anayasa mahkemesi nin turban yasasini iptal etmesi

entry212 galeri0
    212.
  1. türbana ne kadar takılan varsa hepsinin Allah belasını cezasını versin. türbanı konu haline bile getiremez kimse çünkü Allah ın emridir. Siz kimsiniz Allah ın emrettiği şeyi tartışmaya açabiliyosunuz..bana söyleyin siz kimsiniz ki ? siz birer karıncasınız üstüne basmakta oldugum..
    0 ...
  2. 211.
  3. anayasa mahkemesinin halkın isteğine göre değil, kendi isteğine göre hareket ettiğini gösteren eylemidir.
    hükümet halkın arasından çıkıyor doğru ama bundan kasıt, halktan biriyken sonradan vekil olduğu için halkın arasından çıkıyor değildir. halk seçtiği için halkın arasından çıkıyordur. fakat anayasa mahkemesi üyeleri halkın içinden nasıl çıktı, ben mi seçtim sen mi seçtin bu üyeleri? tamam daha anayasa mahkemesi üyeleri de önceden sıradan bir vatandaştı belki ama bu halkın içinden çıktığı anlamını teşkil etmez.

    tek partili hükümetler tabii ki daha fazla değişiklik yapmaya çalışmıştır ve çalışmaktadır da devletlerinde. bunun sebebi gücü elime geçirdim, güç bende istediğimi yapayım da bu memleket hep benim kontrolümde olsun anlayışından dolayı değildir. çok partili hükümette anlaşmazlık çok olur, birinin doğru dediğine diğeri yanlış der, bu da her türlü kararın geç alınmasına veya alınamamasına sebebiyet verir. bu sebepten ötürü de daha az düzenleme, değişiklik, kanun yapabilmektedirler çok partili hükümetler.

    anayasa mahkemesinin ve bunun yılmaz savunucularının en büyük çelişkilerinden bir tanesi de; hem bu ülke'de demokrasinin uygulanmadığını söylemek hem de demokrasi ile alınan kararları tehlikeli görmektir. bu kişilerin demokratik anlayışı ancak ve ancak kendi istedikleri parti, kendi istedikleri kararları alır ise uygulanmalıdır. yoksa demokrasi denen şey bir araçtır sadece. gerektiğinde dur denmelidir demokrasiye.

    halkını sorun olarak gören bir zihniyet elbette demokrasiyi de kendi çıkarları için kullanacaktır.

    bu karar da, halka rağmen ben daha iyisini daha güvenilirini bilirim diyen anayasa mahkemesinin bir kararıdır. ama halka rağmen halkçılık devri bitti çok şükür bu memlekette. her şey bir zaman ile ve uyum içersinde düzelmeye başladı allah'ın izniyle.

    korku tohumları ekerek, ''yok bunların asıl kastı laikliğe, yok demokrasiye'' diye çığırtkanlık yapanların ne kadar tutarsız oldukları görülmeye başladı.

