ankara

entry9951 galeri628 video29 ses6
    1.
  1. 2.
  2. suyu çekilmiş bi şehir gibi gelir bana. ne yeşil var ne mavi..
    32 ...
  3. 3.
  4. denizi olmadığı için ne tarafa dönerseniz dönün insan yüzleriyle karşılaşacağınız,bu yüzden de kimseye yamuk yapamayacağınız,asla yalnız kalamayacağınız,şu an karar verip duşunuzu da aldıktan sonra en geç 1 saat içinde arkadaşlarınızla buluşabileceğiniz,dünyanın en yaşanabilir ve huzurlu bulduğum şehri..
    83 ...
  5. 4.
  6. kalleş havasıyla hastalıkarı üzerime depolayan, kağıt kokulu sarı bürokrasi şehri. kışı çekilmiyor yazı sıkıyor ama bu şehrin bir şeyi beni kendine çekiyor. ben kaçıyorum o beni geri yakalıyor. bir milletvekili deniz getirirse katlanabilitesi yüksek başkentim
    29 ...
  7. 5.
  8. bendderesi gibi isminden bile nasıl bi yer olduğu rahatlıkla anlaşılan mekanı barındıran şehir (bkz: başkent)
    18 ...
  9. 6.
  10. istanbula donusu guzel sehir. gerisi gercekten cok kotudur ama.
    21 ...
  11. 7.
  12. vega'nın hafif müzik albümündeki 12. parçası

    yağmur dönerken kara
    yavaşça
    süzülenler yola
    araba dolusu bir tuhaf seven
    şarkılar çalan söyleyen
    sevenlerden biri ben
    arkada bıraktığım sen
    kim olduğunu biliyorsan söylesen

    ah yamur dönerken kara
    şarkılar var falımda
    hepsi sana, hepsi sana
    bu gece ankara

    ah yağmur dönerken kara
    yine yol var falımda
    ister özle,
    yok istersen hiç hatırlama

    sokaklar dolusu
    şekerli kar kokusu
    tunalı'da gezinirken
    bizde bir kahvaltının tutkusu
    acıkanlardan biri ben
    arkada bıraktığım sen
    kim olduğunu biliyorsan söylesen

    ah yamur dönerken kara
    şarkılar var falımda
    hepsi sana, hepsi sana
    bu gece ankara

    ah yağmur dönerken kara
    yine yol var falımda
    ister özle,
    yok istersen hiç hatırlama
    41 ...
  13. 8.
  14. yılmaz erdoğanın bu isimde bir şarkısı vardır.Oldukçada iyi sözlere sahip bir parçadır.Şarkının müziklerini ise sezen aksu ve tayfası başarıyla yapmışlardır.
    'ankaraya öyle yakışırdiki kar,asfaltlar ışıldar buz tutardı resmi yalanlar...'diye başlayıp uzar gider
    22 ...
  15. 9.
  16. yıllardır anlatılan bir anekdot vardır şöyle ki;

    yahya kemal e sormuşlar ankara nın en çok neyini seversiniz diye. o da şöyle cevap vermiş ;

    -istanbul a dönüşünü!!!
    37 ...
  17. 10.
  18. yasamayanlarin bilemeyecegi, yasayanlarin müptelasi oldugu, dünyanin en güzel sehirlerinden birinde bile olsaniz özlemeden edemeyeceginiz, sevilesi sehir..*
    44 ...
  19. 11.
  20. sanatçıların da sığ kalabileceğini gösteren, güzellikleri kendi zaman akışında saklayan şehir. yaşanmadan görülemez, fakat "yaşadım" demek için de yılları harcamak gerekmez.
    gören gözler için güzeller güzeli bir şehirdir.
    yahya kemal de olsa, yoz bir laf etmiştir.
    23 ...
  21. 12.
  22. benim icin hep soguk anilarin merkezi olan sehir.. son uc dort yildir alt gecit-ust gecit derken cehresi epey degismis, ancak yinede beni kendisine isindiramamis olan yer..
    8 ...
  23. 13.
  24. ben senin benimle tunalı hilmi caddesine gelebilme ihtimalini sevdim
    yılmaz erdogan

    ankara yı sevmek kolay is deil insanı sevmek lazım önce
    23 ...
  25. 14.
  26. üzerine yazılmış en güzel şiir aşağıda olan şehir.

