aşık olmak zordur gerçekten ankarada, hiç bir fon yoktur arkada bunu romantik kılacak çünkü... yaşanan aşklar da cafe ve kantin aşklarıdır çoğunlukla.. o kadar ruhsuzdur ki o şehir, 'onunla burda karşılaşmıştık' ya da 'burda oturmuştuk' bile dedirtmez insana!
bayağı bir zor eylemdir. mekan kısıtlılığı, mekanları tanıdıkların doldurması, kızın anne babası, hısım akrabasının hep kızılay, bahçeli, kavaklıdere gibi mekanlarda gezmesi sebebiyle yandan yemiş bir aşk yaşamaktır. ama belki de ankara'yı bu kadar güzel, aşklarını zor ve unutulmaz kılandır.
soğukluğu çağrıştırır ankarada aşk. üşümek ve sokulmak kolunun altına sessizce...ve orada, biraz yenmişken soğuğu, karlar üstünde çok yakınında olanı düşünmek, karları ezerken. ne kadar yakınında olursa olsun koşulsuz özlemek... *
ankara'dan bir kuş uçtu güneye doğru
kanatlarında sevdanın kar bulutları
gün batımı masum gülüşler ağlamaklı
yine birşeyler aldı gitti ayrılık hüzünleri
yeni birşeyler aldı gitti ayrılık...
gözlerin bugün garip ve ince bir hüzün
ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
sözlerin bugün kırık, umarsız, kördüğüm
ankara'da aşık olmak zor iki gözüm
yine deli yangınlar oldu bugün akşama doğru
gökyüzünün sensiz sessiz haykırışları
son sevgi sözcükleri, son fısıltılar
yine birşeyler aldı gitti ayrılık hüzünleri
yeni birşeyler aldı gitti ayrılık...
gözlerin bugün garip ve ince bir hüzün
ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
sözlerin bugün kırık, umarsız, kördüğüm
ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
ankara'da yalnız olmak zor iki gözüm
ankara'da aşık olmak zor iki gözüm....
kimilerine göre zordur ankara'da aşık olmak. kimilerine görede dünyanın en güzel duygusudur ankara'da aşık olmak.*
birde şöyle bişey var tabi
En çok yürümeyi sever insan Ankara'da, gezilip görülecek yeri olduğundan değil yalnızlığından sıyrılıp kalabalıklara karışmak içindir belki de. Ama yalnızsındır yinede o yoktur yanında sen dondurulmuş bir film karesi gibi otururken bir kenarda insanlar sürekli hareket halindedir. Memurlar, askerler, öğrenciler, araçlar, araçlar durur insanlar geçer, insanlar durur araçlar ve sen onu düşünürsün, YKM'NiN önünde çiftler buluşur sen onu düşünürsün. Tunalı da yürürken onu düşünürsün Tunus caddesinden Kızılay'a doğru inerken onu düşünürsün yürürsün her zaman, çünkü seversin yürümeyi, onunla beraberken yürüdüğün yollarda yürürsün anısını taze tutarsın içinde.
Gri olan bu şehir onu tanıdığından itibaren pembeleşmiştir, gökyüzü mavi olur ağaçlar yeşil, kuşları görürsün gökyüzünde. Siren sesleriyle, resmiyetiyle sertleşen bu şehir onu tanıdıktan sonra bir çocuk parkı şenliğindedir. Güzeldir Ankara'da aşık olmak kimine göre imkansızdır Ankara'da aşık olmak. "o kadar sıkıcı bir şehirdir ki, her şey o kadar boğuk, o kadar gri, o kadar depresifdir ki insan doğal olarak burada aşık olamaz" derler, ama imkansızı başarabilirsen işte o zaman bir başka güzeldir bu şehir, gölbaşında karşılıklı kahve yudumlamak, gün batımına nazaran seyre dalmak, karanfilde herhangi bir mekanda çay içmek, tüm şehir uyurken sabaha karşı kuğuluda yan yana bir bakın üzerinde oturmak, gecenin sessizliğinde Tunalı Hilmide onunla beraber yürümek güzeldir. Ankara güzeldir o yanında iken.
Gezilecek sevilecek bir yanı olmayan bu şehir bir güzel gelmeye başlar karanlık şehri aydınlatır o, renksiz olan şehir gökkuşağının tüm renklerini taşımaya başlar taki Ankara'da ayrılığı yaşayıncaya kadar.
