"ey taraf gazetesi ve sözüm ona çağı yakalamış(!) aydınlar! gerçek amacınız burdan bakınca hiç belli olmuyor. biz de bir süre anlamamıştık. emperyalizmin elindeki nadir kozlardan olan etnisiteye dayalı milliyetçilik yapmanın bedeli ağırdır. türk, bir milletin adıdır. bunun içinde kürtler de vardır, bulgarlar da vardır, araplar da vardır. dillerini konuşup yaşayabilmektedirler. millet olmanın gereği devlet olabilmektir. savaşın, canınızı verin ve ondan sonra biz kürt milletiyiz, kürt vatandaşıyız diyin. gerçekler acıdır, bunu duymanız da öyle. çoklu milletler de ancak ve ancak federasyonla mümkündür. federasyon da etrafı böylesine kaynayan, önemli bir bölgede bölünmeyi getirir. bunun altından kalkamazsınız, kalkamayacaksınız, altından kalkamayacağınız işlere de girmeyiniz." / ismini değil canlarını vermek isteyen yetkililer
edit:
doğrusu başlığın başıma kalması beni şaşırtmadı. entry'imin bu kadar sert üslupla yazılmasının; bundan önceki, silindiği için şimdi göremediğimiz yazılara bağlı olduğunu söylememe gerek bile yok. ama ne olur olmaz yazayım.
mantık süzgecinden geçirilen her düşüncenin özgürce tartışılabileceği bir platformdayız. ifade edilenlerin neden ve sonuçlarının akla yatkın bir şekilde izah edilebildiği her yazıya da değer veriyorum. ama takdir edersiniz ki içindeki nefreti, pisliği kusabileceği bir lavabo arayanlar bu dediğimin yanından bile geçmemekte.
entry'i ünsüz bir filozof'un sözleriyle noktalarsak:
"bir troll gider, bin troll gelir. parayla değil ya."
emperyalizm lâfını ağzına dolamasına rağmen ulusalcılığı modernizmin bir ürünü değilmiş gibi kodlayan bünyenin mahiyetini algılayamayacağı dilektir.
insanlar "andımız kaldırılsın" dediği için, "atatürk'ü sevmiyorum" dediği için hapse atılmakla karşı karşıya, şahıs çıkmış antiemperyalizm gibi soyut bir kavramdan bahsediyor, üstelik kendisi emperyalizmin* bakayası üzerinde yükselmesine rağmen.
programlayıp salmışlar bunları, böyle millet sisifos gibi bir kayayı aşağıdan yukarıya taşımak gibi anlatsın da anlatsın diye. ama anlamaz işte.
bu tip başlıklara kimse destek vermemesine rağmen, sırf dalaşmak için yer aramamızdan kaynaklanacak, her gören saldırırcasına yazı girer bu tip konulara. oysa polemikten başka bir işe yaramaz. kaldıralım diyen kimi tanıdında endişeye kapılıyorsun be kardeşim.
sadece ve sadece çocukların her sabah çektikleri rezillikten dolayı uygulanması gereken eylem. ayrıca şu bir gerçek ki atatürk zamanında coşkulu marşların, şiirlerin, sözlerin söylenmesi ve yayılması çok önemliydi. yığının kendini millet olarak benimsemesi gerekiyordu. ama aradan on yıllar geçmiş ve bu topluma bilincini öğrenci andıyla öğreteceğimizi düşünüyorsak oturup uzun uzun düşünmemiz çok ciddi toplantılar yapmamız lazım. bu tarz kurallar insanı sadece küntleştirir, düşünmeden kabul eder hale getirir...
kiminin türküm dememek (türklüğü kürtlüğüne zarar verecek bişey olarak görmesinden belki), kimininse "ey büyük atatürk" dememek (atatürk'ü allah'la karıştırdıkları için belki) için istediği önemsiz birşeydir.
(bkz: fethullah gülen hocaefendi hazretleri)
(bkz: programlanıp ortaya salınmak)
söz konusu metnin içeriğinden bağımsız olarak yazacağım bunları. sabahın bir köründe, soğukta ya da sıcakta o bebelere değil andımız denen bu metni -ki neye and, neden and o da tartışılır- en sevdikleri türküyü bile söyletsen işkenceden farkı olmayacaktır bu yapılanın. bakın allah aşkına düzgün okuyun da salak salak abidik gubidik yazıp beni çileden çıkarmayın. metnin içeriğinden bağımsız olarak yazıyorum bunu.
metne gelince. -şimdi saldırabilirsiniz- bu uygulamaların benzerleri ancak rejime kökten bağlılığın bir görev bilindiği, vatandaş değil kul olunan dikta rejimleri döneminde görülmüştür. ki biz hala gerekliliğini bile yüksek sesle tartışabilecek zihni olgunluğa ulaşabilmiş değiliz. rejimin eleştirilebilirliği konusunda bile bir adım ileri çıkamıyorken bu öğrenci andını "olumlu-olumsuz" eleştirbilmek bir kaç gömlek büyük geliyor size bunun da farkındayım.