    Hey gidi Ankara hey!
    Beni de benzettin ya kendine!
    Astın suratımı, resmileştirdin beni
    Hey gidi Ankara hey!
    Beni de benzettin ya kendine
    Yüzümde bürokrat gülümsemesi
    Içimde politik çıkmazlar
    Kaçıncı aşktı tattığım aksamlarında
    Kızılayda yürüyemeden elele
    Bir gecelik duygu esnemesinde
    Yalnızlığımla kendimi evime attığım
    Tadamadan mevsimlerini doya doya.

    Kaybettim kendimi;
    Herhangi bir sokağın, herhangi bir ayrımında
    Geçerken ömrüm giriş katlarında
    Üşüdüm, titredim;
    Otuz yaşıma girerken bir yaz akşamında
    Bekar evlerinin soluk aydınlığında
    Kötü alışkanlıklar edindim
    Hiçbir kıza yalan söylemedim Ankara
    Ama bir ebruli aksamda
    Ezan seslerine karıştı çığlıklarım
    Oyalıyormuşum meğer kendimi geçici heveslerle
    Kır çiçekleri açıverdi yüreğimde
    Sen aşk de buna, ben çıkmaz sokak
    Ankara!

    Delik olan cebime koyacaktım tüm hüzünleri
    Yine şiirler çalıp;
    şairlerin soluk nefesli kitaplarından
    şarkılar, şarkılar düzecektim ona
    Ve Ankara;
    Çelik renkli gecelerine dağıttığım aşklarımdan
    Taç yapacaktım sarı saçlarına
    Gözlerindeki yeşilden sürecektim antik yalnızlığıma
    Ikimizin de paylaşacak bir şeyi olacaktı hayatta
    Anlarsın ya!sen Ankara, ben ve o...
    Üç kişilik bir dünya kuracaktık
    Gözyaşlarının kahkahaya karıştığı şu dünyada;
    Duygu sevinecekti
    Telefon edip Zeynepe
    "Evleniyormuş" diyecekti

