hele", "vay vay vay" , "uzaydan mı geldin uzaydan" gibi verdiği gaz cümleleriyle dörtlü o sokagı tırmalar, tabiri cayizse ortalıgın amına koyarlar seyirci cidden uzaydanmı gelmişler diye düşünmüyor değildir, * o dörtlü oturduktan sonra baska bir dörtlü ile gecemiz devam eder.
ankara düğünlerinin diğer asaması bir sonraki gece yapılan düğün salonu eylenmesidir.
burda işler daha farklı yürür herkez tam takır giyinmiş, saclardaki jöle bir berbere sermaye olcak kıvamdadır. dün gece döktüren dörtlüler burdada hatun kesme begenme bi şekilde telefon numarası iletme tribindelerdir hatta medeni cesaret sahibi olanlar anne babalarının yanında begendiği kızı dansa kaldırır o gecesi grupta saygı görür burda yemek dagıtacak kimse yoktur, yemek yoktur, kuru pasta şişe kola vardır onlarda düğün salonu ekibince dagıtılır, toplanır. düğün salonu yan gel yat ye iç sıç ortamıdır. bir yerdede sazcı kişisi yine vardır, ama bu dun geceki sazcıya göre farklı triplerdedir o bir ses sanatcısı arkasında sanatını icra eder. sesinin kötü oldugundan değil sartlar ona bu kadar sans tanıdıgındandır, butun gece boyunca kendi iç hesaplaşmaları kabak gibi yüzünden okunur. oyun havaları, halaylar havada ucusur evlenecek çiftlerimiz masalarında bu çiftin ailelleri kendi masasında sabırsılıkla takı merasimini bekler en doğal haklarıdır ganimetin büyüklüğünü merak etmeleri. takı merasiminde akraba kişilerinden birisi ulvi bi görevi yerine getirir. bu kişi genelde teyze veya kardeşlerden, haladan secilir, görev su ki düğünde kim ne takmıs yarın o kişilerin düüğününe ne götürülecek. bunun kayıt altına alındıgı defter öyle bir muhafaza edilir ki bakkalın veresiye defteri gibi saklar anne bunu. ilerleyen saatlerde fotoğraf işi başlar çiledir, "gelinin anne ve babası bozmayın" , "damadın yakınlarını alalım" yok kıldı yok tüy dü birsürü luzumsu iş "tamam bitti gidin yatın artık amına koyim" bakışları damadın gözlerinden anlaşılır misafirler dagılır evlerine dönerler gelin ve damadımız bir yastıkta kocamak üzere evlerine gecerler, damadımızın eve girişi biraz sıkıntılı olur adetler gereği bir kaç yumruk yer, sadıç kişisi vardır * damadımızı bu yumruklardan koruyacak koç yiğittir.
edit: efenim sadıç kişisi damadın birinci dereceden her naneyi konuşabilileceği akraba, arkadaş olarak tercih edilir, sadıç kişisi evli olmak durumundadır. sadıçlık sorumluluk isteyen bir görevdir adetler gereği damadın ve üzerinde tasıdıgı materyallerin güvenliği bununla beraber gerdek gecesine girmeden önce öğrenmesi gereken seyler * sadıç kişisi tarafından damat bunyesine idrak ettirilir.