bu harika kitaptaki en sağlam karekter boxer'dır. kendisine hayran oldum açıkçası. bir de o yavşak koyunlara uyuz oldum arkadaş tam napolyon'a tam muhalefet edilceği sırada "iki ayaklılar kötü dört ayaklılar" diye melemelerini okuyunca afakanlar bastı amına koyayım. son sözüm de squealer'a; götsün oğlum.
Sağlam bir bolşevik devrimi eleştirsidir. Zamanın en büyük distopya yazarlarından biri tarafından yazılmıştır. Çevrenizce "aaa ne kadar sevimli, hayvanlar kendi çiftliğini kurmuş." şeklinde okunmasını önlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
"iktidara gelen kendini düşünür, iktidarın amacı güçtür." görüşünü hayvanlar üzerinden başarılı ve etkileyici biçimde anlatan romandır. iki ayaklılardan korkmak lazım, iktidar hırsıyla yanıp tutuşanlarındansa kaçmak.
ısmarlama yazılmadığı çok bariz olan, doğrudan komunizm karşıtlığını yansıttığı iddiasının saçmalık sınırlarını zorladığı müthiş yapıt. önsözden* öğrendiğimiz kısa yaşam öyküsünden anlaşıldığı kadarıyla orwell, mensubu olduğu ingiliz imparatorluğunun yönetim biçimini, anlayışını yanlış bulup sosyalizme yakınlık duymuş, ispanya iç savaşında faşistlere karşı gönüllü olmuştur. ancak, sol cephede sovyetlerin yarattığı ayrılık, gerginlik, çatışma boyutuna varınca, yazar da sovyet, daha doğrusu stalin yönetimine antipati duymaya başlamış, bu yönetimin eksiklerini daha fazla farkeder hale gelmiştir. yani onaylamadığı şey görüş farklılıklarının sonuçlarıdır, kitabındaki karakterlerden de anlaşılabileceği üzere görüşün çıkış noktası değil. sosyalizm düşüncesiyle değil, onun yorumlarındaki aksaklıklarla sorunları vardır. bu yüzden, bence, kitabın anti-komunizm propagandası amacıyla yazdırıldığı iddiası, muhtemelen soğuk savaş döneminde sovyetlerin ortaya atmış olabileceği bir iddiadır, suçlamadır. tabi bir de bu kitabın abd ve ingiltere'nin ** komunizme karşı nesiller yetiştirmek adına kitaba olan ilgiyi sürekli yüksek tutması da bu iddia için bir kaynak oluşturmuş olabilir.
ayrıntıları henüz okumamış olanlara saygıdan dolayı vermeden kitabın içeriğine değinirsek, her toplumsal kesime karşılık gelen hayvanlar görmekteyiz. radikal bir değişimle, devrimle başlayan olumlu enerjinin, gücün, umudun, sonraları bu devrimin gerçekleştiricilerinin köleleştirilmesine yol açtığını, ezilenin ezikliğini koruyacağını, aksinin ütopik bir düşünce olduğunu anlarız. daha doğrusu bu daha çok yazarın fikri, karamsarlığıdır. buna yol açan ise, devrimin mirasçılarının beyin takımını oluşturan kısmının insan doğasına, tutkularına, bencilliğine yenilip liderlik statüsüne kavuştuklarında saçmalamalarıdır. ana kötü karakter diyebileceğimiz napoleon'u ve onun yardımcı takımını yaratırken yazarın göz önüne aldığı lider stalin ve çevresindeki asalaklar, medya ya da başka örgütlenmelerdir. güç ve iktidarı ele geçirenlerin, aşama aşama -ki burası önemlidir, halka kavramları ve olayları unuttururken bellek yanıltması, olayları çarpıtma düzeyi ve şiddet dozunun ayarlanması hayatidir- halka kavramları ve ideolojinin getirilerini unutturmaları, onlardan çıkar sağlamaktan başka amaçlarının olmaması ve onları kullan-at konumuna layık görmeleri kitapta çok iyi işlenmiştir. tüm göndermeler ve ayrıntılar için, şiddetle, eserin okunması ve kitabın yazıldığı dönemin arkaplanının araştırılması önerilir.
siyasi içeriği bir kenara bırakıldığında pekala ilkokul seviyesinde okunabilecek bir kitaptır. dili gerçekten de bir masal anlatırmışcasına sadedir. üstat (ki burada george orwell oluyor bu zat-ı muhterem) o kadar sade bir dille yapmış ki eleştirisini hayran olmamak elde değil.
fazla kalın bir kitap değil. yazılar büyük ve resimli anlatım da mevcut. alın okuyun bir gününüzü almaz. kesinlikle tavsiyemdir.
--spoiler--
sosyalizmin ve darbenin bazı kişilerin kişisel hırsları için kullanıldığında nasıl bir fiyaskoya, nasıl bir diktatörlüğe dönüşebileceğini gayet güzel anlatmış kitap. boxer'in gidişi de her devrim kendi evlatlarını yer sözünü haklı çıkarır nitelikte.
kitabın sonunda insanlar ve domuzların birbirinden ayırt edilememesi ve kavga etmeleri ise olaya noktayı koyarak çok güzel bir final olmuştur.
en etkileyici kısmı, sonudur. harika bir anlatımı, mükemmel bir kurgusu vardır. 1984 ile beraber, george orwell'in neden büyük bir yazar olduğunu okuyucunun kafasına kazır.
bir ilkokul öğretmeninin çocuk kitabı diye bebelere okutmak istediği daha sonra kendisinin de bir halt anlamadığı şaheser yapıttır. (bilmemek değil öğrenmemek ayıp) komünist devrimi ve komünizm yöntemlerini bir çiftlikteki hayvanları kişiselleştirerek anlatmaktadır. domuzlar önderliğinde çiftlikte devrimi gerçekleştiren hayvanlar daha sonra dikdatörlüğü göreceklerdir. bütün hayvanlar eşittir ilkesi ile yapılan devrim daha sonra bazı hayvanlar daha eşittir ilkesini görecektir. rus komünizminin nerdeyse tüm karşılıkları romanda çiftlikteki hayvanlar, olaylar vb. olarak yerini almıştır. okunmadan önce rusya da ki devrimin biraz incelenmesi ve fikir sahibi olunması gerekebilir. böyle olunca kitap daha bir tadından yenmez. okuyun,okutun,okutturun. *
komunizmin eleştrisini yaparken diğer modelleri yüceltmemeyi başarmıştır. komunizmin amaç ve felsefe açısından uygun bir model olduğunu fakat fakat pratikte diğer modellerden bir farkı olmadığını vurgular. finaldeki domuzlarla insanların birbirine benzemesi ayırdedilemiyor olmasının izahı budur
sistem eleştirisidir.hayvanlar alemini insanlara çok güzel uyarlamış.asıl metinden okursanız daha etkileyicidir.bu her yerde olan durum hemen hemen sistemleri oturmamış devletler devletin bekası denen saçma bir söz ile cümle kurmaya başlarlar ve bu yolda kendi halklarını gözden çıkarırlar.baskı ve kaos ortamı oluşturarak halklarını pasivize ederler.silik gençler,silik proflar çıkar ortaya.
80li yıllarda oldukça ünlenmiş danimarka yapımı bir porno film. o yıllarda hayvanlarla ilişki almaktan oldukça haz duyan bir bayanın oynadığı ve günümüzde dahi psikologların bile izlerken şok yaşadığını beyan ettiği tiksinç bir filmdir.yarattığı sansansyon yıllarca konuşulmuştur.
orwell bu kitabı yazarken olabildiğince objektif olmayı çabalar.kitabında napolyon u yerden yere vuran orwell sonradan tanıştığı bir rus un "rusya yı stalin in gözüpekliği kurtardı. o moskovada kalmasaydı, almanlar rusya yı bitirirlerdi." demesi üzerine kitabı baskıya verdikten kısa süre sonra yayıncısını arayarak, kitapta bir değişiklik yapmaya karar verdiğini ve "insanların değirmeni patlatmaları sırasında napolyon ve tüm hayvanlar korkuyla yere kapandı" cümlesinin "...napolyon hariç tüm hayvanlar korkuyla yere kapandı" şeklinde değiştirilmesini söyler.
edit:imla
yurdum semalarında, ortaokul seviyesinde okutulmasına ses çıkmamasının sebebi; george orwell'ın, dava arkadaşları tarafından ihanete uğramış, sol görüşlü bir yazar olmasından ileri gelir.
komünizm eleştirisi diye kestirip atılmaması geren george orwell eseridir. çok genel bakılırsa, diktatörlüğün ve kendi çıkarları dışında hiçbir şeyi umursamayanların neyi, ne halde getirebileceğini çok güzel anlatmıştır. kapsadığı döneme bakıldığında ise zaten bellidir neye yönelik olduğu. kendi tarafımızdan bakarsak da çok farkımız olduğunu sanmıyorum ben mollie'den. napolyon zaten belli. sonumuz boxer gibi olmaz diye umuyorum, çoğunluk keşke çıkabilse mosses'ın sözünden.