    kısacası bu karar utanç verici bir karardır türkiye için, lakin neyi hak ederseniz öyle yönetilirsiniz denmiş. bence türkiye en iyisine layık ama hak etmemiz lazım. değil mi?
    1 ...
  4. 210.
  5. doğru bir karardır. çünkü laikliği ortadan kaldıracak bir yasayı ortadan kaldırılmıştır. bu yasayı destekleyenler hükümet halkın arasından çıktığını söylüyorlar. bu doğrudur. anayasa mahkemesi üyeleri halkın arasından çıkmadı mı? ayrıca akp'yi savunanların"halk neylerse güzel eyler" mealindeki düşüncesi, demokrasinin çoğunluğun diktatörlüğüne dönüşmesine yol açar ki bunu ilk olarak dp 1954-1960 arasında yapmıştır. dp, hatta demokrasiyi ortadan kaldıran tahkikat komisyonunu kurdurmuş ve 27 mayıs harekatına yol açmışlardır. burada en büyük sorun halkımızdır. halkımız maalesef tek parti iktidarları döneminde patlak veren ekonomik ve siyasi krizleri hatırlamamaktadır. ayrıca türkiye'nin içine edenler genellikle sağ partiler olduğu halde hala onlara oy vermekte ve onlardan sol politika beklemektedir. bu olmayacak duaya amin demek gibi. ayrıca ülkemizde görünüşte demokrasi vardır, gerçekte yoktur. biz maalesef bu oyunda figüranız ve liderler sultasının seçtiği adaylara oy veriyoruz. gerçek demokrasideki gibi adayları biz belirlemiyoruz. bu sulta yıkılmadan ülke düzlüğe çıkamaz. ayrıca akp, anayasa mahkemesini by-pass edecek formullere girişmemelidir. bu, maç başlamışken kuralları değiştirmeye benzer ki buna mızıkçılık denir ve ters teper.
    0 ...
  6. 209.
  7. gayet haklı bir karardır. türkiye cumhuriyeti'nin temeline "demokrasi adına" her seferinde dinamitler koyarak, abd'nin parmağında oynatacağı, adım adım "iran prototipli bir islam devleti" gerçekleştirme ülküsünü hayata geçirme stratejisinin en dişli halkasının iptalidir benim gözümde. konunun özünde bu düzenlemeyi akp'nin tek başına yapması vardır gerçekte. akp'nin geçmişine, siyasi görüşüne ve kadrosuna bakıldığında refah partisi ve fazilet partisi'nin devamı olduğu açıktır. ama yeni kurulan parti, bu sefer kendi rejimini oturtma siyasetini, ab'yi arkasına alarak, abd'yi arkasına alarak, tabiri caizse rüzgarı arkasına alarak, her türlü dış destek ve kapitalist liberallerin de emelleriyle tevhid etmiş, necmeddin erbakan'ın yıllar önce dediği gibi rektorler turban a selam duracak idealini! gerçekleştirmek üzere belki de en somut adımı atmaya yeltenmişti. ama olmadı. türban yasasınına karşı, en yüksek yargı merciinin karşı durması, adalet ve kalkinma partisi'nin türbanı faşizanca savunması ve demokrasiyi türbana indirgemesinden kaynaklanmaktadır. bu bağlamda türban yasası, laiklikle çatışır duruma gelmiştir. avrupa'nın asırlar önce temeline oturttuğu, çağdaşlık ve demokratik bir yaşam için olmazsa olmaz bir kriter olan laik duzen'in türkiye'de işlevini yitirmesi elbette türkiye cumhuriyeti'ni ayakta tutan en sağlam kolonun zarar görmesinden çok, türkiye'deki akıl ve mantık hareketinin dinden referans almasına ve zamanla akıl ve mantıktan uzaklaşarak dinsel bir harekete dönüşmesine, onunda ötesinde gerici bir harekete dönüşmesine sebep olacaktır.
    0 ...
  8. 208.
  9. bu kararla bundan sonraki anayasa değişikliklerinin de anayasa mahkemesi üyelerinin danışmanlığında yapılmasının gerekeceği belli olmuştur. artık anayasa değişikliği yaparken sayın padişah hazretlerini, pardon anayasa mahkemesi üyelerini meclis'te özel bir bölüme oturturuz, gerekirse kara kuvvetleri komutanı ve genelkurmay başkanımızı "anayasa değişikliği muhtıracısı" olarak meclis'in özel hazırlanmış koltuğuna oturtup balans ayarını sağlarız. hem mahmut esat bozkurt demiyor muydu:
    "türk milleti bir piramide benzer -tabanı halk, tepesi yine halktan gelen baştır ki, bizde buna şef denir. şef otoritesini yine halktan alır. demokrasi de bundan başka bir şey değildir..."

