şahin alpay ve mehmet altan ın tutuksuz yargılanmasına hükmediyor.
yerel mahkeme ise önce kararın ellerine ulaşmadığını belirtiyor ve işleme almıyor. daha sonra ise ellerine karar ulaşıyor ve gerekçe sunularak aym kararının uygulanmayacağı belirtiliyor.
--spoiler--
'Tutuklama ya da tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda ayrıntılı bir gerekçe ortaya konulduğu zaman ihsas-ı rey söz konusu olmakta ve dolayısıyla sanık için hakimin( heyetin) reddi imkanı doğmaktadır. ihsas-ı rey yasağı sadece heyetimiz için yasal bir yükümlülük değil aynı zamanda bir haktır.
Anayasa Mahkemesinin tutuklu sanık Şahin Alpay hakkında verdiği karar gerekçesine uyarak mahkememizin tutukluluk halinin devamına ilişkin kararını daha ayrıntılı yazması halinde ihsas-ı rey ilkesine aykırılık oluşacağından bu yönüyle de AYM kararının kabulü mümkün değildir.
AYM kararlarının bağlayıcılığı nasıl ki kanun maddesine dayanıyorsa ihsas-ı rey yasağı da kanunun emredici bir kuralıdır. Dolayısıyla AYM'nin heyetimizden ihsas-ı rey yasağını çiğnemesine yol açacak talebini yerine getrmemiz kanınen mümkün değildir'
--spoiler--
söz konusu kişilerin tutuklu olarak yargılanması veya yargılanmaması umrumda değil açıkçası.
benim asıl anlatmaya çalıştığım; anayasa mahkemesi bir karar veriyor ve kararın kanuna aykırı olduğu söylenerek uygulamaya konmuyor.
Kabahatin Tespiti Sürecinde Kabahat işlenmesine Teşvik Eden Uygulama Nedeniyle Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının ihlal Edilmesi
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 5/3/2020 tarihinde, Muhsin Hükümdar (B. No: 2016/69274) başvurusunda Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Olaylar
Kolluk görevlileri bir kuruyemiş dükkânında saat 22.00'den sonra alkollü içki satışı yapıldığına ilişkin tutanak düzenlemiştir. Tutanakta, bir polis memurunun müşteri görünümüyle sivil giyimli olarak işyerine girdiği ve alkol alışverişi yaparak durumu tespit ettiği belirtilmiştir.
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) dükkân sahibi olan başvurucuya gece vakti alkollü içki satışı yaptığı gerekçesiyle idari para cezası vermiştir. Gizli soruşturmacı usulüyle delil toplanmasının hukuka aykırı olduğunu belirten başvurucunun itirazları Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedilmiştir.
iddialar
Başvurucu, kolluk görevlilerinin gizli soruşturmacı olarak hareket ettiği hususunun dikkate alınmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Kanuna göre alkollü içkilerin 22.00 ile 06.00 saatleri arasında perakende olarak satılması yasaktır.
Somut olayda polis memuru gece saatlerinde müşteri görünümüyle girdiği dükkândan önceden seri numarası alınmış parayla alkollü içki satın almış ve sonra polis kimliğini göstererek tutanak düzenlemiştir. Bu tutanak esas alınarak TAPDK tarafından başvurucuya idari para cezası verilmiştir.
Anayasa Mahkemesine göre henüz daha önce işlenmiş olduğu ileri sürülen bir suça ilişkin şüphenin söz konusu olmadığı durumlarda, devletin kamu görevlileri aracılığıyla suç işleyebileceği tahmin edilen kişilerin suç işlemesine imkân verebilecek bir ortamı hazırlaması ve böylelikle kişilerin suç işlemesine imkân sağlaması düşünülemez. Diğer taraftan işlenmiş olduğu ileri sürülen bir suça ilişkin şüphenin bulunduğu durumlarda dahi özel soruşturma tekniklerinin, istisnai bazı durumlarda belirli kısıtlamalarla uygulanacağını içeren ve bireylere yeterli güvenceler de sağlayan kanuni bir dayanağının bulunması gerekir.
Polis memurunun kabahatin işlenmesi sürecinde yalnızca edilgen bir biçimde kabahat teşkil eden eylemi incelemekle sınırlı kalmadığı aksine kabahatin işlenmesinde aktif olarak rol aldığı görülmüştür. Polis müdahalesinden önce, yasak olarak belirlenen saatlerde dükkânda alkollü içki satıldığı yönünde bir şüphe olduğu somut bir biçimde gösterilememiştir. Dolayısıyla kamu görevlisi aracılığıyla kabahatin işlenmesine sebebiyet verildiği anlaşılmıştır.
Başvurucu bu hususu itiraz dilekçelerinde açık bir biçimde öne sürmüş ancak derece mahkemelerinin kararlarında bu yönden hiçbir değerlendirme yapılmamıştır. itirazı inceleyen hâkimlik müdahalenin anayasal güvencelere uygun olup olmadığını tartışmadan tutanağı esas almıştır.
Öte yandan 5326 sayılı Kanun'da gizli soruşturmacı gibi bir usulün kabahatler yönünden uygulanmasına imkân veren bir düzenleme olmadığı gibi bu konuda 5271 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına imkân veren bir atıf da bulunmamaktadır.
Bu durumda suçların soruşturulması ve kabahatlerin ortaya çıkarılması görevinin kamu yararı bakımından önemi ve güçlükleri kabul edilmekle birlikte hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlandığında somut olayın koşulları altında başvurucunun Anayasa'nın gerektirdiği hakkaniyete uygun yargılamadan yoksun bırakıldığı sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı bağlamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
iktidar tarafından şu sıralar seçilen kurbandır. iktidara yaranmaya çalışan bazı ilk derece mahkemeleri bile anayasa mahkemesi kararlarını tanımamaya başlamıştır. kısacası ülkenin son çivisini de çıkarmış oldular.
Anayasa mahkemesini darbeye teşebbüsle suçlamak, devletin devlete darbe yapmasıdır. Artık bütün kurumlar yerle bir edilmiştir. Hukuk devleti olmaktan çıkmış durumdayız. Adaleti hukuku uygulamak kişilerin insiyatifine mi kalacak?.
Memleketin anayasa mahkemesi üyesi bile darbeciliğe heves ediyor. Biz doğalgaz petrol altın aradıkça şaka gibi sürekli hain buluyoruz. fışkırıyor mübarek.
Yahu hukuk anayasa her şeyin üstündedir. O halde ben de kendi keyfimce anayasal vatandaşlık görevi olan vergi vermeyi reddedeyim.; "Vergi vermiyorum bana uymuyor" diyim, Güzel olur mu? a benim kuzum.
Yasaların Anayasaya uygunluğu denetimi, Yüce Diva, Partilerin mali denetiminin yapılması, Yasama dokunulmazlığı işleri gibi görevleri olan ama artık tek adam rejiminde itibarsızlaşan ve bu meyanda da dış minnakların türkiye ye yatırım yapmamasından tutun da, senin bu ülke de yargıya güvenmeni sağlayan bir yapıyken ışıklar mışıklarla uğraşıp bugün üyemizin yaptığı bizi bağlamaz kararı çıkabilen çürümüş kurum.
Gereksizdir. Sudan'dan fahri hukuk doktorası almış efendimiz dururken, neyin anayasaya uygun olup olmadığına karar verecek bir kuruma ne gerek var efendim?
Anayasa zaten milli iradeye darbe ve vesayet demektir. Bir an önce ortadan kaldırılsa gayet iyi olur. Bak ingiltere'nin anayasası mı var?