anayasanın 4. maddesi ile koruma altına alınmış hükümlerdir.ancak 4.madde kendini koruma altına almayı unuttuğundan bu madde değiştirilerek ilk 3 madde de değiştirilebecektir.
(bkz: sıkıyosa)
tabudur. her şey değişir gelişir. hukuk sistemi de değişir ve gelişir. toplumsal bir irade olduğu müddetçe her şey tartışılabilir. gel gör ki teklif dahi edilemez. yani bizim kafamız basmaz. 12 eylül yasalarına mecburuz. düşünemezsiniz. eleştiremezsiniz. teklif dahi edemezseniz. yoksa vatan haini olursunuz. çok bilmiş olursunuz.
(bkz: degismez degistirilmesi teklif bile edilmez)
(bkz: herkesin bildigi anayasa maddeleri)
MADDE 2. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı istiklal Marşıdır.
Başkenti Ankara dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE 4. Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
değiştiriliyor olsaydı kafası esen biri gelip bizi biz yapan değerleri tek kalemde silerdi. iyi ki böyledir. olması gerekendir.
devletin temel niteliklerini belirtmesi bakimindan degistirilmemesi daha iyi olur, yok illaki degistirecem diyorsan 4. maddeyi degistirip ilk 3 maddeyi degistirmek icin yol acarsin. o zamanda devletin ismini, bayragini, baskentini vb. istedigin gibi degistirebilirsin, sonucunda ortaya baska bir devlet cikar ki, anayasa degisikligi ile yeni rejim kurulamayacagi icin mumkun degildir .
Anayasamızda madde 3 ile değiştirilmesi bile söz konusu edilemeyen marşımızdaki bu cümle, yine aynı anayasanın ; mahkemesi tarafından medyada türban kanunu diye adlandırılan kanunu iptal etmiş , yani bi bakıma teklif edilmeyecek bir anayasa maddesini değiştirmiştir. istiklal marşınının anlamını değiştirmek uygulamamak.
Hakka tapmak hakkımız ise ve bu durum istiklal marşından dolayı anayasada değiştirilmesi bile teklif edilemeyecek ise
Hakka tapmanın bir zorunluluğunu bir vecibesini yasaklayan anayasa mahkemesi bir açıdan kendi kendisi ile çelişmektedir.
Yani aslında değiştirilmesi teklif bile edilemeyen maddeler , bu maddeleri koruyan mahkeme tarafından değiştirlmiştir.
hiçte demokratik olmayan anayasanın 4. maddesi bir hayli tuhaf ki ilk 3 maddesi fena değildir. ancak varsayalım birgün bunları değiştirmek isteyen birileri, öcüler, yobazlar, komünistler vs.. değilde halk çıkarsa ne yapacağız halka rağmen halk içinmi diyeceğiz, sorusunu akla getiren garip bir haldir garip yurdumda.
anayasanın dördüncü maddesi de değiştirilemeyeceğinden değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerdir. anayasa hukukunca, dördüncü maddesinin kendisini korumaya almamış olması, değiştirilebileceği anlamına gelmez.
4. madde ile korunandır. ve öyle mal gibi "enaaa 4'ü değiştirirz ya biz!" diyenlere sorarım, kaçınız anayasa hukuku gördünüz? hııı o zaman siz çok zekisiniz lan!
tamam anayasa hukuku görmemiş olabilirsiniz de anayasa mahkemesini de duymamışsanız çok değişiksiniz siz azizim.
değiştirmeye uğraşanlar oldu, soluğu dar ağacında aldılar. arkasından efsane, devrimci falan dediler. türküler zırvaladılar. sonra ders almayanlar falan oldu yine. tekrar değiştirmeye kalktılar. bu sefer imralıya tıktılar.
bu gibi durumlar için atalarımız tarafından söylenen çok güzel bir söz vardır.
"itin duası kabul olsaydı gökten kemik yağardı".
hiç kasmayın, "memleketin dahilinde bulunanlar gaflet dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunsalar*" bile halk o kemikleri bir tarafınıza sokar. geçmişte örnekleri görülmüştür.
ilk 3 madde katı bir şekilde korunmuştur fakat bu 3 maddeyi dokunulmaz kılan 4. madde kimsenin aklına gelmez diye galiba böyle bir korumaya tabi tutulmamıştır.
