massive attack ın depresif şarkısı, stay filminin striptiz klubündeki sahnesinde çaldığı vakit çok şukela gelmiştir dinleyen kulaklara, stay deki o sahneyle cuk oturmuş ve klibiyle dinlenildiğinde aynı duyguyu hissetmek mümkün olmamıştır.
dizi finalini an itibariyle izledim ve ucu açık olmasına rağmen hayatımda gördüğüm en iyi finaldi! kesinlikle. belki bu iddiamı bu sene lost çürütebilir.
6. sezonu keşke çekilip devam edilseydi diyorum tabi herkes gibi ama dizi finalinin bu şekilde ucu açık bırakılması da diziyi bence egzotik kılıyor ve ilerde de hatırlanmasını sağlayacaktır.
bu arada illyra karakteri enfesti. eminim dizi devam etseydi daha sonra bu illyra'nın filmi ya da dizisi çekilebilirdi. fena da olmazdı hani.*
sadece iki dakika süren ama o iki dakika sonunda insanın içine huzur veren bir jack johnson şarkısı. sevdiğinize "melek" yakıştırması yapıyorsanız bunun için size uygun bir şarkı söylemiştir jack johnson. o "melek"'e sahipseniz tabi.
i've got an angel
she doesn't wear any wings
she wears a heart that can melt my own
she wears a smile that can make me wanna sing
she gives me presents
with her presence alone
she gives me everything i could wish for
she gives me kisses on the lips just for coming home
she could make angels
i've seen it with my own eyes
you gotta be careful when you've got good love
cause the angels will just keep on multiplying
but you're so busy changing the world
just one smile can change all of mine
we share the same soul
oh oh oh oh oh ohhh
we share the same soul
oh oh oh oh oh ohhh
we share the same soul
oh oh oh oh oh ohhh
oh oh oh oh oh ohhh
umm umm umm uhhhhmm
ortaokul yıllarımda yarım yamalak da olsa buffy the vampire slayer'ı izlemiştim ve oradan zaten angel'ı seviyordum. sonra kendisinin spin - off dizisi başladı onu da yine parça parça izlemiştim. geçende bir arkadaşım sayesinde beş sezonunun dvdleri elime geçti ve kesinlikle en sevdiğim diziler arasına girdi angel. karakter olarak anlatmak gerekirse kendisi 18. yüzyılda irlanda'da doğmuştur, asıl adı liam'dır. darla tarafından vampire dönüştürülmüş ve angelus olarak avrupa'yı kasıp kavurmuş, çeşitli katliamlar yapmıştır. derken romanya'da bir çingene kızını öldürür ve çingelerin lanetine uğrar. artık o ruhu olan vampirdir. bütün yaptıklarının vicdan azabıyla sonsuzluğa mahkum olmuştur. darla bu durumu öğrenince angel'ı başından atmıştır. angel sonra sunnydale kasabasına yerleşir ve orada buffy'ye aşık olur. bir anlık perfect happiness anı ile ruhunu kaybeder ve angelus'a dönüşür. buffy 2.sezonun sonunda angel'ı öldürür. daha sonra cehennemden bir şekilde geri gelir ve buffy'ye bir gelecek veremeyeceği için 3.sezon sonunda sunnydale'dan ayrılarak los angeles'a yerleşir. buradan sonra angel, cordelia ve doyle ile angel investigations ' ın başında yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmektedir. "we help the helpless" angel investigations' ın mottosudur. daha sonra doyle ölür ve angel ile cordelia' ya buffy'den tanıdığımız eski watcher, yeni rogue demon hunterwesley katılır. doyle' ın görü yeteneği de cordelia'ya geçer. wolfram & hart isimli sözde hukuk firması da dizi boyunca angel'ın peşindedir. ekibe küçüklüğünden beri vampir avlayan gunn ve lorne'un boyutu pylea 'dan angel ve ekibi tarafından kurtarılan fred katılır. bu arada wolfram & hart darla'yı diriltir ve angel darla ile beraber olur ve connor doğar. connor angel 'ın angelus olduğu zamandan düşmanı olan holtz tarafından başka bir boyuta kaçırılır ve orada babasından nefret ederek büyür. la'ye geri geldiğinde connor, angel'ı öldürmek istemektedir. angel'ın holtz 'u öldürdüğünü düşünerek onu metal bir kutuda denize atar. wesley tarafından okyanusun dibinde bulunan angel, connor'ı evden * kovar. bu arada angel cordelia'ya karşı hisler beslemektedir fakat harekete geçememiştir. 4.sezonun sonunda angel connor'ın hafızasını sildirir. onun ve ekibinin connor'ı normal bir ailenin çocuğu gibi düşünmesini sağlayarak wolfram & hart 'ın başına geçer. lorne ve spike da ekibin daimi üyelerinden olmuştur. hep beraber wolfram & hart' ta çalışırlar. fakat wolfram & hart 'ın angel için başka planları vardır. angel wolfram & hart'ı bitirmek için bir plan yapar ve bu planın neticesinde dizi finalinde la cehenneme dönüşür. dizi finali oldukça ucu açık şekilde bitmiştir. shanshu kehanetinin akibeti de öğrenilememiştir. fakat idw publishing tarafından angel'ın 6.sezonu niteliğinde angel after the fall isimli çizgi roman serisi yayınlanmıştır.
