anayurt oteli

entry153 galeri5 video1
    73.
  1. okurken yaşama sevincini alan kitaplardan. bunu kötü anlamda söylemiyorum, okuyucuya ulaşmayı başarmış bir kitap. yalnız incecik olmasına aldanmamak lazım, zor bitirilenlerden.
    0 ...
  2. 72.
  3. "Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak".
    6 ...
  4. 71.
  5. Yavşak zebercet bana kafayı kırdıracaktı. Deli lan o.
    3 ...
  6. 70.
  7. uzun cümlelerden kurulu olay örgüsü bayıldım. Sindire sindire okudum. Mutluyum.
    3 ...
  8. 69.
  9. Türk edebiyatının en müthiş anti-kahramanını barındırır.

    (bkz: zebercet)
    3 ...
  10. 68.
  11. Güzel bir otel değildir güzel bir kitaptır. Cahillere sorun. Nerede bu otel diye sorarlar.
    0 ...
  12. 67.
  13. 66.
  14. --spoiler--

    '' Adım Zebercet... Zebercet! Bu otelin yöneticisiyim. 28 Kasım 1950'de doğdum yedi aylık. Annem 44 yaşındaymış o zaman, babamdan büyük. Dört kez düşük yapmış bana kadar. Sünnet olduğum yaz öldü 1960'da. ilk okul üçteydim, orta okuldan ayrıldım. Bir süre aylak dolaştım, sonra askerlik. 71'de terhis oldum. Babam bir kaç yıl önce öldü. Oteli ben yönetiyorum 80 den beri, sorumluluk isteyen bir iş. Adım Zebercet... Oysa ben sizinkini bilmiyorum, gecikmeli Ankara treniyle geldiniz üç gün önce kaydınızı yapamadım adınızı söylemediniz, döneceğinizi biliyorum gittiğiniz köyden; Hacırahmanlıdan. Bir haftaya kadar dönerim dediniz...''

    --spoiler--
    3 ...
  15. 65.
  16. Yusuf Atılgan mükemmel eserlerinden biridir.
    0 ...
  17. 64.
  18. kitabı aldım ve bugün evden çıkarken çantama attım. bir düzine sayfasını okumamışımdır metroda. haliç istasyonunda indim. ordan eminönü-kadıköy iskelesine yürümek yıllarımı aldı sanki. kasvetli bir havası var. otelin o basık, karanlık ve isli ortamını sanki hissediyorsunuz gibi.
    1 ...
  19. 64.
  20. çocukkene izlediğimde bana yaşamı sorgulatan, ölümü tarcih etmeye sevkeden iki saatlik sıkıcı, bunaltıcı şey.
    1 ...
  21. 63.
  22. kahvaltısı açık büfe olmayan dandik otel. aaa pardon lan filmmiş. bir an kendimi booking.com da sandım amk.
    1 ...
  23. 62.
  24. Sevmediğim sevemediğim filmdir. Adam bekliyor sen bekliyorsun. Sanki şu hayatta beklediğimiz hiç bir şey yokmuş gibi bir de bu ekleniyor film süresince bile olsa. Zebercet karakterinden tiksinme geliyor artık, durağanlıktan sıkılıyorsun. Edebi değeri vardır olmasına lakin filme uygulanabilirliği tartışılır. Sabır gerektirir kısacası.
    5 ...
  25. 61.
  26. an itibari ile film genelde otelde geçiyor diyen bir genç insanın ağzında geveleduği filmdir.
    2 ...
  27. 60.
  28. güzel bir roman. düşündürdüğü de tebessüm ettirdiği de olur.

