sözlükler büyüdükçe içlerindeki yazarların birbirilerini tanıma oranları iyice düşüyor. daha düşük popülasyonlu bir yerde yazınca tanıyanlar daha fazla oluyor tabi. daha doğrusu insanlar birbirlerine daha yakın oluyor. hiç değilse seni bi yerden hatırlıyorum diyebiliyorlar.
+ ne alakası var?
bir film izliyordum jonah hex diye. başrolünü falan hatırlamıyorum şimdi, sıkıldım yarısında bıraktım. msn, facebook gibi sosyalite güçlendirici(!) şeylerle uğraşmaya başladım. sonra müzik açtım; onur akın albümlerinden bir liste yaptım winamp denen taş devrinden kalma programla (ne varsa eskilerde var!) dinlemeye başladım.
saklı sevdiğim'le biraz hızlı başladık; bir iki şarkı sonra teyzem aradı, ne yapıyorsun diyordu, sonra durdu ve dedi ki burada deprem oluyor. içerden anneanneme seslendi: "evet anne, deprem oldu, korkma!"
bir iki saniye duraksadım. teyzemin sesinden çok şiddetli olmadığını anlamıştım ama ne bileyim deprem sonuçta bu. yerin altında binlere tonluk kayalar, topraklar kayıyor.
...
msn'de bir kaç kişi vardı. biri hariç diğerlerini o küçük sözlükte tanımıştım. biri meşgul bir diğeri gereksizliğini koruyor ve o dışarda'ydı.
onun resmine baktım biraz. işte o zaman hüzünlenmeye başladım; kulaklarıma onur akın "Şimdi uzak bir kenttesin Ve yağmur yağıyorsa, Düşüyorsam yüreğine tane tane Gelirim, serilirim kıyılarına Gelirim, karışırım çığlıklarına" diye o sesiyle fısıldıyordu. hüzünlenme daha da artmıştı. tüylerim diken diken olmaya başladı. kollarıma sanki bir melek dokunmuştu, uyuşmaya başladı bir anda. gözlerimin bilinçsizce kocaman olduğunu hissediyordum ve hala dışarda'kinden bir cevap yoktu.
o dışarda'ki lazımdı bana, ona teyzemin beni arayıp deprem olduğunu söylediğimi ilettim ve ekledim "orada bir şey var mı?"
cevap gelmedi.
fotoğrafına bakmayı sürdürdüm.
birden msn'i gidip geldi ve o uygun duruma gelmişti.
kimsenin burnunun bile kanamayacağı bir küçük depremdi bu; hafif bir sallantıydı.
üstelik onur akın'ı çok dinliyordum; neredeyse ezbere biliyorum o şarkıları.
bu da yetmezmiş gibi o msn'dekini ben belki de aşkın doruk noktasında bıraktım. (gurur duymuyorum!)
kısacası her şey normalmiş gibiydi ve bir an yaşadığım şeyler gözlerimin önüne geldi. eski bir anı nasıl unutulmaz olduysa bir insanda, bende o anılar sürüsü vardı ve unutmak istediysem de kendilerini hasıraltı edip zaman zaman ortaya çıkıyorlardı. işte o an; aslında zamanın durduğu ama içinde zamanın geçtiğini neden sonra saate baktığımda anladığım o an aniden hüzünledim.
Çoğumuza oluyor aslında.
Ortada hiçbir sebep yokken birden dertleniyoruz. Hiçbir sebep yokken diyorum ama bu bilinçaltı denilen şey baya önemli alan.
Ya o an duyduğumuz bir şarkıyı ya burnumuza gelen önceden yerleşmiş bir kokuyu ya da o an ki davranıştan konuşmalardan bizim için önemli olan, mazisi olan bir şeyi tekrar ısıtıp önümüze koyuyor. Farkında olmasak da kendi kendine bağlıyor bizi. Sonra anlam veremiyorsun bazen ya da onun kadar hızlı bağlayamıyorsun olayları aniden düşüyor modun. Sonra da kendini çektikçe dibe çekiyorsun.
Çık işin içinden çıkabilirsen şimdi ..