benim oturduğum yer mi maldı (ortadaki sıranın ortadaki koltuğu, önüm boş, çok kötü aağğğğğy); filmi izlediğim sinema yeni açıldığı için ışıklandırması, karartması, perdesi şunusu bunusu falan mı tam değildi; çeken adamlar filmi benim cep telefonumun ( ki kendisi 2 buçuk senelik, 3405934059 kere yere düşmüşlüğü 3450934 kere yüksek kinetik enerjiyle yere çarpılmışlığı vardır, düşün halini bebeğim) kamerasıyla mı çekmişler yoksa benim lensim kaydı da bulanık mı gördüm bilmiyorum ama kötüydü lan.
--burda azıcık sıpoylır var hayatım--
kitabını okumadım, okumayı da yakın gelecekte düşünmüyorum. zaten filme de arkadaş zoruyla girdim, amma velakin beğenmedim moruk. zaten öküzsel ileri görüşlülüğümle, filmi çözmüş edalarda yanımda oturan kişiye "aha bu adamda bi bokluk var bak demedi deme heheh" dediğim herif sonra papa oldu, çok içime oturdu. filmdeki tek yakışıklı olan sakallı herif de filmin ilk yarısında öldü zaten o çatışma gibi şeyde cık cık cık.. gerçi onu da ben farketmedim, arkadaş söyledi. demek ki o kadar da yakışıklı değilmiş, yoksa kesin farkederdim yokluğunu. en yakışıklısı dediğim adam da o kadar yakışıklı değil düşün filmin vehametini.. ay çok banal. hiç gitmeyin bence. (dünyanın en sığ insanı.)
--burda azıcık sıpoylır var hayatım--
şapeller kiliseler falan güzelmiş.
not: bi de başroldeki kızı asuman krause'ye benzettim durdum lan.. yok yok kesin lensler kaymış.
kitabını okumadan izleyip beğenmediğim filmdir. tek kişiye odaklanan kamera, kahramanın o anda bilindik triplerle beylik laflar söylemesi, tam bitio herhal derken efektlerle uzaması, sonunu bakın nasıl da sizin tahmin etmediğiniz gibi bitirdik dercesine bir son, birde sonunda kızla tom hanks öpüşseydi tam bir holuvud filmi olabilirdi.
kitaba oranla çekilen çoğu film gibi eksik yönleri vardı bazı olaylar da vinci şifresi nde de yanlış aktarılmıştı benzer hatalar mevcut. roma görüntüleri enfes insanın romayı göresi geliyor. uyarlama filmlerin bir çoğuna göre güzel bir film. kitabı okumadan izlemesi tavsiye edilmez zira bir çok şeyi kaçırmış olabiliyorsunuz.
beklentileri karşılamadığı söylenen, ancak şahsımca henüz izlenmemiş olan film.
işin ilginç yanı, film illuminati denen bir örgütü konu alıyor -ki bu çok önemli meseledir- ama sayfanın birinde şu yorumu görünce ne düşüneceğimi şaşırdım:
"süpr bi flim . ben zaten aşk flimlerindende hoşlanmm we gerçekten aşk diye bişe yom konusu ayrı bi güzel"
kötü yanları olmasına rağmen yine de günü kurtarmış bir film. vittoria vetra, robert langdon iyi güzel de, finale doğru camerlengo'ya yoğunlaşmanızda fayda var.
kitabı kesinlikle filminden daha güzel dediğim ama "da vinci'nin şifresi" filmine göre daha başarılı olduğunu savunduğum adını dan brown ın aynı adlı romanından alan ve başrolünde tom hanks'in oynadığı sinema filmidir.
kitaptaki maximilian köhler karakterinin filmde yer almaması çok büyük bir eksi. ayrıca kitapta langdon'a hediye olarak verilen illüminati yazılı 5. damga, hem filmde çapraz anahtar olarak değiştirilmiş, hem de hediye olarak o değil gallieo'nun dialogo'su veriliyor.
--spoiler--
filme gelince. kitabın ve konunun uzunluğu ortada. bir taraftan ''böyle güzel bir thriller ın filmini de görelim; aksiyon sahnesi falan bol olur, hem anti madde patlamasını da şöyle bir gözümüzle görelim.'' diyorsunuz, diğer bir taraftan da kitaptaki pek çok şeyin filme aktarılamayacağı gerçeğini de bir tarafta tutuyorsunuz. şunu belirteyim, kitapta okurun gözüne ilişen bazı kilit noktalara yer verilmiyor. ya hikayeden çıkarılmış ya da değiştirilmiş. örnekler şöyle:
- vetra nın babası piyasada falan yok. gözü çıkartılıp öldürülen, anti madde çalışma ortağı.
- katil beyaz tenli. vetra yı kaçırmıyor, camerlengo tarafından tuzağa düşürülüp öldürülüyor.
- vetra ile robert langdon arasında görülebilir bir aşk yaşanmıyor, kitabın arkasındaki ''enfes ve şaşırtıcı final'' diye bahsedilen hikaye sonu da bu sebeple neyse ki görülmüyor. bence yeni camerlengo kardinal strauss un langdon ın inançlarını sorgulamaya itmesi daha hoş ve vurucu olmuş.