Zordur Ankara'da sevmek ve zordur Ankara'da ayrılmak,
Aşti'dir seni sevdiğinden ayıran. Türkiye'nin her yerine otobüsler kalkar buradan ve bir çok otobüs gelir ama taşıdıkları? senden alıp götürdükleri, daha doğru düzgün sevdiğini bile yüzüne söyleyemeden peşinden sadece masum bir el sallayışı ve gözünden süzülen iki damla gözyaşı eşliğinde sevdiğini senden alıp götüren otobüsü gözden kayboluncaya kadar izlersin, arkasından içindekileri söyleyememenin acısı, onun gidişi, senin kalışın. Nefret edersin bu şehirden artık. Sigarandan bir nefes çeker ve Ankara'ya dair, insanlara dair, aşka dair kısacası hayata dair her şeye isyan edersin, gidene kal diyemezsin orada o hakkı göremezsin kendinde, başın önünde ilerlemeye başlarsın dik duracak gücü bulamazsın Aşti'nin kalabalığını umursamazsın öfkeli ve yorgun adımlarla metroya doğru ilerlersin, göz yaşlarına hakim olmak istersin taki metroda karşına oturan insanında senin durumunda olduğunu anlayana dek sanki anlaşmışçasına aynı anda gözlerinden yaşlar usulca inmeye başlar, artık o metrodan da nefret edersin. Bir an önce özgürce göz yaşlarını dökebilmek adına acılarınla başbaşa kalabilmek adına Ankara'nın paralel kaldırımlarını arşınlarsın, yürürsün güçsüz adımlarla ama artık yürüdüğün yollarında bir tadı kalmamıştır, onunla beraber yürüdüğün yollardan yürürsün onunla karşılıklı kahveni yudumladığın kafenin önünden geçerken bir an duraksar içeri bakar ve o anı hatırlarsın gözlerinde taşmaya hazır bir baraj eşliğinde.
Sığınacak bir liman ararsın insanlardan uzak bir sahil dertlerini senden alıp götürmesi için bir dalga ararsın ama yoktur bu şehirde. Senin için artık acının başkentidir bu şehir... ama yinede her şeye rağmen güzeldir Ankara'da aşık olmak, yürümek, yağmurda ıslanmak ve ağlamak....
kızılay, karanfil, sakaryada amacsızca yurumektir ankarada asık olmak. yılın ilk karını birlikte karsılamaktır ansızın hemde. el ele gezmektir kimse gorecek diye korkmadan. gecenin bir yarısı konser cıkısı kızılaydan bahceliye yurumek durum yemektir. aglamaktır. gülmektir. güzeldir..
" gözlerin bugün garip ve ince bir hüzün
ankara da sensiz olmak zor iki gözüm
sözlerin bugün kırık, umarsız, kördüğüm
ankara da aşık olmak zor iki gözüm.. "
orada olmasan, yaşamasanda nedendir bilinmez insanı çok etkileme kapasitesine sahip, aşkı hoş anlatan zuhal olcay'ın güzel seslendirmiş olduğu şarkıdır.
örneğin antalya'ya nazaran daha zor olan aşık olma türüdür.
bir kış akşamı antalya'da sevdiceğinizin balkonunun altında rahatlıkla oturup biranızı yudumlayabilirsiniz lakin ankara'da bunu yapmak mangal gibi yürek alay davulu gibi .öt ister.
(bkz: soğuktan tir tir titremek)
ankara' ya birkez gelen ayrılamaz bu şehirden nekadar nefret etsede bırakıp gidemez. bunun en büyük nedenide belkide ankara da aşık olmaktır. hiçbir şehrin aşkına benzemez burdaki aşklar şehrin akan trafinde, gri taş yığınlarının, bürokratlarının, soğunun arasında ince bir ayrımdır ankara da aşık olmak
ankara da aşık olmak zor iki gözüm
...
ankara da sensiz olmak zor iki gözüm
ankara da yalnız olmak zor iki gözüm
şarkı olanını geçtim, sözleri, söyleyeni, bestesi güftesi bilmem nesi yazılmış zaten....
dünyanın herhangi bir yerinde aşık olmaktan farksızdır. aşk mekan tanımaz çünkü. acıtır her yerde, her iklimde, her şehirde.
en iyisi aşık olmamak aslında. yok çünkü yeryüzünde aşkı hak edecek bir canlı. özür dilerim, var aslında;
analarımız var. illa aşık olacaksınız, gidin onlara. aşkı görün, merhameti görün, affı görün, her düştüğünüzde ilk koşanı görün, "elimden bir şey gelmez" demeyecek tek insanı görün! aşık olun ona, ve korkmayın;
istanbul'da aşık olmanın yanına yaklaşamıyacak olan eylem... platonik aşkını boğaza anlatamazsın mesela, ya da platoniklikten çıkmışsa gidip kız kulesine karşı çay içemezsin , eminönü de balık ekmek aşkınla yiyemezsin ankarada...