    bu karar, bazı insanlar tarafından zorlama tevil çabalarıyla da açıklanmaya çalışılmaktadır. anayasa, anayasa mahkemesi'ne anayasa değişikliklerini sadece şekil yönünden denetleme yetkisi vermektedir. bu şekillerin ne olduğu da 148. maddede açıkça yazılmıştır:
    "kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır."
    yani neymiş? anayasa değişikliklerinde sadece "teklif ve oylama çoğunluğu" ve "ivedilikle görüşülmeme" şartlarına uyması bakımından denetim yapılabilirmiş. bunun dışında "yok şöyleydi, böyleydi" diye birilerinin kendince açıklamalar yapmasına hiç gerek yok. oktay ekşi, satır arasında son anayasa mahkemesi kararının siyasi olduğunu itiraf etmiştir ama bir yandan bürokratik sisteme olan hayranlığından ötürü hukuksuzluğu itiraf edememektedir:
    "anayasa mahkemesi'nin "anayasa değişikliklerini sadece şekil yönünden inceleyebileceği" anayasa'nın açık bir hükmüdür. ama anayasa mahkemesi'nin, o hükmün gereğinden önce yerine getirmesi gereken görev, anayasal sistemin dayandığı temel ilkeleri işlevsiz hale getirmeyi amaçlayan yasa değişikliğinin önünü kesmektir. bu yasalardan değil, o mahkemeye hayat veren devletin temel felsefesine ihanet etmeme zorunluğundan -eşyanın tabiatından- doğan görevdir. yani yasalarda ayrıca yazılmasına gerek yoktur. anayasa mahkemesi'nin yaptığı budur. o nedenle ne kadar övülse yeridir."
    yani "anayasaya uysa da uydu, uymasa da uydu!" diyor ekşi!
    efendim bu kararı açıklamaya çalışan birtakım zevat diyor ki: "o zaman, anayasada değiştirilemeyecek hususlarda değişiklik yapılırsa yaptırımı ne olacak?" yapılan son anayasa değişikliğinin "laiklik" ilkesiyle ilgili hiçbir ilgisi yok, varsa da 28 şubat'tan önce üniversitelere başörtülü girilebildiği yıllarda türkiye laik değildi! peki başka bir soru soralım: anayasa mahkemesi'nin 367 kararına karşı yaptırım ne olacak? ferhat sarıkaya ve sacit kayasu'yu meslekten çıkaranlara karşı yapılacak yaptırım ne olacak?
    korumak istediğiniz laiklikse, dinsel totalitarizmden kurtulmak için bunu istiyorsunuzdur. sizin totalitarizminize karşı "yaptırım" ne olacak?
    1 ...
  10. 207.
  11. bu ülke de birilerinin ülke için çalıştığını ve çabaladığını görmek güzel. haklı bir karardır.
    2 ...
  12. 206.
  13. birkac ufak kelime oyunu ile tamamen zit yone cevrilebilecek cumle:

    haber: anayasa mahkemesinin turban yasasini iptal etmesi

    gunumuzdeki yorumu: turban yasasinin anayasayi ihlal etmesi

    seriat gelirse: turban mahkemesinin anayasayi iptal etmesi
    1 ...
  14. 205.
  15. -efendim şeyy...ben bu şeyi değiştirmiştim de...
    +neyi?
    -şeyi işte canım...bu şey var hani...
    +neyi yav?
    -milletvekili genel seçimleri var ya hani... dört yılda bir yapılıyo o, masraf oluyo falan. otuz yılda bir yapılsa da olur. zaten seçim dediğin ne ki, bi daha yapılsa yüzde yetmiş oy alıcam ben. iyisi mi otuz yılda bir seçim yapılsın, masraf olmaz hem devlete...
    +hayır olmaz o.
    -neden ki?
    +çünkü eşşeğin zikinden dolayı
    -hı?!
    2 ...
  16. 204.
  17. ne demokratik, ne laik, ne sosyal ne de hukuk devleti olmadığımızı bir kere daha belgeleyen karardır.
    2 ...
  18. 203.
  19. illaha matematik isteyen bünyelere:

    anayasanın değişmez ilkeleri (bu iptal kararında laiklik) > 411.

    öyle arkadan dolanıp, değiştirilmez ilkeleri değiştirmek elbetteki iptal edilecektir.
    4 ...
  20. 202.
  21. halkın ve meclisin ezici çoğunluğunun serbest olmasını istediği türbanın, 9 üye marifeti ile yasaklanmasıdır. evet yarenler bu memlekette matematik de başka türlü işler.
    kanunları böyle dahiyane yorumlayan hukukçuların olduğu memleketi iyi değerlendirin. gezin oynayın. top sektirin. 367=pi'dir bu diyarda.
    79<9'dur...
    ve de 411=0'dır. heyt bea.
    boş yere uğraştırmış bizi matematikçiler. boş yere kafa patlatmışlar sonsuz fikri için. neden? çünküüü. bu memlekette laiklik=+sonsuz'dur.
    kardeşim, karunun hazinesi bile tükenir; amma bu esrarlı laiklik ne menem bir şeymiş ki her taşın altından çıkar ?
    ne sihirli iksirmiş ki açmadığı kapı yok. ben laiklik olayının en az gök tengri kadar kutsal olduğunu düşünüyorum. evet bunu düşünmeye hakkım var.
    yeri geldiğinden ben bunun için insan hakları ve özgürlük gibi insani değerleri askıya alabilirim. o gücü damarlarıdaki asil kandan alıyorum. evet benim kanımı akıtsanız laiklik eşliğin leylim ley türküsü çalar. lost adasına düşşem oranın burcuna lost adası laiktir laik kalacak diye bir yafta asarım. kavga biiter. biter mi biter.
    ay bir yandan sen bir yandan eyyyy laiklik sar beni.
    (bkz: lost adasının tepesine laiklik bayrağı dikmek)
    (bkz: lineer anayasa mahkemesi matematiği)
    3 ...
  22. 201.
  23. halkın çoğunluğu göz önünde bulundurulmadan verilen karardır.