birçok kişi fazlaca abarttığımı düşünebilir ama belkide tv dünyasının en iyi dizisidir* buffy'de yan karakterdi. ama gün geçtikçe angel'a olan ilgi giderek arttı ve dizisi çekilmeye başladı.
ve evet bunu kesinlikle söyleyebilirim ki buffy'de bir yan karakter olarak tanınmasına rağmen angel dizisi, buffy'i sollamıştır açık ara.
buffy ile angel'ı karşılatıracak olursak; angel'ın her zaman gizli ve bir o kadar da karanlık olan bir yüzü var. buffy'de ise olaylar daha çok mizaha dayanıyor. aradaki en büyük fark da bu herhalde. diziyi izleyenler angel'daki farkı rahatlıkla ayırt edebiliyorlar. tabi angel'ın birçok bölümünde kara mizah da var.
evet belki dizide yaratıkların makyajları çok sıradan, belki inandırıcılığı asgari düzeylerde ama işte angel'daki seyirci çekim gücü günümüzde lost ve supernatural dizileri haricinde hiçbirinde yok.
david boreanaz gibi bir oyuncuyu bize kazandırmıştır angel dizisi. dizideki karizması, şu anda yayında olan vampir dizilerinde sıklıkla taklit edilmeye çalışılır. (bkz: the vampire diaries) ve filmlerde de bu taklidi görebiliriz. (bkz: twilight)
en iyisi mi ben susayım, siz de diziyi seyredin... masalsı bir dünyaya adımlarınızı yavaştan yavaştan atın.
adam akıllı ilk izlediğim yabancı dizi.
altyapısı çok sağlam olmasına rağmen özellikle joss whedon'un verdiği yanlış kararlar neticesinde hak ettiği ilgiyi görememiştir. david greenwalt sayesinde 5. sezonda düzelmesine rağmen iptal edilmekten kurtulamamıştır.*
zaten genel olarak bakıldığında angel'ı angel yapan kişi david greenwalt olmasına rağmen yardımcı yönetmen sıfatından dolayı joss whedon'un diziyi batıracak fantezilerini engelleyememiş, sadece elinden geleni yapmakla yetinmiştir.
nitekim 4. sezon ile bitseydi bu kadar hatırlanmayacak bir yapımdır.
diziyi batıran hatalardan en büyüğü angel'ın oğlu connor olarak bilinir.. (bkz: çok güzel bir film veya diziyi batıran oyuncular)
başka bir büyük hata ise özellikle 3. ve 4. sezonlarda buffy gibi ergenlik dizisi haline getirilmesidir.
