ilköğretim 7. ve 8. sınıfların genç olma hevesi içerisinde andı okumayışlarından dolayı bazı sabahlar 2 defa okunan öğrenci andıdır. nedense ikinci defa okutulduğunda kibrinden sesi çıkmayan genççikler avazları çıktığı kadar bağırırlar. ama sabahın yedisinde bunu duymak gibisi yoktur.
ilkokul yıllarında ettiğim halende arkasında durduğum ve Son nefesimi verene kadarda arkasında duracağım yemindir.
" Ey Büyük Atatürk Açtığın Bu Yolda Gösterdiğin Hedefe Durmadan yürüyeceğime And içerim Varlığım Türk Varlığına Armağan Olsun"
kürt açılımı çerçevesinde kaldırılması düşünülen ant. kaldırılması durumunda çok hayırlı bir işe imza atılmış olunacak, 1930 ların faşist yemin törenleri benzeri bir garabetten çocuklar kurtulmuş olacaktır. ayrıca bu ülke sınırları dahilinde yaşayan pek çok etnik grup bu ülkenin vatandaşı olmak için türk etnik kökeninde gelmenin gerekliliği gibi bir his duymayacaklar ve kendi etnik kimliklerini koruyarak da bu ülkede varolabileceklerini hissedeceklerdir. kaldırılması birlik ve beraberlik için önemlidir.
şu günlerde ilkokullarda okutulmasının iptali söz konusu olan milli metnimiz. demek ki mecliste ettikleri yeminleri tutmamaya yemin etmiş, her gün içtiği andları hiçe sayacak kadar alçalabilen insanlar mevcutmuş.
türklerin avrupa insan hakları mahkemesinde yargılanma sebebiymiş. türk olmayanlara da okutulması vesilesiyle sağlam tazminat dayıyorlarmış bize. spekülasyon mu gerçek mi bilemedim ama var böyle bir efsane.
küçücük çocukları eğitmek için açılmış okullarda her allahın günü okutulan, ezberletilen zırva.
"deutschland über alles" diye bağırsalar da olur her sabah bu küçük çocuklar. fazla fark yok, hem daha kısa.
ne olduğunu, ne yapacağını, ne yapması gerektiğini, ne için öleceğini, kendi benliğini hiçe saymasının önemini, daha animistik düşünce yapısından çıkmamış, yemin gibi soyut kavramları anlayamayacak yaşlarından başlayıp senelerce her gün zorla söyletiyoruz çocuklara. bu ülkede milyonlarca çocuk faşizmin adını bağırıyor her sabah. ve türkiye'nin değiştiğini iddia edebiliyor ağzı laf yapan herkes.
bir okuyun anlamaya çalışarak, eğer binlerce kez söylenerek anlamsız bir ses yığını haline gelmemişse kafanızda. ismi öğrenci andı, andımız. reşit olmayan, soyut kavramları anlayamayan çocuklara bile yemin ettiriliyor bu ülkede devletin emriyle. millet, yurt, ülkü, varlık; yedi yaşında bir çocuk anlayamaz ki bunları. anlayacak yaşta olduğu iddia edilse bile birine her gün yemin ettirilebilir mi? hele eğitim alarak kişilik kazanması beklenen birine. beklenen bu değil demek ki.
bu yeminde, birey yok, akıl yok, düşünce yok, irade yok, özgürlük yok. ve o yüzden türkiye, bu andın zırvaladıklarının tam tersi yönde sürükleniyor. ve o yüzden bu andın en küçük bir değeri yok gözümde.
ilk öğretim yıllarımda okula geç gitme sebebimdir. numara sırasına göre herkes okurdu andımızı. sıra bana geldiğinde okula geç giderdim, hep benden sonra gelenler okurdu. ama 2 kere okumak zorunda kalmıştım. lisede yok allahtan.
edit: andımızı okumamamın sebebi, 1000 kişilik okulun önüne çıkacak özgüvene sahip olmamamdı. yanlış anlaşılmasın...
gözümün önünde önlüğünü çekiştire çekiştire, bir ileri bir geri sallanarak edilen bir yemin gelir.
en güzel de " eeyyy büyük atatürk" derler, yuvarlayarak ve inanarak.
tüm ilkokul hayatım boyunca bir kere bile andımızı okutmaya çıkamadım. hep korktum yüzlerce öğrencinin bana bakmasından, o an heyecanlanıp unutmamdan, sesimin duyulmayacak kadar kısık çıkmasından.
