halkın anayasa paketini okumaması için dua etmesi gereken kesim kalkmış okumadan hayır diyen insanlar var deyip eleştiriyor. zaten halk paketi okusa,en önemlisi okuduğunu anlayabilse,ne kazanıp ne kaybedeceğini yorumlayabilse,sorgulayabilse kesin hayır der zaten.
dogal olan durumdur. evet veya hayir diyenler kim ? turk insani. ayni mahallede, ayni binada oturan insanlarimiz. bunlarin bir kismi bilincli evet/hayir diyor bir kismi bilincsiz olarak evet/hayir diyor.
ama bir tane gerzek var "sadece hayir diyenler bilincsiz" diyen.
değil anayasa paketini genelde pek bir şey okumayan , ezberleri ile ,önyargıları ile hareket edenlerin tavrıdır. ( ben boykot diyorum o ayrı mevzu )
(not: Yılmaz Özdil okuma ihtimalleri olabilir)
aanayasa paketini hiç okumadan,sırf tayyip hayranlığıyla ve akpnin çok iyi bir beyin yıkama talimatıyla yayınladığı broşüre bakıp 'evet' diyen insandan daha hayırlıdır.
ha,okuyup hayır dese daha iyi olur tabi.
iki çürük elmadan az çürüğünü seçme çabasından yorulan seçmenin artık sandığa elma kurdu bırakmaya gitmesinden doğal ne olabilir.
asıl sorun, temsili demokrasi geleneğimizin seçmene değilde seçilmişlere yontulmuş bir düdük olmasıdır
seçilen düdüğü çalmaktadır. seçmene seçilenlerin çaldığı düdükleri dinlemek düşmektedir.
demokrasiden bahsediyorsunuz ama fikrini oluşturma ve kendi doğrularını yaşama şansını tanımıyorsunuz.
sandıktan herseferinde çürük elma çıkan memlekette çürük elma yeme alışkanlığını da anlayabilmek gerekir.
türkiyede 60 yılı aşkın süredir temsili demokrasi işlemektedir. peki bu 60 yılı aşkın süre içerisinde oy verenlerin yüzde kaçı seçtikleri partilarin parti tüzüklerinden, yol haritalarından haberdardır. en iyimser yaklaşımla bile yüzde onun üstüne çıkamazsınız. seçme zorunluluğunun yanıbaşında duran neyi seçtiğini bilme hakkının ve yetkinin olmaması.
hemen ardından parti tüzüklerine aykırı eylemler sergileyen seçilmişlerin ahlak dışı yaklaşımları gelir. kılıfı da hazırdır. ülkenin o günki şartlarında doğru olan oydu, gelişen koşullar bizi buraya getirdi.
siyasi yozlaşmanın tam ortasında yaşamak zorunda bırakılan seçmenden ütopik bir gayret beklemek hiçbir mantık içermez.
seçmenlik ayrıcalığı maalesef ülkemizde seçmenlik ızdırabına dönüşmüştür.
seçmen ya inanmaya inanmaya oy kullanmakta ya da partizanlık yaparak hareket etmektedir. hatta siyasi yozlaşmanın bir sonucu olarak kişisel çıkarlarını kovalayan hatırı sayılır bir seçmen kitlesi oluşmuştur.
sadece 3 yıl içinde birbirine taban tabana zıt siyaset izleyen 3 partinin milletvekili olabilen milletvekillerimiz vardır bizim. futbolcuların transfer grafiğini solluyan bir hızda siyasi yönelim ve kanaatleri değişen siyasilerimiz, kokuşmuşluğun iğrenç kokusunu burun deliklerimizi kapatmamıza neden olacak boyutlara getirmişlerdir.
çakal charlosun meziyetlerini gölgede bırakacak derecede değişen milletvekilleriyle, demokrasi hayal etmek.
seçmenine olan saygısı oy zarfı sandığa düştüğü anda sona eren seçilmişler.
türkiye demokrasi sınavında sınıfta kalmakla kalmayıp, sınıf tekrarı konusunda dünya rekoru kırmıştır. 1940 lı yıllarda ülkede siyasetin çehresi neyse, neler tartışılıyorsa, siyasetin aba ve sopaları neyse, seçilmişlerin seçmene, devletin seçilmişlere, seçilmişlerin devlete bakış açıları neyse maalesef ki hala aynıdır.
adnan menderes e dönüp baktığınızda süleyman demirel i, turgut özal ı, recep tayyip erdoğan ı görürsünüz.
ismet inönü ye dönüp baktığınızda erdal inönü yü, ecevit i, deniz baykalı görürsünüz.
arada beterin beteri liderlerimizde oldu. varın siz onları nereye koyabiliyorsanız koyun.
seçilmişlerin seçmene verdiği demokrasi mesajı, siyaset anlayışı bu iken seçmeni şu ya da bu yöneliminin bilinçli olması ya da olmaması konusunda eleştirmek, seçmenden bilinçli hareket etmesini beklemek abesle iştigal olur.
allah aşkına, meydanlarda 60 yıldır birbirlerini sokak ağzı ve argo ile eleştirenler bize ve ülkemize hangi demokratik değeri kattı ki biz vatandaş olarak o değerleri yaşatalım.
demokrasi grafiğimiz hala sıfırın altında iken nasıl bilinçli seçmen olalım.
üniversitelerimizin bürokrasiye köle bürokratlar yetiştirmek yerine, siyasetimize aydınlık yüzler kazandırmaya yönelik akademik atılımları yapması gerekmektedir.
mevcut iktidarları üniversitelerin özerk bünyelerinden uzak tutmaya yönelik çabalarla, muhalif tavırların ardında saklanmakla kalmayıp, ülkemizin gelişmesini ve demokratikleşmesini engelleyen ana unsurlara yönelik tavırlar sergilenmesi gerekmektedir.
ak parti'nin ne halt olduğunu bilip, yapmak istediğini önceden kestiren vatandaştır. okuyup evet diyenlerden daha kafası çalışıyordur en azından. yine de okumak gerekir, neden hayır diyorsun diye soran kesime susmamak için.
Değişim mevcut iktidar tarafından yapıldığı için partizanlık yapan;bu nedenle hayır diyen kişidir.en az,anayasa paketini hiç okumadan evet diyen insan kadar yanlış yapıyordur.
"bu değişiklikler tüm anayasayı değiştirmek için küçük bir adımdır" elbette ki doğru bir önermedir. meclisteki tüm partiler anayasanın çok daha kapsamlı şekilde değişmesi gerektiğini söylemektedirler. chp dahil...
ee sorun nedir o zaman? sorun akp nin değiştirmesimidir? evet. o yüzdende daha değişiklik maddeleri okunmadan hayır denmektedir bazı kesimlerce.
her zaman olduğu gibi milletin menfaatini kendi üstünde tutan akp (bir örnek sadece cumhurbaşkanını artık halkın seçecek olmasıdır) yine öyle yapmaktadır.