Suriye Arap Cumhuriyeti uyruklu olup geçici koruma statüsüyle ülkemizde bulunan başvurucunun karıştığı kavga neticesinde güvenli üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine veya gönüllü olması hâlinde menşe ülkesine çıkışının sağlanmasına karar verilmiştir. Bununla birlikte kamu düzeni açısından tehdit oluşturması ve hakkında sınır dışı etme kararı alınması gerekçesiyle altı ay süreyle idari gözetim altına alınması kararlaştırılmıştır. Başvurucu vekili tarafından idari gözetim kararının kaldırılması talep edilmiş ayrıca idare mahkemesi nezdinde sınır dışı etme kararının iptali talepli dava açılmıştır. Düzenlenen gönüllü geri dönüş istek formuna istinaden dava sonucu beklenmeden başvurucunun hudut kapısından menşe ülkesine çıkışı sağlanmıştır.
Başvurucu adına, sınır dışı etme kararının iptali talebiyle idare mahkemesinde açılan davada -başvurucunun Türkiye'den ayrılmasından sonra- ilk etapta yürütmeyi durdurma kararı, akabinde ise kesin olmak üzere iptal kararı verilmiştir.
iddialar
Başvurucu, rızası olmadığı hâlde gönüllü geri dönüş istek formu imzalatılarak sınır dışı edilme nedeniyle yaşam hakkının, kötü muamele yasağının ve bu haklar ile bağlantı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
A. Yaşam Hakkının ve Kötü Muamele Yasağının ihlal Edildiğine ilişkin iddia Yönünden
Başvurucu, hakkında verilen sınır dışı etme kararının iptaline yönelik davanın sonucu beklenmeden gönüllü geri dönüş istek formuna istinaden menşe ülkesine gönderilmiştir.
Geri dönülen ülkedeki riskin bir olasılığın ötesinde gerçek bir risk seviyesinde olduğunun kabul edildiği hallerde devletin, yabancıların yaşamlarına veya maddi ve manevi varlıklarına yönelik risklere karşı korunması şeklindeki pozitif yükümlülüğü devam eder. Somut başvuruda, başvurucunun sınır dışı edilmesine ilişkin kararda menşe ülkesine sınır dışı edilmesinde sakınca bulunduğu yani riskin, bir olasılığın ötesinde gerçek bir risk seviyesinde olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda gönüllü olduğu savunulan dönüş öncesi başvurucunun yeterli bilgilendirilip bilgilendirilmediği yani bu dönüşün bilinçli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Matbu bir şekilde düzenlenen gönüllü geri dönüş formunda, risklere dair genel ifadelerin ötesinde, başvuranın Suriye’deki kişisel durumuna ilişkin herhangi bir ayrıntıya yer verilmediği gibi başvuranın geçici koruma altına alınmasını haklı kılan -ve sınır dışı etme kararında da kabul edilen- olası riskin neden artık geçerli olmadığı da açıklanmamıştır.
Başvurucunun avukatı ile görüşmesinden yalnızca bir gün sonra -ve talimatı ile açıldığı anlaşılan sınır dışı kararının iptali davası ile aynı gün- rızası ile ve bilinçli bir şekilde gönüllü olarak geri döndüğünü söylemek için oldukça güçlü kanıtlar bulunmalıdır. Ancak gönüllü geri dönüş formu imzalanırken başvurucunun avukatı haberdar edilmediği gibi, herhangi bir uluslararası veya ulusal sivil toplum örgütü temsilcisi de hazır edilmemiştir. Nitekim formda başvurucu vekilinin veya sivil toplum örgütü temsilcisinin imzası bulunmamaktadır. Oysa konuya ilişkin içişleri Bakanlığı genelgesinde formun, dönüş yapmak isteyen yabancının yanı sıra uluslararası veya ulusal sivil toplum örgütü temsilcisi tarafından da imzalanacağı ifade edilmiştir.
Bu değerlendirmeler ışığında başvurucunun sınır dışı etme kararında da kabul edilen gerçek risk konusunda yeterli düzeyde bilgilendirilmediği görüldüğü gibi bilinçli bir şekilde ve gönüllü olarak menşe ülkesine dönmüş olduğunun söylenemeyeceği anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.
