imkansız gibi görünse de insanın karşılaşabileceği bir durumdur. efendim bir ilkbahar sabahı mutlu olarak yatağınızda ellerinizi çıtlatırken, "vroooooooooooo" diye bir ses duyunca korkudan yataktan düşersiniz. "noluyor ulan nerdeyim ben?" diye panik halindeyken, arkadaşınız tarafından şaka yapıldığını anlarsınız. bilgisayarın hoparlörlerini cam tarafına yerleştirip uykulu halinizden faydalanarak eğlenmiştir.
melih gökçek' in yılmaz büyükerşen' i taklit etmesi sonucu gerçekleşebilecek hadisedir. eskişehir' e plaj yapan, ankara' ya da deniz yapabilir. zor ama imkansız değil. bu birinci ihtimal.
2. ihtimal: beyin s.o.s veriyor demektir. kişi, shell beach! shell beach! açılın shell beach' e gitmem lazım! nidalarıyla ortalığı birbirine katabilir. doktora görünmekte fayda var. aklımdayken bu gibi durumlarda, şu arkadaştan da uzak durmak lazım.
ankaranın müthiş ikarus marka belediye otobüslerinden çıkabilecek bir fren sesi ile uyanmaya benzer. vapurla aynı değildir bu fren sesi ancak görevliler hala itina ile çalışıyorlar ki, bu sesler aynı olsun daha çok gürültü çıksın.
söz konusu fren sesinden sonrada 2-5 arasında değişebilecek sayıda çarpma sesi gelir. bunlar da halat sesi olarak algılanılabilir ama aslında ikarusların süper hidrolik sistemlerle yumuşatılmış kapı sesleridir.
(bkz: teşbih-i beliğ)
yeni bir hayata "merhaba" dediğinizin resmidir. bu yeni hayat içerisinde pek çok güzel dostluklar kuracaksınız, hatta "ben don kişot, bu da dostum sanço panço; emrinizdeyim!" diye kendinizi hizmete adayacağınız günler de yakındır.
geceden alınan uyuşturucunun etkisinin hala geçmediğine delalettir ki bu durumda yapılacak en güzel şey hemen gözleri kapatıp denizi seyrederken martılara simit atmaktır...