işte, bu da böyle bir bilinçaltımdır.
otobuslerde yaslı ve cocuklulara yer verilmemesinin asıl sebebidir. yıllarca uykusuz, üşümüş, uyanamamıs zavallı kucumenlere her sabah okutulması yuzunden bilinç altına yerleşmiş bir psikoloji olusmustur. buyuklere saygı duyulmaz, kucukler sevilmez. hıhım.
hani "türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür" diyerek millete anlayın bunu lan faşist diyorlardı ya? hah , işte o arkadaşlara da sevimli gelmelidir. öyle ya vatandaşlık bağı ile bağlı iseniz "türküm" demekten gocunmayın efendim. vatandaşlık bağınız yoksa zaten karışmayın size giren çıkan yok. önünüzdekinden yiyin. başkasına müdahale etmeyin.
ha "büyüklerimi saymam, küçüklerimi sevmem" noktasına takıldıysanız, o sizin ahlaksızlığınız.
ilkokul siralarindayken, büyük bir coskuyla okunan, sinif listelerinde ki siraya göre her gün 2-3 kisinin cikip tüm okula okuttugu ve bundan da inanilmaz bir keyif duydugu ama zaman ilerledikce, sürec gectikce, her gün, her sabah ayni seyler tekrar edilmeye baslaninca, cok masumane(!) bir yemin de olsa bir angaryaya, bir süre sonra da eziyete dönüsen, 8 yil boyunca okumanin mantiginin sorgulandigi ve hic bir cevap bulunamadigi türk(!) ögrenci yemini.
hayir madem yemin ediyoruz, sonuna da "yemini bozdugum gün buradan giderim" gibi bir seyler eklenseydi en azindan daha otantik ve gercekci olabilirdi diye düsünmekten de alamamaktadir insan kendini. ha o zaman memlekette insan kalir miydi sorusu da baska bir konunun icerigini olusturmaktadir.
zamanla bana "yokluğun ortasındayım varlığıma rağmen, onu da türk milletine armağan ettim zaten" diye düşündüren, yeni nesle ne gibi etkileri olacağını tam olarak kestiremediğim söylem.
öğrencilerin, ilköğretim birinci sınıfta büyük bir coşkuyla, yırtınarak okurken, sekizinci sınıfta cılız, duyulmayan sesle eşlik ettikleri, her okul girişinde okutulması gereken metindir. öğrencide artık refleks olmuştur. öğrenci ne söylediğini, ne için yemin ettiğini sorsan söyleyemez hale gelmiştir. ezberci, tepeden inme yöntemlerden biridir. vatan millet sevgisi kazandırılmaksa amaç, onun yerine açıp nutuktan iki paragraf okutulsa bin kat daha iyidir.
turkum dogruyum calıskanım
ilkem kucuklerimi korumak buyuklerimi saymak
yurdumu milletimi ozumden cok zevmektir
ulkum yukselmek ileri gitmektir
ey buyuk ataturk actıgın yolda gosterdigin hedefe
hic durmadan yuruyecegime and icerim
ne mutlu turkum diyene.
diye hergün and içilen ama bugün türküm'ün yerini "türkiyeliyim"in aldırtılmaya çalışıldığı, ilköğretimde 8 sene boyunca yüzlerce defa and içirilidiği halde bu andı unutup ne büyüklerini sayan ne de küçüklerini seven bir birey olduğu, yurdunu milletini "best seller" olma uğruna, 3-5 fazla kitap satma uğruna özünden çok sevmeyenlerin yetiştiği, ülküsünün yükselmekle uzaktan yakından ilgisinin kalmadığı, büyük atatürk'ün açtığı yolda ilerlemeyip, gösterdiği hedefi sallamayıp hiç durmadan geriye doğru yürüyen bir millet olarak ve "ne mutlu türküm diyene" vecizinin sanki bir faşizm sözü gibi algılandığı bir metindir. aslında daha çocuk yaşta o genç beyinler çiçekler vatan-millet sevgisini, çağdaş türkiye istemini yerleştirme çabasıdır. büyüyünce, 20'li yaşları aşınca artık gereksiz, dalga geçilecek bir unsur olarak görülen bir metin. madem bu andı içiyoruz bari arkasında duralım denilesi, madem ki durmuyoruz bari çocuklara zorla and içirmeyin kardeşim hiç olmazsa günaha girmesinler diye söylenesi bir metin...