- senaristler vatikan dan gelecek tepkileri bir nebze azaltmak için preferitilerden italyan olanı, kardinal baggia nın langdon tarafından sudan kurtulmasını tercih etmişler. bize de saçma gelmişti zaten kitabı okurken, robert langdon ın dünya kadar puzzle ı çözüp de bir tane kardinalı kurtaramaması. baggia filmin sonunda papa seçiliyor ayrıca. yanılmıyorsam kitapta, mortati yani kardinal strauss seçiliyordu.
- langdon, camerlengo ile beraber helikoptere binmiyor. aşağıda vetra ile kalıyor.
- kitapta vetra tarafından anti madde kabının pilinin, cern dışında değiştirilmesinin imkansız olduğu belirtiliyor. ancak filmde vetra, pili beraberinde vatikan'a getirmiş bile. ancak havada patlatılma sahnesinin yaratılması için de bombanın bulunduğu mezarlığın oldukça soğuk olduğu, olası bir pil değişimi için yeterli süre bırakmamasının altı çiziliyor ve camerlengo bombayı aldığı gibi kahramanlık hikayesine koşuyor.
bunların dışında film gereğinden çok akıcı. öyle ki; kitapta beyni kağnı hızında çalışan robert langdonı filmde, saniyede 3561456 puzzle çözerken buluyor ve adamın söylediklerini takip edip ''vatikan tarihini mi öğreneyim, filmi mi izleyeyim'' ikilemi arasında gidip geliyorsunuz.
filmin uzunluğu, efekt kalitesi falan oldukça güzel. doyurucu bir film olmuş diyor, yeni kitabın filmine de tom hanksi bekliyoruz.
--spoiler--
filmi berbat kitabı muhteşem olan eserdir. şayet kitabını okumadan filmi izleseydim hiç bir şey anlamayacaktım. film, film olduğu için herşeyin üzerinden öylesine acele geçilmiş ki bir türlü olayın içine atamıyorsunuz kendinizi, takip ederken yoruluyorsunuz. yorgunluktan dolayı filmi izlemeniz de zorlaşıyor.
hülasa kelam bunun filmini izlemiş ve beğenmişseniz mutlaka kitabını okuyunuz. o zaman aslında ne denli büyük bir eserle karşı karşıya olduğunuzu görürsünüz. ayrıca kitapla film arasında epey bir değişikliklik var buna da hazırlıklı olunuz.
ben şahsen filmde maximillian kohler'i görmeyi çok istedim, ama yok idi. kohler kim mi? okuyun göreceksiniz.
film izlemek tembel işi, kitap okumak ise emek işi. emek verin canlarım.
dadından yinmez valla.
bir de bu kitap meşhuur da vinci şifresi'nden önce yazılmış, da vinci şifresi'nde yer yer robert langdon bir yıl önce vittoria ile roma'da nasıl ayrıldığını efkarlı efkarlı anlatmaktaydı. bunu da böyle ekleyeyim.
konusuz porno tadında film. pat diye olaya girilmesi, giriş gibi birşeyin olmaması dolayısıyla insanın kafasını karıştırıyor. da vinci'nin şifresi çok daha iyiydi.
ewan mcgregor'un camerlengo rolünde nedense biraz sakil durduğu onun yerine şöyle bir Philip Seymour Hoffman oynasa daha bi yakışacakmış gibi duran film.
ayrıca filmin sonunda şaşırtıcı final diye lanse edilen olayın dikkatli izleyiciler tarafından hiç de öyle olmadığı filmdir. şöyle ki camerlengo'nun kendini dağlaması akabinde odaya girenlere daha bismillah kapı açılırken ''elinde silah var hepsini o yaptı'' diye öbür adama bok atması ve kötü bir oyunculuk sergilemesi olm bu adamdan bi bokluk çıkacak ama hadi hayırlısı düşüncesini akla getirmiş ve on dakika sonra da haklı olunduğu ortaya çıkmıştır.
Dan brown 'un Harvardlı sembolcü robert Langdon karakterini ilk kez ortaya çıkardığı romanı. Gizli tarih , macera ve bilmeceden hoşananların bir solukta bitireceği türden bir roman. Gelgelelim iyi kitaplardan iyi filmler çıkmaz teorisine kanıt niteliği taşıyan yapıttır aynı zamanda.izleyici film ne zaman başladı konuya ne zaman girildi anlamazken final sahnesi (güya filmi kurtarmak adına ters köşe etkisi yaratılmaya çalışılmış)kendini yarım saat önceden belli edecek cinste.
roman okumadığımdan, filmini seyretmekle yetindiğim oluşum. istedikleri her yere ellerini kollarını sallayarak giren iki tane bilim adamı, onların her dediklerini yapan polis kuvvetleri falan; son derece laçka, müthiş boşluklarla dolu bir film seyrettim.
filmde; o böyleymiş, şu şöyleymiş tarzında ağzı açık bırakması gereken şeyleri de fazla roman okuyan arkadaşların bilebileceğini zannetmiyorum. memlekette çıkan her 100 kitaptan 20 tanesi illuminati, masonlar, gizli örgütler bilmemnelerle alakalı. oturup 2 tanesini okusaydınız, filmi bu kadar beğenmezdiniz diyor; recep ivedikten hazzalanların, kültürel seviyesi belirli sınırların altında olanların ağzı açık ve alkışlayarak seyretmesini salık veriyorum.