    --spoiler--
    ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak.
    --spoiler--

    --spoiler--
    -bıyığını kesmişsin sen.
    -ağırlık veriyordu da, dedi gülerek.
    --spoiler--
    2 ...
  29. 59.
  30. hayatımın dibe vurduğu dönemlerde başucu kitabım olmuştur, inanın ki insana bazı zamanlar 70 lik rakı etkisi yapıyor bu kitap. finali her okuyuşumda aynı etkiyi yaratmıştır. zebercet, ne ölü ne de sağ olanların kahramanıdır.
    2 ...
  31. 58.
  32. görülmezden gelinen bir sanat harikası .kuytuda köşede kaybolmuş, kanepenin altında kalmış. ülkenin sanat ufkunu aşmış bir eser. onun gibisi yapılmadı, yapılmıyor, bu kafayla yapılmaz da.
    1 ...
  33. 57.
  34. kitabını okuduktan sonra ilk fırsatta filmini izledim. gayet başarılı aktarılmış. kendi alanında zirveye oynayabilir ama melankolik dönemler uzak durmak ruh sağlığınız için önemli olabilir. bende olumsuz etkiler bırakmıştı.
    2 ...
  35. 56.
  36. 55.
  37. Yusuf Atılgan'ın yarattığı Ömer Kavur'un eksik olan ne varsa tamamladığı Macit Koper'in ruh verdiği gecikmeli ankara treniyle seyahat edenlerin hikayesi.

    --spoiler--

    "Adım Zebercet. Benim adımda kimse kalmadı otelde."

    --spoiler--
    5 ...
  38. 56.
  39. güzel bir yusuf atılgan romanı'dır.
    1 ...
  40. 55.
  41. zebercet' in çaresizliğinin, kendi ikilemleri içerisinde kaybolmasının öyküsü.
    0 ...
  42. 54.
  43. paldır kültür ilerleyen bir yusuf atılgan romanı. bireysel boşluğu, soyutlanmayı, normal bir insan gibi aynı anda onlarca fikir geçirip en kötüsünü yapmayı... amaçsızlığın nereye vardığını gösteren bir roman. ne ölü ne sağ olan zebercet'in hayatı.

    uyarı okumayan altı okumasın.

    --spoiler--
    lan ortalıkçı kadını bir an öldürmedi sandım mahkeme olayları falan tuhaf gelişti inanmazken ayrıca o son ne lan öyle roman oğlum bu gerçeğe bağlamaya gerek yoktu bu kadar.
    --spoiler--
    0 ...
  44. 53.
  45. Yusuf Atılgan imzalı romandir. Bir diğer baş yapıtı ise aylak adamdır.

    (bkz: aylak adam)
    0 ...
  46. 52.
  47. bir roman uyarlaması olarak 87 yılının şartları, sansür,askeri rejimden yeni kurtulunmuşluğun verdiği ürkeklik hali ve nereye gideceğini henüz kestirememiş türk sineması göz önüne alındığında yeterince iyi bir sinema filmi. roman ise kanaatimce filmin de birkaç tık üzerinde. rus edebiyatından etkilenilmiş diyenler var. ama bu filmde rus romanları gibi kalabalık, bir görünüp bir kaybolan her biri cakayla hayat dersi veren boyar ve mujikler yok. maupassant'ın katı gerçekçiliği, sonradan demirkubuz ve ustaoğlu'nun hatta kısmen nb ceylan'ın da değineceği kasaba sıkıntısı, yabancılaşma, her taşın altında iğrenç bir kurbağa gibi gizlenen üçüncü sayfa haberi misali hayatlar. nereden bakarsanız yusuf atılgan'ın kitabını oradan görürsünüz. natüralizm denir, bilinç akış tekniği var denip joyce ile mukayese edilebilir. ancak bence atılgan, kendi romanını yazmış ve müthiş bir üslupla bunu gerçekleştirmiş. 50'li yıllarda gündüz ırgatların başında ürün devşiren gece ise fransızca roman çevirisi yapan bu adam bana hep düşündüğüm şeyi bir kez daha dedirtti. o titrek gece lambası ışığında yalnız yaşayan ne cevherler var ve o beyinler neler neler üretiyorlar. filmde unutamadığım ve etkilendiğim bir sahne var ki çoğu kişi belki üstünde durmamıştır bile. muhtemelen nazilli veya başka bir ege beldesi olan mekanda pazar açılırken esnaf, köylü kadın ve erkekler hoparlörden yaptırılan bereket duasına el açıyorlar. zebercet de o sırada tabiri caizse duaya yakalanıyor. elini belli belirsiz kaldırıp sonra sessiz bir öfke ve tiksinme duygusuyla ceketinin yenine sürerek indiriyor. haneke'ye de yakışırdı ama ömer kavur çok güzel vermiş o yabancılaşma halini..
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük