nimet çubukçu me bakani olduğu zaman kaldırılması gündeme gelen çocukların o yaşta pek bir şey anlamamalarına karşın ilerde anlamını kavradığı öğrenci yemini.
and-ımız hepimizin andıdır adından da anlaşılacağı üzere, biçimcilik yapmayalım arkadaşlar. küçük şeylerden bile tartışma yapmayalım, kanaatimce okunması ya da okutulmamasının hiçbir şey değiştirmiyeceğidir. yeter artık zaten küçük küçük şeylere gerilip, zıtlaşıp ayrı düştüğümüz, olsun olmasın sen gülümsemene bak insanlara herkesin insan olduğunu gör gerisi boş.
bir faşist devlet götlüğüdür. 7 yaşındaki çocuklara rahat-hazır ol komutu veriliyor ve üstüne de faşist zihniyetin bir ürünü olan andımız okutuluyor her sabah. biz de yaptık bunu. senelerce yaptık. rahat dediler bana, hazır ol dediler, and içirdiler; mahsûl ortada. istediğiniz gibi biri olmadım. varlığımı türk varlığına armağan etmedim, atanın izinden hiç gitmedim.
tayyip'e akp'ye faşist deyip, andımızı savunanların ta amına koyayım. bu kadar açık söylüyorum. siyaseti iki kelimeden ibaret sanan geri zekalılar var bu memlekette. faşist deyince, sosyalist deyince siyaset yaptığını sanan geri zekalılar var. bari konuşma lan hıyar. az sus.
saçma sapan bir uygulamadır. almanya'da yaşamış biri olsaydım ve bir türk olarak almanya'da "alman'ım, doğruyum, çalışkanım" diye bana her sabah bir şeyler tekrarlatsalardı herhalde hayatımın en kötü sabahları olurdu onlar benim için.
akp de muhtemelen bu uygulamayı, birilerinin halkın milli duygularını istismar ederek akp'yi karalamasından çekindiği için kaldırmıyor zira buna göz yummak akıl kârı değil.
"Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" diye başlayıp açıkçası ilkokul günlerimin kabusu olan sembolik merasim töreni gibi bir şeydi. Her gün, her sabah öğretmen bana okutucak diye korkardım. Elbette bugün andımız'ın etrafında dönen tartışmalar benim çocuk korkularımın çok ötesinde...
Ben bu tartışmayı ortaya rahmetli Necmettin Erbakan'ın da attığını hatırlıyorum. Belki güneydoğudan oy almak içindi ama o zaman dediği "Sen Türk'üm, doğruyum, çalışkanım diye bağırırsan beriki de gelir "Ben de Kürd'üm, daha doğruyum, daha çalışkanım der" demişti... Bulunduğumuz yerden o insanları anlamak belki çok kolay değil ama Mardin dağlarında Türkçe bilmeyen bir köyün dağlarına "Ne mutlu Türk'üm diyene" yazılmış olduğunu gördüğümde de bana saçma gelmişti. Bırakın okumayı yazmayı Türkçe konuşmayı bile bilmeyen bir ahalinin karşısına bu yazıyla çıkmak gıcıklık gibi bir şeydi...
Şimdi bu sebepten Andımız'ı değiştiremeyeceklerini düşünüp Türk'ün tanımını değiştirmeye çalışıyorlar. "Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde doğan, yaşayan ve kendini Türk olarak hisseden herkese Türk denir" diyorlar. Değil tabi... Ya hissetmiyorlarsa...
Bence de bu aşırı milliyetçilik kokan uygulamayı kaldırmalı ya da değiştirmeli. Şahsi fikrim insanları çocuk yaşta bu şekilde dolduracakları yerde günün gerektirdiği bilgileri öğretsinler, kültürel bir şeyler aşılasınlar. Yanlış bir yöne kayıyoruz son sürat.
Ama... Bir de şu var ki; değneğin diğer boklu ucu! Andımız kaldırıldı diyelim... Bu yetecek mi? Bu tatmin edecek mi bazı grupları. Yoksa bu sadece başlangıcı mı?
Andımız her ne kadar bazı grupların duygularını incitiyor olsa da asla bu amaca hizmet için de oluşturulmadı.
Zira içinde sadece "Türk'üm" ve "Ne mutlu Türk'üm diyene" lafları geçmiyor.
"Yasam: küçükleri korumak, büyükleri saymak" sözleri de geçer...
Bunların altında herhalde hiç bir militarist anlam aranmaz. Bunlar herkesin çocuklarına yaşamları boyunca sayısız kez söylediği bir tembih sözleridir.
Bir de şu var:
Bakış açımızı mı değiştirmemiz gerek acaba?
Bize burada andımız'dan rahatsız olan kesimin kürt çevreler olduğunu göstererek hedef mi şaşırtıyorlar acaba?
Zira...
"Ey bugünümüzü sağlayan Ulu Atatürk, çizdiğin yolda, gösterdiğin hedefte, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim" laflarını da bir hazmedememezlik olmasın sakın...
Zira daha düne kadar devlet dairelerinden, sınıflardan Atatürk resimlerinin kaldırılması için de zarf atmıştı bu hükümet...
içinde Atatürk geçen, onun gösterdiği yollardan alıp çekmenin yattığı bir planın bir ayağı olmasından da kıllanıyorum açıkçası.
"Yükselmek ve ileri gitmek" bu iktidarın seçmenlerinden çok da arzuladığı bir hedef değil çünkü...
türkiye'de ilköğretim öğrencilerine her sabah hep bir ağızdan andımızı okutma uygulaması yine gündeme getirildi. bu kez milli eğitim bakanı nimet çubukçu, katıldığı televizyon programında bir üniversite öğrencisinin sorusu üzerine, " toplum tartı$abilir, herkes tartışabilir " dedi.
bu söz üzerine bazı yandaş medya yazarları hemen tartışmaya atladılar.