B. Yaşam Hakkı ve Kötü Muamele Yasağı ile Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının ihlal Edildiğine ilişkin iddia Yönünden
Hakkında alınan sınır dışı kararına karşı iptal davası açmış olması nedeniyle kural olarak yargılama sonuçlanıncaya kadar sınır dışı edilemeyecek olan başvurucunun yabancının rızası gerekçesi ile yargılamanın sonuçlanması beklenmeden, gönüllü geri dönüş formunun imzalandığı gün derhâl ülkeden çıkışının sağlanması nedeniyle; başvurucu lehine verilmiş olan yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının etkili ve fiilî bir sonucu olmamış, iptal davasının etkinliğine halel getirilmiştir. Başvurucu, geri göndermeye itiraz etmesini sağlayacak durdurucu etkiye sahip yollardan yararlanamamıştır.
Form imzalanırken başvurucunun avukatı haberdar edilmediği gibi kamu otoritelerinin gönüllü geri dönüş prosedürünü istismar etmelerinin engellenmesi için öngörülmüş olan, formun uluslararası veya ulusal bir sivil toplum örgütü temsilcisince imzalanmasına yönelik genelge hükmüne de uyulmamış; yani başvurucunun itiraz yolundan açık bir şekilde, bir başka ifadeyle bilinçli ve aydınlatılmış olarak feragat ettiği de ikna edici bir şekilde ortaya konulmamıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkı ve kötü muamele yasağı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Mahkemenin bağımsızlığına zarar verecek girişimleri püskürtmeye hazır olan ve bunun için kayda değer bir destek sağlayan geniş bir toplumsal kesimin varlığıyla güçlü olabilir.
Anayasa Mahkemesi
Başvuru numarası : 2019/4055
Karar tarihi:11/01/2023
Resmî Gazete: 12/04/2023
(Özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı)
Devlet bahçeli Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) eleştirdi. Bahçeli, AYM’nin yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade etti: "Anayasa Mahkemesi milletimizin ve demokrasimizin haklarını muhafaza veya müdafaa edecek düzeyde tekrar yapılandırılmalı, yeni anayasa sürecinde yüksek mahkemenin mevcut durumu mutlaka ele alınmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin kararları bizatihi Anayasa’ya aykırı olamayacak, TBMM’nin tarihi ve yüksek iradesine de pranga vuramayacaktır.” Anayasa Mahkemesi milletimizin ve demokrasimizin haklarını muhafaza veya müdafaa edecek düzeyde tekrar yapılandırılmalı, yeni anayasa sürecinde yüksek mahkemenin mevcut durumu mutlaka ele alınmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin kararları bizatihi Anayasa’ya aykırı olamayacak, TBMM’nin tarihi ve yüksek iradesine de pranga vuramayacaktır.”
Gereksizdir. Sudan'dan fahri hukuk doktorası almış efendimiz dururken, neyin anayasaya uygun olup olmadığına karar verecek bir kuruma ne gerek var efendim?
Anayasa zaten milli iradeye darbe ve vesayet demektir. Bir an önce ortadan kaldırılsa gayet iyi olur. Bak ingiltere'nin anayasası mı var?
Yasaların Anayasaya uygunluğu denetimi, Yüce Diva, Partilerin mali denetiminin yapılması, Yasama dokunulmazlığı işleri gibi görevleri olan ama artık tek adam rejiminde itibarsızlaşan ve bu meyanda da dış minnakların türkiye ye yatırım yapmamasından tutun da, senin bu ülke de yargıya güvenmeni sağlayan bir yapıyken ışıklar mışıklarla uğraşıp bugün üyemizin yaptığı bizi bağlamaz kararı çıkabilen çürümüş kurum.
Yahu hukuk anayasa her şeyin üstündedir. O halde ben de kendi keyfimce anayasal vatandaşlık görevi olan vergi vermeyi reddedeyim.; "Vergi vermiyorum bana uymuyor" diyim, Güzel olur mu? a benim kuzum.
Memleketin anayasa mahkemesi üyesi bile darbeciliğe heves ediyor. Biz doğalgaz petrol altın aradıkça şaka gibi sürekli hain buluyoruz. fışkırıyor mübarek.
Anayasa mahkemesini darbeye teşebbüsle suçlamak, devletin devlete darbe yapmasıdır. Artık bütün kurumlar yerle bir edilmiştir. Hukuk devleti olmaktan çıkmış durumdayız. Adaleti hukuku uygulamak kişilerin insiyatifine mi kalacak?.
iktidar tarafından şu sıralar seçilen kurbandır. iktidara yaranmaya çalışan bazı ilk derece mahkemeleri bile anayasa mahkemesi kararlarını tanımamaya başlamıştır. kısacası ülkenin son çivisini de çıkarmış oldular.