--spoiler--
ilk sezonda mükemmel karanlık bir havayla başlayan angel, ilk bölümlerindeki o karanlık havayı dizinin geri kalanında bir daha tutturamadı. doyle öldükten sonra* bir kısım hayranlarını üzdü. yerine gelen wesley ise diziye farklı bir hava kattığı için kendini sevdirdi ancak yine de ilk sezonun ortasında değil de sonunda gelse sanki daha iyi olurdu. 5 üzerinden 4.8
ikinci sezonda hem varolan karakterleri daha iyi anladık***** hem de yeni karakterler geldi.***
genel olarak ilk sezondan daha iyi olmasına rağmen atmosfer olarak ilkini tam yakalamayamadı. bu sezonda ana oyuncular dışında da çok oyuncu gelip renk kattı. belki de tek kötü yanı darla üzerinde gereğinden fazla durmalarıydı. ayrıca son bölümünün son 10 saniyesi de cabası. 5 üzerinden 4.7
üçüncü sezon çok güzel başlamasına rağmen öyle bir batırdı ki etkileri son sezona kadar hissedildi. öncelikle ilk iki sezonda ana karakter olmamalarına rağmen diziye renk katan birçok kişi ayrıldı ki bunlardan en acısı dedektif kate lockley idi.***** gelenler ise* gidenleri mumla arattı.** dizinin eski karanlık havası yok olmaya başladı ve buffy dizisindeki gibi karakterler arasında gereksiz ilişkiler de başladı. dizi gerçek hayattan yavaşça kopup fantastik bir yapım haline geldi.* arada sağlam çıkışlarla tam angel eski haline geliyor diye umutlandırırken, hayallerimizi boşa çıkardı. son bölümü ise 5 sezonluk dizinin en kötü sezon finali olarak kafamızda yer etti. 5 üzerinden 3.5
dördüncü sezon sanırım yapımcıların üzerinde en çok uğraştıkları sezon olmuş. senaryo olsun efektler olsun kendini hissettirdi. ancak 3. sezonda yapılan yanlışlardan geri dönülmemesi, üstüne bazı hatalı kararlar alınmasıyla isteneni verememiş aksine durumu kötüleştirmiştir. artık birinci sezondaki angel ile dördüncü sezondaki angel bölümleri arasında dağlar kadar fark vardır. kıyamet senaryosu ise başlı başına komedilik bir durumdur. jasmine karakterinin dünyadaki en güzel bayan olarak tanıtılması bizleri çileden çıkarmaya yetmiştir. cordelia o kadar saçmalamıştır ki artık dizideki vadesi doldu dedirtmiştir.** bu sezonu tek başına ayakta tutan oyuncu şüphesiz ki wesley'dir. diziye ilk geldiğinde sümsük, kendine güveni olmayan, başarısız, tipsiz, silik, paspal* kişi gitmiş karizmasıyla angel'ı geçen, ne yaptığını bilen, yakışıklı, güçlü ve iyi niyetini koruyan biri gelmiştir.
ikinci sezondan beri neredeyse her iki bölümden birinde oynayan bu sezonu ayakta tutan ikinci oyuncu olan lorne'un neden hala ana kadroya alınmadığı merak konusudur. lilah'ın ölümü bizleri derin acıya boğarken üçüncü sezonda gelen şu an lost'un bir oyuncusu olan gavin'in gidişi ile hiç yeni oyuncu gelmemesine rağmen bunlar niye gitti düşüncesine sokmuştur. belki de en kötü sezon olmasına rağmen dizinin düzelmesindeki temeller bu sezonda atılmıştır ancak dizinin iptalindeki en büyük paya sahiptir.* sonu ise bizlere oha dedirtmiş ilk defa acaba öbür sezonda ne olacak düşüncesine sokmuştur. 5 üzerinden 3.5
beşinci sezonda ise beklenen yeniden doğuş gerçekleşmiştir. bu sezondaki yapılan en yararlı şey diziyi ergenlik havasından alıp yeniden ilk iki sezondaki karanlık atmosfere sokan*spike gibi bir karakteri getirmektir. ceo olma senaryosu ise takdire şayandır. sonunda lorne ana kadroya alınmış ve diziye yeni mükemmel oyuncular gelmiştir.****** ayrıca sonlara doğru ikinci sezondan sonra kaybettiğimiz lindsey'in geri dönmesi keşke hiç gitmeseydi havası estirmiştir.*cordelia ve özellikle connor'ın gitmesiyle büyük bir oh dedirtmiştir.