agatha christie'nin, on küçük zencinin ölmesini anlatan bir şiiri ve zenci biblolarının her cinayetten sonra eksilmesiyle enteresan bir hal alan okunası romanı.
kitabın isminden de anlaşılacağı gibi,teker teker 10 insanın ölmesini konu alan,ilk kurbandan sonra devamının çorap söküğü gibi geldiği zincirleme cinayetleri konu alan nefis bir polisiye kitap.
polisiye romanlarının kraliçesi sayılan agatha christie nin en güzel romanı.sonuna öyle bir bağlıyor ki akıllara zarar.her romanında olduğu gibi katilin kim olduğunu tahmin edemiyorsunuz.
agatha christie nin en mukemmel kitabi. on kisinin tanimadiklari biri tarafindan davet edildikleri bi adada on kucuk zenci siirindeki konuya gore oldurulmelerini konu alir..
polisiyenin kraliçesi olarak bilinen agatha christie nin muhteşem eseri. zenci adasında sırlarıyla başbaşa kalmış 10 kişinin teker teker öldürülmesini konu alan kitap şok edici bir finale sahip.
agatha christie'nin en güzel kitabıdır* sonunu okuduğunuzda "hönk!? nası yaa" gibi tepkiler verirsiniz. agatha christie'nin ne kadar psikopatlaşabileceğinin kanıtıdır.
wars coming start running
eyes blinded by the nuclear blast
hearts beating retreating
all around are bodies burned to ash
children crying and people dying
no salvation from this holocaust
bodies burning and now their learning
in war painful death's the bloody cost
life ends in sin
god cries world dies
and then there were none
the world starts to burn
the world powers learn
tha satans work is done
wheels grinding the glare's blinding
bullets flying all around your head
tanks crushing and soldiers rushing
if you live you'll wish that you were dead
stop praying there's no saving
no salvation from your fiery grave
brains swelling bodies smelling
and satan comes to see that no one's saved
sonlarina dogru heyecandan titremeye basladigim tek roman diyebilirim. beni asiri derecede etkilemistir. cok sasirdim sonuna (her polisiye romanda oldugu gibi) ama bu kitap öyle böyle degil. zaten bu kitaba polisiye roman demek yanlis olur. korku romani diyebiliriz. "queen of crime" ellerine saglik.
kitabı elime aldığımda dipte olduğum günlerden biriydi, peş param kalmamış, dışarı çakacak sermayem yok mecbur evde oturuyoruz, ve anca böyle zamanlarda kitap okuyabildim, neyse hikayeye başladık, elemanlar takır tukur ölüyor, ulan bu işte bir ibnelik var derken, elemanlardan birinin ölmemiş olabileceği düştü içime nerden düştü nasıl oldu hala bilmem ama ondan sonra romanı bok ettiğini sonlarını işkenceye dönüştürdüğünü hep hatırlarım.
hayatımda okuduğum en sürükleyici mükemmel bir roman. kitabı elinden bırakmak mümkün değil o derece. lan her seferinde aha buldum katili diyorum kesin bu ibne yapıyo, bi bakıyorum ölüyor. katilin seri cinayetleri işleme sebebi, her cinayeti titizlikle ve mükemmel bir organize ile gerçekleştirmesi bana inceden saw ı hatırlatmıştır.
başlandığında bitirilmeden elden bırakılamayan kitaptır. polisiye/gerilim romanlarının olmazsa olmaz unsuru olan iyi bir kurgudur ve bu kitapta fazlasıyla iyi kurgulanmış bir hikaye var.
sonunu tahmin etmenin neredeyse imkansız olduğu agatha christie romanı. bana göre en harika romanıdır agatha ablamızın. eğer boş bir vaktinizde elinize aldıysanız bitirmeden kalkabilirseniz adam değilim, o derece akıcıdır.
bir kaç da gereksiz bilgi vermek gerekirse, romanın orjinal ismi her ne kadar başlarda ten little niggers olsa da artan ırkçılık vakaları yüzünden adı ten little indians olarak değiştirilmiştir. ayrıca roman kraliçenin çoğu romanında reklamını yapmaya bayıldığı, doğduğu yer olan devon'un bir adacığında geçmektedir.
Bu kitap kesinlikle Agatha Cristie' nin en iyi romanıdır. Çok akıcı ve tahmin edilmesi zor bir kitaptır. En son kalan kişinin katil olmamasının bunda etkisi büyüktür. Katili öğrenince " bu muydu " dersiniz.
birkaç saatte okuyup bitirdiğim akıcı bir üslupla yazılmış olan kitap.
--spoiler--
ama canlar birbirimizi kandırmayalım zira katilin yargıç wargrave olduğu kabak gibi ortadaydı.
ayrıca philip lombard'ın ölümü çok oldu bittiye getirilmiş. lombard'ın wargrave tahmini doğruydu, kendisi zeki bir adamdı.
şüphenin doktor armstrong üzerine yoğunlaştırılması olayının boku çıkartılmış açıkçası. "vurmayın adam oldu, anladık katil o değil" dedirtiyor adama.
yaşlı teyze brent ile vera'nın ölümlerini kafada canlandırmak güzel bir şey. brent'in gülümsemesi, arkadan yaklaşan ayak sesleri, vera'nın hugo'ya yaklaşması falan...
--spoiler--