"Ne mutlu Türküm diyene" ifadeleri, Türkiye Cumhuriyetinin çok kimlikli yapısına uymamaktadır."
"Ne mutlu Almanım diyene" ifadesi Almanya nin çok kimlikli yapısına uymamaktadır. ya da Fransa ya da ingiltere ya da her ne boksa...*
öncelikle Türkiye de tek bir kimlik vardır,* o da Türk kimliği; Türk vatandaşı olduğunu gösteren kimlik hani şu bir işlem yaparken çıkarttığın şey, sen şimdi onu ne bok sanıyorsun bilmiyorum ama o senin Türk vatandaşı olduğunu gösteriyor.
"Ne mutlu Türküm diyene" ifadesi de öyle gizli anlam taşıyan bir ifadedir ki; bazı anlama zorluğu çeken arkadaşlar olabilir, yani bu başlığı savunan geri zekâlılara diyorum, sizin için geliyor bu özel açıklama.
"ne mutlu bu nehri geçebilen insana". diyor ki bunu yapmak çok zor bu nehri geçmek. şayet geçebilirse bir kişi bile sonunda çok güzel şeyler elde edecek, refaha ulaşacak, huzuru bulacak, bir şeyleri aşacak, yani sonunda iyi bir şey var görüyor karşıyı belki süper bir yaşam belki farklı bir şey ve o adam diyor ki "ne mutlu bu nehri geçebilen insana".
Atatürk de bunu görmüş yani farklı etnik gruplar olduğunu ve demiş ki tamam söylemek belki zor gelir bir yerde ama ne mutlu o anda türküm diyebilene, ne mutlu saçmalıkları bir kenara bırakıp ne vatandaşı olduğunu bilene kısacası "ne mutlu türküm diyene" !
türk bir ırk ismi değildir. bir sıfattır. türkmen bir ırktır. türk adı bu coğrafyada yaşayan laz, çerkez, kürt ilh. hepsini kapsayan bir addır. bunun için ülkemizn adına türkmen eli değil türkiye denmiştir. andımızda bu ülkenin vatandaşlarının andıdır. asıl bölücülük buna laf etmektir onu kaldırmaya çalışmaktır.
hatırladım da ilkokul zamanlarımı pek de mutlu olmazdım her sabah koyun sürüsü gibi bizi dizdiklerinde.
hatta şunu da hatırlıyorum; andımız sırasında yanımdaki arkadaşım ayakkabısını bağlamak için eğildiğinde dayak yemişti öğretmenden. o da mutlu değildi.
kürtçü mazlumder'in bir isteğiydi. eğer memlekette böyle bir sorun varsa, bu tip bölücü organlar değil, vatanını cidden seven insanlar eliyle çözülmelidir.
(#7536321) şimdi bu entry de geçen bir cümle var " sürekli türk milletini övdüğü için " hangi milleti övecekti acaba.
sorarlar adama sen hangi ülke de yaşıyorsun. bu millet bu dünya da devletsiz kalmamış iki milletten biridir. ne bir manda nın altına girdi ne de ülkesiz birer soysuz piç gibi gezdi. türk milleti dediğin millet, hunlar dan beri tarihte adını koca koca harfler ile yazdı. korkudan set ördüler. 3 kıta yedi denize hakım oldu bu millet başka kimi övecek ki bu topraklarda.
andı kaldırmak saçmalıktır ya da değildir. gerekli ya da gereksizdir bu tartışılır belki ama içinde türklük barındırması tartışılmaz. amerika da ki eyaletlerin hepsinin kendine ait bir marşı ve bayrağı var ama milli marş okunduğunda hepsi tek yürek oluyor.
saçmalamanın lüzumu yok. bir and olacaksa o and budur. ve ne mutlu türküm diyene... demeyende siktir olup gidebilir bizce bir mahsuru yok.
ardından da milli marşımızı değiştirelim veya hic söylenmesin.
tüm dünya ülkelerinin özellikle abd ve avrupa ülkelerinin, kendilerine uygun milliyetcilik anlayışları varken ve bu bilinci ülke insanlarına empoze ederken nicin türk milliyetciliği kötü ve dehşetcengiz oluyor ki?
unutulmamalı ki; ılımlı islam projesinin uygulama sahası olan türkiye, hava yastığı şeklinde israil'in güvenliğini sağlamak amaclı abd tarafından destekleniyor.(abd dirsek temasını her ne kadar azaltsa da hükümetin abd'nin sözü dışında yapabileceği birşey yok şu an. hükümetin diklenmesine ragmen uslu cocuk olmaları gerektiğini anladılar o ayrı)
iyi müslüman ve cemaatkar bir kimligin baskısı oluşturulmaya calışırken, milli kimliğimizin farkına varmak ve pekiştirmek en uygun davranıştır şu ortamda.