--spoiler--
filmini izlediğimde "oha Maximilian Kohler yok" demişliğim vardır. oysa kitapta çok önemli bir yer tutuyordu ve onun boşluğuna isviçreli muhafızların komutanını yerleştirmek hangi akla hizmettir anlamadım? neyse.. bir bildikleri vardır diyoruz ve hemen hemen bütün 'kitaptan uyarlama filmler'e yapılan klişe yorumları da es geçiyoruz.
--spoiler--
filmin sonlarına doğru bir an için robert langdon'ı* papa yapacaklar zannettim.
boyle bir kitabin boyle bir filminin cekilmesi hem edebiyata hem de sinemaya yapilmis en buyuk darbedir. tamamen kilisenin gonlunu almak icin kitap degistirilmis hissi uyandiriyor. yazik.
filmi bok gibi çekilmiş olan kitap. belki sıçıp 2 saat onu çeksem daha izlenebilir olurdu, en azından izleyici kendini ihanete uğramış hissetmezdi, aa bu qualthy'nin faşist kafatasçı boku derdi. ama ya bu film?
film başlıyor, hanım kızımız her şeyi kendisi buluyor, çalınan antimaddeyi, gözü, cesedi. haa ceset de babasının değil ortağının. sonra cern'ün babası kohler filmde bile yok, vatikan adamımızı çağırıyor bir koşuşturmadır gidiyor. bu sırada binbir türlü kitaba uymayan şey yaşanıyor ve insanın çıldırası geliyor. acaba var mısın yok musun'u mu izleseydim diye içimden geçirdim. sanırım kitaba tek uyan şey kiliselere gitme olayı, o da uyan şey kiliselerin sırası ve adları. olaylar yine birbirinden ilginç, vetta mıdır ne o kaçırılmıyor, ihanetçimizi kohler değil muhafız ortaya çıkarıyor, bu böyle gider.
--spoiler--
Çok uzun olması ve birçok hristiyanlık teması içermesinden kaynaklanan bir dezavantajı olmasına rağmen güzel bir film diyebilirim. Film bir taraftan national treasure'a benzemekte. Çünkü tom hanks'i national treasure'daki nicolase cage gibi sonuçlara bir takım tarihi ve dini ipuçlarıyla ulaşmaya çalışmasını izliyoruz film boyunca. Gerçi bu taktik kaçırılan ilk üç papaz'da işe yaramasa da sonuncusunu kurtarınca bayağı rahatladım! ilk papazdaki fareli ölüm olayıyla benim pilav kuru yemem aynı ana denk gelip, benim bilgisayar camına mal gibi bakmamla beraber, ben'de bir kusma efekti yartasa da kendimi tutmayı başarabildim. Empati kurarsam Bilgisayarımda benden kurtuldu tabi!
Film görsel olarak gerçekten iyiydi. Ayelet Zurer'i(vittoria) karizma açısından tom hanks kadar başarılı bulamadım açıkçası. Rolün hakkını veriyor ama görünüş olarak çok iyi değildi. Tom hanks her zamanki gibi çok iyiydi. Film'de ikisinin "vatikanı ve papayı kurtardık, herşeyi çözdük. hadi sevişelim!" moduna girmemeleri iyi olmuş. Çünkü Bütün amerikan filmlerinde bunu görmekten gına gelmişti. Ayrıca film sürprizler içermekte. iyi dediğiniz kötü, kötü dediğiniz iyi çıkabilir. Yani baştan "vay tipe bak, yaptığı harekete bak şerefsiz herifin" ya da "müslüman olsa tam cennetlik adam" demeyin hemen! Filmin sonunda sözlerinizi geri alabilirsiniz.
Film'de en sevdiğim sahneler tom hanks ve civciv kafalı polisin içeride kilitli kaldıkları sahne (vallaha klostrofobik oldum o sahnede, nefes alamadım!, çıktıklarında ben de onlar kadar rahatladım yani!), vittorianın tarihi kitaptan sayfayı koparması ve tom hanksin ona mal mal bakakaldığı sahne ve hemen sonrasında arabada kızı hemen ele verdiği sahne!, film'in son anları ve tabiiki italya'nın ilginç, tarihi ve dini yerlerinin gösterildiği sahnelerdir. vatikanın mistik havası da gerçekten iyiydi. O tarihi dökümanların olduğu yere ben de tom abimiz kadar girmek isterdim. Benim de onun kadar böyle tarihi şeylere merakım vardır.
Sonuç olarak başarılı bir film bence. süresinden ve bir sürü dini ayrıntıdan sıkılmazsanız ve national treasure gibi filmleri seviyorsanız izleyin derim!