öncelikle bu maddelerin doğruluğu yanlışlığı konusuna bakmadan nasıl kabul edildiğine bakalım. 2. madde chp ilkelerinin 5 şubat 1937'de anayasaya girmiş halidir. 1961'de değişikliğe uğramış ve sadece laik cumhuriyet kalmıştır. demokratik rejimlerde bir madde çoğulcu demokrasi gereği çoğunluğun isteklerine ve insan haklarına uygun olmalıdır. bir partinin zorla dikte ettirdiği bir maddenin anayasada bulunması ve değiştirilememesi gariptir. bir partinin programının anayasaya uygun olması gerekirken bir anayasanın partinin tüzüğüne uygun olması sağlanmıştır. devlet chp'leşmiş ve bu şekilde yeni kurulan partilerde mecburen bu maddelere uygun olma zorunluluğu taşımıştır. yani chp'nin 6 okuna karşı iseniz parti bile kuramazsınız. türkiye'de parti kapatmaların, darbelerin sebebi olarak bu madde gösterilip bir delil göstermeden cumhuriyetin temel ilkelerine ve laikliğe aykırı davranışlar diye iddalarda bulunulmuştur. oysa avrupa'da bir siyasi parti kapatılabilmesi için sadece silahlı çatışma yapması ve bunun kanıtlanması gerekir.
bu madde içinde bulunan kelimeler rejimin niteliklerini belirler. şimdi bu maddenin neresi kötü, çok güzel şeyler söylüyor denebilir. içinde kişilere göre değişen bir laiklik kelimesi geçiyor ve darbe ile devrilen hükümetler anayasanın 2. maddesine elini bile sürmemişken, darbeciler devirdikleri hükümetlerin 'atatürk ilke ve inkılaplarından saptığını' iddia ederler.
yasal laiklik din ve devlet işlerini birbirinden ayırarak, dini siyasallaşmaktan ve yönetim aracı olmaktan çıkarır.(anayasa mahkemesinin laiklik tanımı.) pratik laiklik ise yukardaki tanımın belirsizliğini kullanarak dindar her insanı dini siyasallaştırdın diye suçlayabilme olanağı tanır. yani dindarlara verilecek her özgürlük, insan haklarına uygun olsa dahi laikliğe aykırı kabul edilebilir. mesela abdullah gül'ün eşinin türbanlı olması, yıllarca türbanlarıyla üniversiteye girebilirken sonradan yasaklanan türbana tekrar üniversitelerde serbestlik sağlanması gibi... hatta şu üniversiteye girişte katsayı uygulaması gibi. anayasa mahkemesi olmazsa darbe ile bunları sağlayanları indirmek gerekir. laik rejime bağlı yurttaşların özlemle beklediği görev bu değil mi?
degistirilmesi teklif dahi edilemez ibaresinde ilk üç madde koruma altına alınmıştir. ancak bu degistirilemeyecegi anlamina gelmez. sadece biraz daha zorlastirir. ilk ucu koruyan yasa yani 4. madde diger anayasa maddelerinin degistirildigi usulde degistirilebilir veya kaldirilabilir. isin ozu boyle olacagi belliydi. (bkz: aynı bokun laciverti)
o ilk üç madde anayasadan çıktığı an türk milletinin direniş hakkı doğmuş demektir.
90 yıldır o kadar hükümet geldi geçti. bu döneme kadar hiçbir hükümet böyle birşeyi aklının ucundan bile geçirmemiştir. ama adı akp olan yavşaklar ordusu bunu dillendiriyor.
verilen o kadar şehite yazık, atatürk' e yazık, silah arkadaşlarına yazık, milli mücadele kahramanlarına yazık, bu milletin evlatlarına yazık.
ilk 3 maddesi değiştirilemezmiş miş. bak sen! anayasa tepeden robotlarca yapılıp koruma altına alınmıyor. ülkedeki yaşayan insanların %100'ü bak bakalım benzer zihniyette olursa o ilk 3 madde nasıl değişir!