' Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür bu kadar insanın neden Ankara'yı sevdiğini anlamadan Ankara'da yaşamak ' demiştir Ankara adlı şiirinde (bkz: Yılmaz Erdoğan)
aslen ankaralı olan yazarlar kusra bakmasın ama, ankara'da yaşamak hiçbir bok değildir. aslında bok gibidir yani. şu şehir başkent olmasaydı, en fazla kayseri kadar bir yer olabilirdi. ben bu kadar kafa siken zırvalarla dolu, insanları bu kadar yardımseverlikten uzak bir yer görmedim abi. adama bir şey soruyorsun ya sallamıyor ya da küfreder gibi cevap veriyor. hele aşti'nin taksiceleri var, en profesyonel suçlulardan daha fazla suç potansiyeline sahip adamlar. insanı ayakta sikmeye çalışıyorlar. polisiydi, insanıydı, trafiğiydi, melih gökçek'iydi derken bu şehirden tamamen soğudum.
ya soğuktan donarsın ya da sıcaktan kavrulursun her halükarda dudak çatlatır. ankara'ya alışması zordur ama zamanla insanı kendine çeker. uzak kaldığında özlersin fakat neden özlediğine de anlam veremezsin...
duvarları katı sabır taşından,
kar altındadır varoşlar
hasretim nazlıdır Ankara.
dumanlı havayı kurt sevsin
asfalttan yürüsün Aralık
sevmem, netameli aydır.
bir başka ama bilemem
bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat
kalbim, bu zulümlü sevda
kar altındadır.
(bkz: ahmed arif)
t: ankara'da yaşamanın, oranın havasını bile solumanın ayrı bir zevki vardır.
yılmaz erdoğan:
ankara'yı sevmeyene bir zulümdür,
bu kadar insanın neden ankara'yı sevdiğini anlamadan
ankara'da yaşamak.
demiş, bize diyecek başka bir söz bırakmamıştır bu konuda.
bir akdenizli için dünyanın en zor işidir.
denizsiz, yeşilliksiz, uçaktan baktığında gri ve sarı tonlarından başka bir şey göremediğin bir şehir üstüne üstüne gelir deniz kenarında büyümüş insanın.
deniz yerine havuza gideyim dersin ama gidecek doğru düzgün bir yer bulamazsın ve el mahkum yazı suya hasret geçirirsin.
bunalırsın ama gidip izleyecek bir manzaran olmaz.
iki dakika merkezdeki bi parkta soluklanayım dersin, şehirde sivilden daha fazla bulunan erlerin bakışlarından kurtulamazsın ve dayanamaz kalkarsın.
her ne olduğu bilinmez bina falan filan genel müdürlüğüdür.
kışın otobüs beklerken durakta, için titrer, her seferinde daha kalın bir atkı örersin. kulaklığını ve eldivenini evde unuttuysan, kendine lanet edersin.
ankara olumlu yana sahip olmayan bir şehirdir. ama tuhaftır ki bu şehirde yaşamaya başlayan burayı bırakamaz.
evvela gidiş nedeni önemlidir kenti mesken tutmada. Hep inat eder öğrenci çoğu kez bilinmeyenllikten nefret ederek gelir bilinmeyeni sevmek hoştur aşkta amma şehir ise his besliyeceğinz ankara 1-0 yenik başlar. Emek ister ankarayı sevmek .solumak . gösterişten uzak olmanız gerekir çoğu kez siyah laci takımları görmemenizde gerekebilir. ama alıştığınızda zordur başka mekanları sevmeniz başka şehirlerle yarenlik etmeniz.
vizontelede altan erkekli birşeyler söylüyordu:"eğer insan yaşadığı yeri severse orası dünyanın en güzel yeridir."böyleydi yanlış hatırlamıyorsam.işte ankarada yaşayanlar böyle düşünen insanlardır.sözlüklerde atılan onca çamura rağmen(deniz olmaması,kuru soğuk,ayaz vs vs)yaşadığı yeri seven insanlardır ankaralılar.onlar için denizinin olmaması,kuru ayazı önemli dğildir.onlar sadece severler ankara'yı.karşılıksız severler.