Arkadaşım bak gecenin bu vakti oldu hala anlataadım derdimi. O sürekli anayasal hakkım da anayasal hakkım dediğin 34. Maddeyi bir aç da oku bakalım öyle kafana göre istediğin caddede istediğin zaman yürüyebiliyor musun? Yasa dışı yürüyüş yapıyorsun, farkında değilsin. Polis geliyor, dağılın diyor gitmiyorsun. Polisleri günahım kadar sevmem ama adam görevini yapmasın mı? O ilk gün olan gereksiz, vicdansız, ayarsız çadır müdahalesi olmasaydı inan polisler yurt genelindeki tüm yürüyüşlere müdahale ederlerdi ama oradaki tavırlarından dolayı sonrasında daha tedbirli davrandılar.
Bak akp karşıtı ama anayasa savunucu biri olarak yazıyorum bunları. Senin kafana göre bir caddeyi trafiğe kapatma hakkın yok. Demokratik hakkımı kullanıyorum diye, başkalarının haklarını gasp etmeye hakkın yok. Bu da aynı 34. Maddenin 2. Fıkrasında yazar bak mesala.
Şiddete karşıyım ama sen kanunu aykırı eylem yaparsan, polis de 3 kez dağıl diye uyardığı halde dağılmazsan ne yapsın? Cidden soruyorum fikrinl ne yapsın?
Bir gün senin karşı olduğun bir fikri kanuna aykırı olarak savunan, senin pencerenin önünde tencere, tava çalan birileri olduğunda polise dağıtın şunları demeyecek misin? Oğlum bizim sokakta düğün oluyor, biz polisi arıyoruz gece 12' de sabah işe gideceğiz gelin bitirin şu gürültüyü diye.
Senin gibi düşünmeyen insanlara sen 6 gündür eylem dayatıyorsun farkında değilsin. Adamın yolunu, caddesini kapıyorsun sonra da neden polis müdahale ediyor diyorsun.
Bak anayasanın 34. Maddesinin 2. Fıkrasının doğruluğunu, gerekliliğini tartışalım o ayrı ama şu anki haliyle o maddeye aykırı davranıyorsun kafana göre caddeyi trafiğe kapatarak.
Polis müdahalesinin orantısızlığı konusunda da seninle hemfikirim sonuna kadar. insan hakları mahkemesine kadar taşınabilir o orantısız güç kullanımı ama rica ediyorum polis niye yürütmüyor, niye dağılın diyor diye sitem etme artık. Senin ardına sığındığın anayasa maddesinin 2. Fıkrası onu emrediyor çünkü.
Bir gün keloğlan bayırlarda koşturuyormuş. Karşı da bir muz ağacı görmüş ama aralarında büyüük bir dere varmış.
Keloğlan oturmuş, düşünmüş oradan nasıl muzu alacağını. Sonra oradan yaşlı, gandi kılıklı bir amip geçiyormuş ve sormuş keloğlan a,
-ne oldu keloğlan derdin ne senin?
+canım muz istedi ama dereyi geçipte alamıyorum.
-ha ha ha taktığın şeye bak kel çocuk, orada ki maymunu görüyor musun?
+evet.
-sen maymuna taş atacaksın maymunda sana muz. (!)