    Ve Çankayadan bir rüzgar esti
    Kıskandın ya bizi!
    Helal olsun sana
    Su ölümlü dünyada
    Kendin gibi bir dünya görmeden
    Boğacaksın öyle mi kalabalık kaldırımlarında beni?
    Hüzne doyacağım öyle mi?
    Senin gibi gecekondularında
    Benim gibi bozkır çocuğu
    Meram akşamlarında;
    Çiçeklerin nasıl olgunlaştığını bilirim ben
    Çözmüşken tamda şifresini hayatin
    Korkma Ankara, korkma!
    Yazılmamış bir şiirin okundukça çoğalan ilk kelimesinde
    Akıp giderken kaderimiz iki ayrı yöne
    Mutlak buluşacak vuslat denizinde
    Ankara korkma!
    Okuduğu duaları anamın ikimizi de kurtaracak
    Hiç ummadığın bir günde
    şöyle güneş burcundayken sevinçlerin
    Sen bana alışacaksın bende sana...
    Ankara
    38 ...
  27. 15.
  28. yarim donemimi gecirdigim...gecirecek daha 3.5 * yilim oldugunu fark ettigimde depresyonun eşigine gelmeme neden olan...canimizmir den hangi akla hizmet geldim buraya dedirten...karanlik sokaklarini da, karanlik suratli insanlarini da, dondurucu sogugunu da bir turlu sevemedigim yapay kent.
    17 ...
  29. 16.
  30. arkadaşımda kaldıgım birbucuk hafta içerisinde heryeri adım gibi ögrendigim şehir.atakulesiyle bütün bir Ankara'yı ayagınızın dibinde görebiliyorsunuz. tunalı ve cankaya havalı, sosyetik semtlerinden olur. cayyolu semti şehir dışında binaları ve parklarıyla ayrıca temiz havasıyla yazlık yerleri andırır.(bir de havuzu olsa) kızılay gençligin gittiği yerdir. asıl karmaşa olarak görünen tek yer kanımca.kütüphanesinin ve Kocatepe camisinin büyüklüğü karşısında hayran kalabilirsiniz.Anıtkabir'in bulundugu ve siyaset, politikanın yaşandıgı şehir.Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki çok hızlı ve kargaşa dolu bir yaşantıya sahip olmasa da insanları oldukça temiz , saygılı , içten insanlardır.
    17 ...
  31. 17.
  32. kendisinden daha doğudaki illere gidildiği ve geri dönüldüğünde melih gökçek'in elinden öpülesi bir şehir (bkz: melih gökçek)
    7 ...
  33. 18.
  34. ankaralı olmayan çoğu kişinin orijinal bi yorum yaptığını düşünerek "ıyy ne banal şehir gri ,sıkıcı, gezilcek yer yok ,başkent olmasa bi boka yaramaz,denizi de yok" falan dediği ama alışınca sevilen, istanbula göre daha huzurlu, güzel bi şehir.
    yani tamam denizi yok da ona da yapcak bşi yok kardeşim.
    37 ...
  35. 19.
  36. 20.
  37. ne kadar monoton ve gri olsa da, ne kadar bir su birinkintisine bile hasret kalsanız da, insanda anlamsız bir bağımlılık yaratan, gelmesi kadar gitmesi de zor olan şehir.
    21 ...
  38. 21.
  39. anıtkabir olmasa hiçbir anlamı kalmayacak olan, mecburi gidişlerde 2 gün kalınsa bile can sıkan şehir. binaları gibi insanlarının çoğu da gri gibi sanki. herkes aynı tip. çıplak ayakla şarkı söyleyip eğlenen bir insan yok mesela orda. ne bileyim bir şeyler eksik işte.
    12 ...
  40. 22.
  41. herşeyi özledim ya dönerini bile ki hergün yemekten bıktığım halde özledim ankaralı olmayan biri bu duyguyu anlayamaz sanırım onlara göre ankara deniz bile olmayan kurak bi şehir ama benim için çok önemli bi yer
    13 ...
  42. 23.
  43. kışın kuru ve soğuk hava sebebiyle ellerde oluşan çatlakların insanda ciddi kan kaybına yol açtığı, yazın sabahları hırkayla başlanan günlerin sonunda "off bu hırkayı atıp kurtulmak istiyorum" dedirten havası kirli döneri güzel geceleri sakin ama eğlenceli yaşamanın kolay olduğu izlenimini bırakan memleket başkenti
    9 ...
  44. 24.
  45. yılmaz erdoğan'ın muhteşem şiirlerinden... müziğini de deniz erdoğan yapmıştır.

    Ankara'ya
    Öyle yakışırdı ki kar..
    Asfaltlar ışıldar,
    Buz tutardı resmi yalanlar...
    Kimse keman çalmaz belki ama
    Çok keman çalınsın balolarında
    Diye yapılmış
    Gri
    Sisli
    Binalar...

    Alnının ortasında
    Ciddi bir devlet asabiyeti.

    Çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
    Bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
    Bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
    (biz bir şeyi delicesine severiz Ama tanrım neyi?)

    Kahve önü çatlak mozaik
    Bel kemiğine tehdit
    Kürsüler üstünde
    Çok sigara içen
    Öğrenciler

    Bir daha asla yaşayamayacağı
    Aşkları teğet geçerken
    Hep onu sevmeyenleri severek
    Hep onu sevenin gözlerinden
    Kalabalıklara kaçarak
    Karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
    Yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
    Bir izmirli güzele dayatmak varken
    (Hep kardeş olacak değiliz ya, Yaşasın halkların sevgililîğî!)

    Soyut bir sevdaya
    Beşik kertilmiş olan
    Dağda çoban,
    Şehirde şark çıbanı sayılan,
    Fırat'ın büyük elleri
    Ararat'ın kız yelleri
    Cilo'nun derin nefesleri
    Hülasa kente hukuk mukuk okun
    Mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş

    Anadolu çocukları,
    Ankara' ya
    Öyle yakışırdı ki kar
    Asfaltlar ışıldar,
    Buz tutardı resmi yalanlar

    Belki balkona Kar seyretmeye çıkar diye
    Sevdiğimiz kızlar
    Çok dibimiz donmuştur
    Ve çoğu zaman
    Bu kar mevzuu
    Kızlara yeterince ilginç gelmemiştir

    Hiçbir şey
    Kapalı bir dükkan kadar
    Hüzünlü gelmez insana
    Ankara'da,
    Yoksa bugün bir hayat
    Yaşanmayacak mı duygusu çöker bütün bozkıra.

