bugün

memurlar, kasvet dolu otobüsler, soğuk.
corak bir hava, kislari dondurucu yazlari kavurucu
herkesin birbirini "hoca" zannetmesi. hocam laflari.
anitkabir
birbirine girmis, apartman yiginlari
park ve meydan denen seyin neredeyse parmak ile sayili olmasi
anitkabir
universite yillari
kizilay simiti
maalesef, i. melih gokcek
alisveris merkezleri
insanlarinin cogunun ya memur yada ogrenci olmasi
kocatepe camiisi
bahceli 7. cadde ve piyasa yapan krolari
tiyatro, opera etkinlikleri ve bunlarin ucuz olmasi
vs. vs. vs.
yazın ayrı sıcak kışın ayrı soğuk olması
her gün süründüğüm eskişehir yolu
bağlıca
gazi ve odtü yerleşkeleri
bahçeli 4. ve 7. cadde
hiç sevmediğim kızılay
etimesgut- sincan insanı
hamamönü- kale tarafları
batıkent ve atlantis avm
Cepa, kentpark, armada, gordion, optimum, ankamall ve diğer nice avmler..
(bkz: elvan dalton)
"bir gün kale'ye çıkarsanız, sevdiğiniz yanınızda olmalı" kadar kısa süren Ahmet Telli'nin şiiri geliverdi nedense...
ankara denilince aklıma gazi üni. hastanesi ve orda ailemle yaşadıgım perişan günler gelir. insan ailesinden birisini kaybetme ihtimalini düşünmeye bile katlanamazken ben elimden hiç bi şey gelmeksizin 12 saat ameliyat ve 2 gün yogun bakımı beklemiştim. çok şükür atlattık o kötü günleri. sevmiyorum oyüzden ankarayı. zaten bi cacık da yok.
(bkz: harikalar diyarı)
(bkz: göksu parkı)
(bkz: anıtkabir)
(bkz: meclis)
(bkz: hızlı tren)
(bkz: esenboğa havallmanı)
(bkz: türk hava kurumu)
(bkz: akıncılar üssü)
(bkz: kızılay)
(bkz: gençlik parkı)
(bkz: pavyon)
(bkz: ankaralı bilumum şarkıcılar)
odtü..

belki sonra kızılay'daki dost kitabevi, kentparkta'ki arkadaş kitabevi falan.. orada kaybolduğum anlar, günler..

ardından bembeyaz geçen koca kışı, ardından kahverengenin bütün tonlarını yaşatan sonbaharı ve en sonda da gri gökyüzü.
ankara deniz kuvvetleri komutanlığı. hani la nerede deniz.
angaranin baglari.
denizin olmaması.
Toz,
Patentli melih çukurları,
"boş vaktimde ne yapayım" çaresizliği,
AVM'lerdeki yorgunluk hissiyatı,
Bitmeyen metro hatları,
Ucu görünmeyen, çıkışı sürprizlerle dolu altgeçitler,
Atıl durumda kalmış yıllardır el değmeyen üstgeçitler,
Yapıldığı gün itibarıyla engellilerin dahi kullanamadığı motorsuz olduğu söylentileri dolaşan Üstgeçit asansörleri,
Sol şeritte kıçınıza yapışan ve siren çalarak sizi taciz eden sivil araçlar,
Sürekli sağa dönüşlerin serbest olduğu inancı.
soğuk
ablam
yakup kadri
yılmaz erdoğan
asker
kravatlı şehir.
düzen.
ne kadar denizi olmasa bile, arada çıkan mavi gökyüzü ile sevmeye çalıştığım onlarca zamanım..
sevmek için sebepler bulmak, yaratmak.. * *
ceren, simay, ilayda...
aspava.
Kar yağarken müzik dinleyerek Ulus'dan Kızılay'a yürümek. Dost'dan bir kitap alıp rastgele bir cafeye oturup kulaklığından piyano soloları dinlerken kahve eşliğinde kitap okumak. Sonra geri dönüş yolu boyunca o kalın pardösünün kapüşonunu kafama geçirip yurda gidene kadar sessiz sessiz ağlamak. iyi geliyor insana... Deneyin...
(bkz: behzat ç)
Öncelikle Atatürk. Daha sonra la bebe,gardaş ve körüklü 509 nolu otobüs.
atatürk,kızılay,karanfil,tunalı,bahçeli,gri renk.
çalgı çengi.
"la"
kendi adıma; sevdicek.
otobüsün 12 de bitmesi. yani bir nevi hayatın 12 de bitmesi. 541 numaralı otobüs, hayatım oldun lan.
angaranın bağları.
evim
sokağım
arkadaşlarım
hayatım
dizlerimdeki yaraların sahibi taşları kaldırımları asfaltı
ankara diyince benim aklıma gelenler yok. benim aklım ankara. başka yer bilmem.