ben yasaklara, yasaklamalara, despotizme gelemem arkadaş; neyim eksin united kingdom'dan bende çağdaş bir ülke olmak istiyorum. tartışalım, birbirimize zarar vermeden, yaşam alanlarımızı işgal etmeden, herkesin kendi inanç ve değerlerini belli alanlarda muhafaza edebildiği bir türkiye için anayasanın ilk üç maddesi tartışmaya açılsın.
-atatürk milliyetçiliği denilen zorlama tanım, bu ülkede "yurttaş" olma kriterini tam karşılayan bir değer değil.
-anayasal laiklik bir zulüm,
- şiddet içermeyen her türlü fikir beyanına saygı duyun(robert zweinstein) *
Asıl değişmesi, değiştirilmesi gereken birey sendromudur. Ülkenin bölünmez bütünlüğünün koruyucusu olan 3 ana madde, gaflet içerisindeki kimseler tarafından her zamanki gibi değiştirilmek istenmektedir. Ancak bu aptal, basit bir sendrom olmaktan öteye geçemez.
MADDE 2. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı istiklal Marşı dır.
Başkenti Ankara dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE 4. Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
--spoiler--
anayasa değişecekse öncelikle ilk maddeler değişmeli. geri kalanlar sonraki mesele.
anayasa bize neyin ne olduğunu emredemez. o yüzden ilk maddeden başlayayım. türkiye devleti bir cumhuriyettir diyor. oysa elli çeşit cumhuriyet var. hangisi olduğu yazılmalıydı. yazım dili desen tanım gibi değil emreder gibi. olması gereken tanım haline getirilmeli.
olması gereken; "türkiye devleti demokratik cumhuriyet ile yönetilir" şeklinde güzel bir tanım olmalıydı.
2. madde ise "toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı" diyerek insan haklarını sınırlandırıyor. yani insan hakları toplum huzuru, milli dayanışma ve o günkülerin adalet anlayışı ile sınırlandırılabilir demeye geliyor. toplum neyle huzur bulacak, milli dayanışmaya mecbur muyum, neymiş bu milli dayanışma, kimin adalet anlayışı gibi sorular akla gelir. atatürk milliyetçiliği dahil her türlü milliyetçi söylem ise milletleri bir araya toplamaya değil dağıtmaya yarar. millet olup sürü halinde olmaktansa birey olmak, bireylerin haklarını ön plana çıkarmak gerekir. başlangıç ilkeleri ise günün anlayışına göre değişecek söylemler. hele o başlangıç ilkelerinden bazıları var ki "devletçilik, halkçılık" gibi, insanlara birey olup kendilerinin yaşamını sürdürmeyi değil halk olup devlet için yaşamayı diretiyor.
olması gereken; " türkiye cumhuriyeti evrensel insan haklarına uyan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
üçüncü madde ise anlamsız bir cümle. millet ve devlet bölünmez bütünmüş. ulan zaten millet varsa devleti olur veya olmaz. insanlar devletin bölünmez bir parçası olamaz. türk milletinin bir bölümü de başka yerlerde yaşıyor. onlarla nasıl bütünleşeceğiz? devlet insanlarına hizmet veren bir kuruluştan ibarettir. insanlar devleti için yaşamaz devlet insanları için yaşar. dili türkçedir kelimesi ise daha sakat. devletin bölünmez bütünüysek milletin dili türkçedir olur mu? ben de yazayım o zaman "türkiye cumhuriyeti dünya ile bölünmez bir bütündür. dili türkçedir." herkes türkçe konuşmak zorunda kalsın. anayasalar insana emirler veremez, devletin şeklini çizer. anayasalar devleti vatandaşından korumaz, vatandaşı devleti yöneteceklerden korumak için yapılan sözleşmedir.
olması gereken resmi dili türkçedir. geri kalanları;
"Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
