bugün

Yavşak zebercet bana kafayı kırdıracaktı. Deli lan o.
"Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak".
okurken yaşama sevincini alan kitaplardan. bunu kötü anlamda söylemiyorum, okuyucuya ulaşmayı başarmış bir kitap. yalnız incecik olmasına aldanmamak lazım, zor bitirilenlerden.
Hayatımda okuduğum en sıkıcı kitap.
Izledigim ama unuttugum hatirlamak icin yine izleyeceğim film.
psikolojik açıdan darda veya çıkmazda olanların okumaması gereken kitap. anlaşılması çok zordur fakat anlarsanız kendinizi kesebilirsiniz.

yinede yusuf atılgan candır.
2 günde bitirdim, resmen zorla bitirmeye çalıştığım bir kitap oldu. Zebercet'i sevdim, güzel bir karakter, güzel derken yani psikolojik çözümlemeler açısından çok iyi irdelenmiş ancak kitabın akışı o kadar durağan ki bir an godot'yu beklerken gibi hissettim kendimi. Bir, Godot'yu beklerken bu kadar sıkılmıştım bir de zebercet'in sonunun ne olacağını merak ederken.

Belki de ben çok yüzeysel okumuşumdur kitabı, "aslında şunu anlatmak istiyor sen kaçırmışsın" diyen varsa mesaj atsın.
Ömer Kavur gibi bir efsanenin efsane olan filmidir.
izlemeyenler izlemesin zira kaliteli işlerin bokunu çıkarmakta ergenler pek mahir.
zaten hayat bk gibi gidiyor izlersem sksinler dediğim film.
Lys edebiyat sınavına hazırlanırken ilk defa özetini okuduğum ve etkilendiğim kitaptır.
yalnızlığı bu kadar güzel anlatan bir film daha olamaz,
gerçi biraz karanlık ama o zamanki şartlara göre iyi sayılır.
Yazarlara bak! Neler de bilirlermiş.
kitap haricinde;
ömer kavur filmidir.
bir de akrebin yolculuğu filmi vardır ki sormayın.
sıkılmadan izlenebilecek film.

zebercet'ten daha kötüsü de otelde kalan kızını boğmuş afrikaya kız pazarlayan yaşlı emmidir.

anlayamadığım yer ise havlu 1 taneyse 9 numaradan da aynısı nasıl çıktı?

ya zebercet salağı götürdü ya boğduğu karı.

ya her yerde aynı havlu vardı da zebercet karı getirdi sandı.

ama öyle olsa gelen adamlar niye o havluyu istesin?!

havlu meselesini anlayamadım ya la.

filmden çıkarılacak ders çirkinsen sevmedir. evet aynen öyle.

zebercet çirkin biri, ve haliyle yalnız kalmış, kalınca da içine çöküp her tipsiz gibi 31 e alışmış, alışınca da ona ilgi gösterip geleceğim diye umut veren ilk kadına delice saplantı yapıp aşık olmuş, olunca da beklemiş beklemiş, gelmeyince kafayı yiyip intihar etti.

ince bir mesaj var. işte bu. yani ayağını yorganına göre uzatmazsan geberirsin zebercet! *
Aylak Adam'a hayran kaldığım için alıp başladığım, fakat bütün yaşama sevincimi alıp beni pişman eden kitap.
bunalıma girmenize sebep olabilecek film.

romanı okumadım ama filmini seyrettikten sonra okuyacağım varsa da okumam.
Yusul atılgan'ın en sevdiğim romanı. Kitabı o kadar sevdim ki filmini izlemek istemedim.
Kitabı da filmini de izledim. Kitabını okurken tahmin ettiğim, hayal ettiğim zebercet tiplemesi filmdekine yakındı. Filmi izlerken içim şişti. Ulan bu nasıl bi buhranıdır. Sıkıcı da değil. Adamın adına koyuyor âdeta.
kitabı tavsiye ediyorum ama filmi sıkıcı geldi biraz.
"ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak, her şeye karşın sağ kalmak, direnmek olduğunu mu anladı giderayak? "
Sağlam bünye gerektirir.
zebercet, yakin donem sinema tarihimizin en etkili karakterletinden biridir.
Güzel bir kitap ama bazı yerleri çok sıkıcıydı ama okunmaya değer. Yusuf atılgan tarafından kaleme alınmıştır.
içinde adeta "inception" barındıran psikolojik roman. Okuyanlar ne dediğimi zaten hemen anlamıştır. O parantez içinde parantezlerle kurulan sarmal hikaye, insanı ne de kolay bağlıyor kitaba.
Kitabını okumak filmini izlemekten daha anlamlıdır. Baş kahramanı alabildiğine ezik, sapkın ve nefret edilesidir. Korkunçtur ki Zebercet gerçektir. Sağda solda görebilirsiniz.