--spoiler--
Başkadır Ankara'nın buğulu havası, içindeyken pek olumlu düşünceler hissetmezsin ne zaman uzaklaşırsın o vakit kıymetini anlarsın, otururken parklarında garip düşüncelere dalarsın, aslında hiç te garip değilsindir, bilinmez o garipsi duyguların kaynağı. Bilemezsin nedendir Ankara'nın yüksek dozdaki çekiciliği.
Eğer olurda bir de aşk yaşarsan bu gizemli diyarda, yüreğin onun adıyla kazınır, bambaşkadır Ankara'da sevgili olmak. ipotek ettirirsin gönlünü ona, o da sana.
Sevgi namına ne varsa şu cihanda, hepsi burada sıkışmıştır, kaçamazlar bir kenara. Farklıdır Ankara'nın buğusunda sevmek. Onun ruhunda kaybolmak.
Yağmur bile bir başka yağar Ankara'da, kimse kaçışmaz yağmurda, çünkü gerçekten sevgiyi yaşayanlar yağmurda kolkola gezenlerdir, yağmur onların yüreklerine yağar, çünkü orada beslenecek sevgi bahçesi vardır, bunun farkındadırlar ve asla yağmurdan uzaklaşmazlar.
Ankara'da aşkın bir diğer şahidi de o nefis havasıdır, sabah saat beş gibi kalkarsın yatağından, açarsın pencereni, içeri giren o mis koku mest eder seni ve Ankara'nın bir diğer ucundaki sevgilini.
Başkadır Ankara'da başkalaşmak, hepsinden farklı olmak, aşkı, sevgiyi doyumsuzca yaşamak.
Dünya'nın yedi harikalarına aday gösterilecek kadar güzel ilçeleri de vardır Ankara'nın, inanın bunu derken abartmıyorum, eğer bir gün yolunuz düşerse, atın kendinizi maceranın gizemli yolucuğuna ve başlayın Ankara'nın ruhunu keşfetmeye.
Yalnız sevgiliniz yoksa bu dediklerimin hiçbirini yaşayamazsınız, çünkü Ankara sevgiyle varolan bir şehir. Onun rezarvasyonu sevgililere mahsus. Gizemi sadece aşkı yaşıyanlara ait.
Ne mutlu Ankara'da aşkı yaşayıpta gözlerini bilinmezliğe kapatanlara.
--spoiler--
sözü ve müziği vedat sakman'a ait olan, zuhal olcay'ın sesiyle kulaklarımıza ilişen çok naif bi şarkı.
"ankara'nın nesini seviyorsun" diyen bazı kendini bilmezlere sesleniyor bu şarkı. *
ankara'dan bir kuş uçtu güneye doğru
kanatlarında sevdanın kar bulutları
gün batımı masum gülüşler ağlamaklı
yine bir şeyler aldı gitti ayrılık hüzünleri
yeni bir şeyler aldı gitti ayrılık...
gözlerin bugün garip ve ince bir hüzün
ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
sözlerin bugün kırık, umarsız, kördüğüm
ankara'da aşık olmak zor iki gözüm
yine deli yangınlar oldu bugün akşama doğru
gökyüzünün sensiz sessiz haykırışları
son sevgi sözcükleri, son fısıltılar
yine birşeyler aldı gitti ayrılık hüzünleri
yeni birşeyler aldı gitti ayrılık...
gözlerin bugün garip ve ince bir hüzün
ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
sözlerin bugün kırık, umarsız, kördüğüm
ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
ankara'da yalnız olmak zor iki gözüm
ankara'da aşık olmak zor iki gözüm...
çok zordur. ilk buluşma ya ykm önü ya dost'un önünde olur. sonrasında james cook'a gidersiniz. kafa dengi birine aşık olmuş olmanız lazım ki blues dinleyerek viski içebilesiniz. ardından kış mevsimi olduğunu varsayarak botaniğe çıkarsınız. acıkırsanız ordan sınırsız pizza yiyerek öküzlüğünüzü gösterebilceğiniz atakuleye geçersiniz. aşk karşılıklıysa birkaç pizza fazladan yemenin kimseye zararı dokunmaz yanlış mıyım? ardından mevsim yaza döner meclis parkına gidersiniz. çimlerde kalabalık şekilde oturursunuz ama aslında kim için ve kiminle orda olduğunuz bellidir. sonra öss çıkar ve sonbahar gelir yazın ardından. o, ankara'nın en güzel yanı olan istanbul'a dönüş yolunu seçer ve sizi bırakır. sonrasında yapılcak -bana göre- tek şey içinde isyanın doruğuna ulaşmak ya da artık uyanmaktır.*** (bkz: helal olsun)
seni sevmenin başka adı ankara da aşık olmak... elini tutup tunalı hilmiye yürümek, kızılaydan dönerken yerde sürünmek... sana aşık olmak ankaranın diğer adı... ne zaman ankara dese birileri kanım donar, içim ürperir ben yana yakıla seni özledim. ankara demek seni anımsatan, seninle yaşadığım her güzel şeyin tanımı demek...
ankara demek evim demek, hiç çekinmeden sahiplenebileceğim ve hayatta olmak demek. ankadara da aşık olmak mutluluğun diğer adı demek, biz demek...
ankarayı sevme nedenidir.
kendini bir filmin tam ortasında hissetmektir.
derken ankaranın kaldırımları,
karlı, yerden buz eksik olmayan kışları,
geceleri sibiryada gündüzleri cehennemde hissettiren sıcak yazları,
kırlangıçları, saksağanları,
sağanak yağışları, muhteşem bulutları, her an esen rüzgarı,
bilkenti, hacettepesi, tunalısı, bestekarı,
sokaklarının kalabalığı, gelip geçen insanları dekor oluverir aşkınıza.
mutlu ya da mutsuz olmanız farketmez;
ankarada aşık olmak güzeldir.
aşklar gelir geçer ama ankara sevgisi kalır insanda.
aşıkken zordur ankara.
aşıkken acımasızdır ankara.
tunalı ıssız, bahçeli sessizdir ankara' da aşıkken.
kızılay' da hiç bir eylem olmaz, olsa bile duyulmaz aşıksan eğer.
zordur ankara' da aşık olmak, çok zor hemde.
eğer aşk karşılıklıysa ve sevgili olunmuşsa, sevgiliyle en az bir defa karanfil sokak'ta dolanmaktır, sakarya'da oturmak,ykm'nin önünde buluşmaya çalışmaktır. güvenpark'ta sohbet etmektir belki.
metro yolculuğunun ne kadar kısa sürdüğünü anlamaktır. özellikle dönüş yolunda. aşti'den bir nefret edip bir sevmektir. bazen getiren sevgiliyi, bazen de götürendir çünkü.
kar yağar ankara'ya, kar yağmasıyla mutlu olup sevgiliyle "ehe kar yağıyor" diye paylaşmaktır. sevgiliyle görüşeceğim diye yağmurlarda sırılsıklam olup yataklara düşmektir. baharda beytepe'de olup çayır çimende doğayla iç içe güzel anlar kazımaktır zihne *. yazın öğle vakitleri buluşmaya cesaret edememek, ettiğinde şaftın kayışıyla mücadele etmek zorunda kalmaktır. her mevsimde bir sürü anı biriktirmektir. her kokuda her havada yad edebilecek bir şeyler bulmaktır.
aynı semtte olan sevgiliyle bile görüşememektir çoğu zaman. herkesin yoğun olduğu şehirdir ya ankara. herkes koşturur bir yere. özlemek demektir çokça. her köşeye sinmiş 3-4 anıyla idare etmek demektir. görüntü koleksiyonerliği yapmak demektir.
ankara'da aşık olmak zor mudur bilmiyorum ama kolay olmadığı muhakkak. özlem tadan zamanlar var hep burada. hasret dolu geçmeyen vakitler. belki de sadece bana böyle. bilmiyorum.
dedim ya ankara'da aşık olmak zor mu bilmiyorum. ama aşık olmak zor be hocam!