halkın hukuka ve adalete güveninin azalmasına veya ortadan kalkmasına yol açar, terörü, işlenen suçları azdırır. adalet mülkün temeli olduğuna göre, mülk temelden sarsılır.
son zamanlarda akp zihniyetinin anti demokratik savı.
zira bu zihniyetin istediği karar çıktığı zaman aym en büyük mahkeme, en bağımsız mahkeme olur.
ama kararlar akp aleyhine ise aman aman.
gözleri döner, ağızlarından nefret akar.
aym'nin ne siyasiliği kalır ne de ideolojikliği.
kazayla olmuştur. maalesef biz de böyle bir sistem var. sistem mutlaka birilerine yarayacak. ama öyle ama böyle. o sebeple bu memleket ilelebet adam olmayacak. kim gelirse gelsin!
12 eylül 2010 referandumu ile halk anayasayı bilen ve uygulayan, anayasanın evrensel anlamını bilen insanların anayasa mahkemesine seçilmesinden yana tercihini kullanmıştır.
kısaca bahsedelim anayasa; vatandaşı devlet uygulamalarından koruyan, toplum ve devlet arasında yapılmış bir sözleşmedir. anayasa mahkemesinin "halkın yanında, devletin karşısında" olması gerekir.
diyelim ki anayasa mahkemesinde bulunan hukukçular anayasa kelimesinin evrensel manasını bilmiyor; anayasa mahkemesi yargıçları anayasayı bilen ve uygulayan bir kurum mu? sadece bir iki örnek vereceğim. 367 kararının anayasaya uygun olduğunu söyleyen apaçık şekilde anayasaya aykırı olduğu halde sadece anayasa mahkemesidir. danıştay'ın "yerindelik denetimi" yapabilmesini sağlamışlardır. türban kararı ve başka anayasa değişikliklerinde içeriğine girerek yetki gaspı yapmıştır.
yetki gaspı; yaptıkları anayasa ihlallerinin en ciddisidir. yasama ve yürütmeyi etkisiz hale getiren bir yargı diktasına götürür. değiştirilemez maddelerin diğer tüm anayasa maddelerinin içeriğine girme hakkı verdiğini söylemekteler. o halde açık bir şekilde anayasa'nın yazdığı "şekil bakımından inceler, içeriğe giremez" şeklinde ki kanun neden koyulmuş?
tüm anayasa maddeleri değiştirilemez maddeler ile ilişkilidir. değiştirilemez maddeler genel hatları çizerken, nasıl uygulanacağı anayasanın tüm maddelerince tanımlanır. yukarda da dedim. madem ilk 3 madde tüm maddelerle ilişkili anayasa, neden anayasa mahkemesi sadece "şekil bakımından inceler" diye sınırlandırmış? bu sınırı kabul edemeyen bir anayasa mahkemesi kendini yaratan anayasayı çiğnemiş olur.
öncelikle hiçbir parti "hilafet" gibi bir şeyi yasa değişikliği olarak sunamaz. ayrıca aym nin yetkisi olan "şekil yönünden inceleme" kısmı da bu yüzdendir . yani şekil olarak da uygun değildir "hilafet " yasası.
dolayısı ile hukuğun ırzına geçmek için bahane yoktur.
kabul edilemez bir şeydir. lakin yaptırımı yoktur. zira anayasa mahkemesi zaten bir vesayet kurumudur. ve halkın demokrasi ile seçtiği hükümetin icraatlarının anayasa ya uygunluğunu içerik değil usul açısından denetler. ve fakat yapacağı işlemler bir üst mahkemeye götürülemez, yani itiraz makamı yoktur. bundan dolayı anayasa mahkemesinin yetki alanı sadece temel hak ve özgürlüklere indirgenmelidir.