ohh şükürler olsun. cuk oturdu yaa. sığmayacak diye çok korkmuştum. defalarca karşıma çıkan karakter sınırı sorununu bu kez yenmeyi başardım. hem de hiçbir harften veya kelimeden kırpmadan. üşenmedim saydım sonra. tam elli be. tam yani. o kadar mesudum ki anlatamam. küçücük bir şeyden mutlu olmak bu olsa gerek.
şimdi de tanım sorununu yenelim hemen. değişik bir arkadaş. farklı yani. bugün yaşadığım bir diyalogu yazayım da asıl tanım o olsun. bu biraz dandik oldu farkındayım;
- emperyalizme uşaklık derecesinde bağlı ve onun ideolojisini benimsemiş teknokratlar, her zaman imf politikalarının yanında tavır belirliyorlar.
+ sigara fiyatlarının düşmesini nasıl yorumluyorsun peki?
- bunlar psikolojik olarak halkı uyutma seanslarıdır, senin bu oyunlara karşı gözün açık olması gerekir.
+ ben parayı dolara yatırdım.
- bizi borçlandırarak hem paramızın değer kaybetmesini sağlıyor hem kendilerine bağlıyorlar, ülke bu haldeyken sen kendi nemanın peşindesin öyle mi?
+ nemayı falan bırak da sen eski iddaacılardansın. var mı hafta sonuna maç?
- ya ben wade, kaç yaşına geldin halen daha işin gücün makara.
+ am... ko...
- bırak allah aşkına büyüdük artık oğlum ciddi ol biraz.
+ am... ko...
- senle bir şey konuşulmaz.
şimdi karakter testimize geçiyoruz:
eğer az önceki diyalogda nokta noktalı kısmın yerinde malum küfrün edildiğini düşündüyseniz; çok fesatsınız demektir. aynı zamanda da çabuk sinirlenen bir yapınız var. tatilinizi nerde geçirmek istediğinizi siz de çok iyi bilmiyorsunuz. hoşlandığınız renk siyah.
eğer az önceki diyalogda nokta noktalı kısmın yerinde 'ama konuşturmuyorsun ki' olabileceğini düşündüyseniz; hayata hep pozitif bakan bir yapınız var demektir. hayvan beslemeyi seviyorsunuz ve tatillerde daha çok doğayla baş başa kalacağınız yerleri tercih ediyorsunuz. hoşlandığınız renk yeşil.
eğer az önceki diyalogda nokta noktalı kısmın yerinde sözümün kesildiğini ve zaten konuşamadığımı düşünüyorsanız; minibüsçü para üstünü vermediğinde sesinizi çıkartamayan tiplerdensiniz. tatilinizi evde geçirmeyi tercih ediyorsunuz. hoşlandığınız renk kahverengi.
eğer az önceki diyalogda nokta noktalı kısmı zerre siklemediyseniz; ayrıntılara önem vermeyen, anı yaşayan birisiniz. tatilinizi bulunduğunuz şehirde arkadaşlarınızla eğlenerek geçirmeyi tercih ediyorsunuz. hoşlandığınız renk mavi.
eğer şu anda 'ne diyor lan bu ibne' diye içinizden geçiriyorsanız; sabırsız ve kırıcı birisiniz. hoşlandığınız rengi falan da söylemiyorum. ayrıca ibne de sizsiniz.
arkadaşa dönecek olursak; ulan daha bir sene önce yanıma gelip orta okulda kankalarınla nasıl pandik atmaca oynadığını anlatıyordun. ne zaman adam oldun. hadi adam oldun diyelim, akşama kadar çalışıp, akşamdan sonra da gelip senin babandan duyduğun ezber replikleri bana anlatmanı mı çekicem. lafa bak, büyü artık diyor. sana mı sorucam lan artist.
her zamanki sokaklarda uzun zamandır görmediğin bi arkadaşa rastlanır
- aaa,naber yaa!
şeklinde samimice, suratta bi sırıtışla el uzatılır,
hatta sarılıp öpmek üzere hamle yapmaya hazırlanılır
karşı tarafsa sadece
- merhaba unfaithful der ve sadece elini sıkar,
çünkü o polis komiser falan oluyordur,artık büyümüş ciddi olmuştur.
"ağır" yapıyordur. "sert" yapıyordur. çünkü masada kız vardır ve bildiği tek şey kızların, ruhu lodos hayatı fırtına gibi olan, attığını vuran, içkisi kan, mezesi yılan, hayatı yalan, tipi ziyan, karayağız sert erkeklerden hoşlandığıdır.
aslında haklıdır da anasını satayım.. bunlar prim yapıyor bu memlekette.