*illyria hakkında bahsetmeden edemeyeceğim. fred gibi bir karakterden çıkması amy acker'ın oyunculukta ne kadar muhteşem olduğunu bizlere göstermiştir. o görüntü, o ses, o duruş, bakış ve gözler... bu sezonun bitmesinde en çok üzüldüğüm nokta şüphesiz ki onu bir daha göremeyecek olmamdı. o serseri gunn'ın avukatlık performansı beni şaşırttı*. angel'ın eski buffy zamanlarına göre iyice şişmanlamasından dolayı yakışıklılığını kaybetmesi* bu sezonun tek kötü yanıdır. harmony'nin gelmesi ise olmasa da olurdu şeklinde karşılanmıştır. bu sezon o kadar güzeldir ki keşke ya dördüncü sezonda bitseydi ya da bu sezondan sonra devam etseydi be abi triplerine girmemize neden olmuştur. ancak şurası kesindir ki angel 5 sezon daha devam etse de aşağı yukarı bu şekilde bitecekti.* wesley'in o dokunaklı ölümünü illyria yağmur altında sırılsıklam olmuş gruptaki diğer kişilere haber verdikten sonra oluşan birkaç saniyelik sessizlik ve herkesin yere bakması beynime kazınmıştır.*
bir diğeri ise spike'ın son anlarda dahi komiklik yapmaya çalışmasıdır.*
belki de yıllar sonra bu dizi tamamen unutulsa da, unutulmayacak birçok sahnesi vardır. sonu böyle bir dizide olması gerektiği gibi mükemmel bitmiştir sadece dizinin iptal edildiğinin öğrenilmesiyle sahneler aceleye geldiğinden biraz sönük kalmıştır.*
--spoiler--
yine de günümüzdeki birçok yerli ve yabancı dizinin aksine kaliteli, altyapısı sağlam bir dizidir.
unutulmazdır, unutulmayacaktır (bkz: angel vs twilight)
massive attack' ın kan dolaşımını hızlandırmasına sebep olan ağır parçası. nedense bir de benim sallanmama sebebiyet veriyo.şöyle ki; "love you love you love you..." aralığında, gözlerimi kapadığımda sanki bedenim bir boşlukta umarsızca sallanıyor. buna da engel olamıyorum.
enya'nın en iyi meditasyon müziklerinden biri. işte sözleri:
Angels, answer me,
are you near if rain should fall?
Am I to believe
you will rise to calm the storm?
For so great a treasure words will never do.
Surely, if this is,
promises are mine to give you.
mine to give...
Here, all too soon the day!
Wish the moon to fall and alter tomorrow.
I should know
heaven has her way
- each one given memories to own.
Angeles, all could be
should you move both earth and sea
Angeles, I could feel
all those dark clouds disappearing...
Even, as I breathe
comes an angel to their keep.
Surely, if this is
promises are mine to give you.
mine to give...
judas priest'ın en güzel parçalarından biri. yavaştır, hüzünlüdür. daha sonra breaking the law dinlenip biraz hareketlenilir ve sonunda painkiller ile de dünya ile olan bağlantı tamamen kesilir.
Dünya üzerindeki inanışların %95 inde varolan , çok/tek Tanrılı dinlerde Tanrılardan düşük fakat diğer tüm varlıklardan yüksek statüsü olan ve genellikle koruyucu/yön gösterici olan , ölümün ötesindeki boyutta yada 'Cennet' te bulundukları düşünülen ruhsal formlar.
içinde connor gibi gerizekalı bir çocuğu barındıran bir diziydi. hayır babası da zeki adam kesin annesine çekti bu şeklinde gayet yüzeysel yorumlarla izlerdik.
kate voegele hanım kızımızın aynı isimli single'ından güzel bir şarkı. bu kız kötü şarkı yapmıyor gibi zaten. * one tree hill'in 6x20. bölümünde çalmıştır ayrıca.
en süper bölümü (bence), zannederim 3. sezonda, süper güçlü bir iblis gelir. 5 yıl falan önce izlediğim için detay veremeyeceğim. angel allem eder kallem eder, yok ben bunu yenemem bu çok güçlü hacı. ama yenecek birini biliyorum der. böylece o iblisi yok etmek için angel'in ruhunu geçici olarak çıkartarak angelus'u geri getirirler. angelus böyle zindanda tutulur ama bir şekilde kaçar. ondan sonra maceralar falan.
bir de karakter olarak, dizi bittikten sonra buffy the vampire slayer finalinde görülmüş, buffy'e bir dövüşte yardım ettikten sonra, kalayım sana yardım edeyim demiş, lakin buffy burada başarısız olursam ikinci bir cephe oluşturmalısın diyerek geri yollamıştır angel'ı.