    Kimse keman çalmaz belki
    Belki bu fiim hiçbir zaman
    O kadar fiyakalı olmayacak ama
    Hiçbir lahmacunda
    O okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
    Tadını vermeyecek bir daha
    Çok daha iyilerini yedim sonra
    Bizzat Urfa'da hatta
    Ama hiçbirinde
    O kadar aç oturrnadım sofraya
    Ankara'ya

    Öyle yakışırdı ki kar
    Çok yabancı bir soluk duyulur bazı
    Bilinmez bir dilin ıslığından
    Anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
    Öyle deme Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
    Bu kadar insanın neden Ankara'yı sevdiğini anlamadan

    Ankara'da yaşamak
    Yollarına hep sevdiğimiz insanların
    Adlarını vermediler ama
    Biz her duvara
    Bilvesile onların adını yazarak yaşadık
    Kül ve betondan mürekkep
    Yaşadıkça yaşanılası gelen
    O tuhaf bozkır kokusunda.

    Ankara'ya
    Öyle yakışırdı ki kar.
    Asfaltlar ışıldar...
    Bir günden bir sürü gün yapan
    Mesai saatlerinde hiçbir şey yapan

    Hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
    Rakıyı bol sulu içen
    Dokunmasın için deği!
    Çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,
    Hep kağıtlara bakarak,

    Hep kağıtlardan bakarak
    Hem Neşet Ertaş' ı hem Bülent Ersoy' u
    Aynı anda sevmeyi başararak,
    Karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
    Çok beğenmeyerek ama
    Yine de bu tasarrufunu takdir ederek
    Boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
    Hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
    Yürüyen...

    Memurlar.......
    Ankara'ya
    Öyle yakışırdı ki kar..
    Asfaltlar ışıldar,
    Buz tutardı resmi yalanlar...

    Biz,
    Şimdi kapalı birr kuruyemişçi

    Dükkanının
    -ki bütün plan kar altında
    Tuzsuz ay çekirdeği çitieyip
    Yanı sıra bafra içmektir-

    Kötü ışıklandırılmış vitrininden
    Umutsuzca içeri bakan,

    Kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,
    Merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,

    -yani sistem kendi verdiği kimliği
    Zırt pırt geri istemektedir-
    Doğduğu yer yüzünden
    Doğuştan kavgacı zannedilen ama
    Pek çoğu kavgadan nefret eden

    Kavgacı
    Esmer
    Cesur

    Korkak
    Çoğu kürt
    Çoğu türk
    Çocuklardık...
    Ankara'ya
    Öyle yakışırdı ki kar....
    Ha sonra

    Belki Ahmed Arif'in aklına
    Hiçbir şairin aklına gelmeyecek
    -çünkü hiçkimse bir daha ankara'' yı

    O'nun kadar sevemeyecek
    -bir şiir islenir:

    Kar altındadır varoşlar
    Hasretim,nazlıdır ankara.....

    Ustam yine sen bilirsin ama
    Hangi aralıkta bir şair ölmüşse
    işte o,en netameli aydır bence.

    Ankara'ya
    Öyle yakışırdı ki kar...
    Asfaltlar ışıldar...
    Yalanlar...

    Şimdi ve sonra
    Ne zaman Ankara'ya kar yağsa
    Elim gönlüm,
    Çocukluğum buz tutar.*
    59 ...
  46. 25.
  47. hemen hemen 4 mevsiminide gördüğüm başkent olmasaydı boktan bir yer olcak olan şehir yazı yaz değildir kışıda cehennem gibidir zaten başkent olmasının sebebide konuşlanmasının stratejik değeridir, memur kentidir. Belki egeli olduğum için turistik çevrelere alışkınım ama, bi çamuru var ankaranın çıkmıyor pabuçtan tutkal gibi.
    15 ...
© 2025 uludağ sözlük