" istemezük " dediler. " andımız çocuklara işkence gibi geliyor, söylenmesin. "
ve eklediler : " zaten dünyanın neresinde böyle bir uygulama var ? "
oysa vardı ...
üstelik demokrasi kıblesi abd'de ...
amerika'da ilköğretim öğrencileri ant içiyordu :
" i pledge allegiance to the flag of the united states of amerika, and to the republic for which it stands : one nation under god, indivisible, with liberty and justice for all. "
yani mealen diyorlar ki :
" amerika birleşik devletleri'nin bayrağına ve o bayrağın simgelediği cumhuriyet için ant içiyorum. herkes için özgürlük ve adaletle, tanrının gözetiminde, bölünmez tek vatana inanıyorum. "
peki yandaş medya bu abd andını bilmiyor mu ? hiç bilmezler mi ...
1.sınıftayken nasıl okunduğunu bile bilmeden tüm okulun sesine sesini karıştırdığın şiir.
2.sınıftayken nasıl okunduğunu öğrenip, anlamını bilmeden tüm okulun sesine karıştığın şiir.
3.sınıftayken anlamını öğrendiğin ama, okunma gereksinimini öğrenemeden tüm okulun sesine karıştığın şiir.
4.sınıftayken okunma gereksinimini anladığın halde her sabah okuduğun için, artık sıkıldığın şiir.
5.sınıftayken de okunduğu esnada, kızların saçını çektiğin, sırayı bozduğun, öğretmene yakalanmamaya çalıştığın şiir.
hakikaten büyük salaklık. ulan el kadar çocuğu niye ayakta tutuyorsun sen ya! uzay çağı, gökmen, turksat 2a.. totem mi kaldı oğlum, geçti gitti bitti işte.. ilerle ya!
öğrencinin okumayı bitirmesinin ardından öğretmenin "dağılmayın! dağılmayın! oğlum konuşmayın aranızda. önce 1 ler girsin. hadi bozma sırayı." cümlelerini sarfettiği mini mini çocuklarımızın okuduğu and.
türkum doğruyum calıskanım
ilkem kucuklerimi korumak buyuklerimi saymak
yurdumu milletimi ozumden cok sevmektir
ulkum yukselmek ileri gitmektir
ey buyuk ataturk actıgın yolda gosterdigin hedefe
hic durmadan yuruyecegime and icerim
ne mutlu turkum diyene.
varlığım türk varlığıma armağan olsun..
sekiz cümlelik bir anddır. ister tek tek kelime bazında ister cümle bazında değerlendirin bu metinde anayasaya aykırı hiçbir hüküm yoktur. aksine anayasadaki maddeleri sağlamlaştırmaya yönelik sözlerdir
şimdi bu andı kaldırmaya çalışıyorlar. "biz demiştik" falan filan demeyeceğim çünkü bu konuda haklı çıkmak hiç hoş değil. ama realite bu. adamlar "türk ü" zihinlerden metinlerden silmeye azmetmişler. bunu yapabilmek için ellerinden gelenleri yapıyorlar. atını çizrek belirtmek gerekirse türkiye cumhuriyetinde türk adı yasaklanıyor. ve biz uyuma devam ediyoruz. on kişi çıkıp bunu protesto etmiyor. kıldan tüyden sebeplerle yolları kapatan sokakalrı savaş alanlarına çeviren bizler ülkemizin omurgası kırılırken susuyoruz. sessiz kalıyoruz.
ruhsuzlaşmış bir güruh haline gelmiş türk milleti acaba ne zaman bu dipsiz sükûttan uyanacak ve yeter lan siz ne yapıyorsunuz diyecek merak konusudur..
türk kelimesinden hoşlanmayan insanların şikayetçi olduğu ve bu şikayetlerine saçma sapan faşist açıklamalar eklediği gayet anlamlı bir ant.
türk demekten utanan, sıkılan insanın, eline fırsat geçince türk e ne edeceği zaten malumumuz.
işte bu yüzden, biz türkler, daha gür ve daha özgüven dolu bir sesle söylüyoruz andımızı.
türküm, senin gibi hazımsız olmadığım için, türklüğümü gururla söyleyecek bir vatanım, bir devletim, bir ülkem var.
türküm, senin gibi hain olmadığım için, türklüğümü gururla söyleyecek ve söyletecek bir ırkım var, milletim var.
yabancı uyrukluların söyleme zorunluluğu olmayan and.
rahatsız olan bazı kırolarda söylemeyebilir aslında. ne de olsa türklük sizin erişemeyeceğiniz kadar yüksek bir mertebedir.
EZBERLEYEBiLENine, kürsüye çıkan çocuk demeye binşahit çocuklar dışında rastlamadığım, tarafımdanda ezbberlenme gereksinimi hissedilmemiş olan okul andından bahsediyor isek, edebiyat dersinde şiir olarak tek ünite yer verilse tüm gençliğimiz sular seller gibi ezberlerdi ama her sabah zaruri bir sayıklama olmak zorunda bırakıldığı için, beyinler reddetmiştir.
Sing to the bravest on the sturdy fortress
Sing to the soldiers on the battlefields
Sing to the airmen in the burning azur
Sing to the farmers' rising yields
We are the children, builders of the future
And we the children swear to thee
Loyal devotion, fearless devotion
And to die with dignity
mikrofonla söylendiği ve doğal olarak* her ilkokul öğrencisi o mikrofonun tadına bakmak istediği için sabahları kürsüde öğrenci dağına oluşmasına sebebiyet veren ant.*