    matematik bilmeyenler için; akp+mhp+dtp+bbp > chp
    5 ...
  24. 200.
  25. halkın çoğunluğunun kaygılarını göz önünde bulundurarak verilen karardır.

    matematik bilmeyenler için 47<53 !
    7 ...
  26. 199.
  27. yargıçlar ve savcılar birliği'nin yetki aşımı olmadığını ilkokul çocuğuna anlatır gibi tane tane izah ettiği karardır. okuyalım, öğrenelim.

    http://www.yarsav.org.tr/...hp?t=haber&id=745& ;
    2 ...
  28. 198.
  29. bir matematik dehası 2X2=5'tir derse ne deriz? tabii ki susarız. bize ilkokulda öğretildiği gibi; "vardır bir bildiği büyüklerimizin" deriz/demeliyiz. sessizce gösteriyi izlemeliyiz. resmi tarih ve cin ali serisinin dışına taşmamalı ve laik sosyal bir hukuk devleti masalları ile tatlı uykulara dalmalı, rüyamızda sayısız huri ile birleşmeli ve on yılda milyonlarca "düşünemeyen, sorgulayamayan, eleştiremeyen ve itaattan başka bir bok beceremeyen" koyunlar klonlamalıyız. doğru yavrucuğum, sen suçlu değilsin. suçlu senin beynine o melun paket trojanı yükleyen hackerler. toplum mühendisleri. sen gerekçeyi bekle. üsküdar'da ata bin. sahilden, derin gözlerle mavi gözlü deve selamlar çak. ölüm makinesi bir gladyatör gibi katledilen her hakkı vahşi bir hazla alkışla. ve sonunda de ki: herkes edebiyatçı bu memlekette.
    tanım: sadece hukukçularun anlayabildiği karardır.
    1 ...
  30. 197.
  31. meclisin %80'inin aldığı bir kararın anayasa mahkemesi tarafından siyasi bir kararla iptal edilmesi olayıdır.
    üniversitelerce yapılmış anketlerde halkın %79'u, meclis bünyesindeki millet vekillerinin %80'i tarafından istenen birşeyin mahkemece iptal edilmesi sonucunda 'merhaba hakimler devleti türkiye' dedirten olay.
    2 ...
  32. 196.
  33. fenerbahçe-galatasaray tartışması yapar gibi holigan mantığıyla özgürlükleri ve laiklik anlayışını tartışmaya kalkan ulusalcı-darbeci tek parti diktatörlüğü sevdalısı kişilerin öve öve bitiremediği, aynı demokrasi özürlü şahsiyetlerin kararı eleştiren çoğunluğu ise sözlüklerde ve ulusalcı kanallarda kendilerine dünyanın 1930ların zihniyetinde kilitlenip kaldığını sanan "ihtiyar" akıl hocaları tarafından ezberlettirilen ucuz sloganlarla eleştirmelerine neden olan hukuk cinayetidir.

    ülke demokratikleşmekte, 1930-40 model bürokratik elitin oligarşisi giderek güç kaybetmektedir. her demokratik seçim bu oligarşiye darbe olmaktadır. bu nedenle bürokratik elit ve siyasi uzantıları akla mantığa sığmayacak antidemokratik ve hukukdışı yöntemlere yönemektedirler. deniz bitmiş, bürokratik elitin gemisi karaya oturmuştur. bu gürültünün sebebi başka ne olabilir ki?
    1 ...
  34. 195.
  35. eveeet yine ben. bu başlık altına girilen girileri daha yeni okudum. hepsini yani...sonra da bu konu ile ilgili yazmam gereken bir iki şey daha olduğunu farkettim. arkadaşlar bu kararın siyasi olduğunu söylediğimizde, sadece bunu kendi kıçımızdan uydurduğumuzu sanmışlar ve bize koskoca profesörlere karşı çıkmakla eleştirmişler. sanki biz sizin gibi götümüzle bakıyoruz olaya. sanki hiç bi' hukukçunun görüşünü almadan konuşuyoruz. öylece...kara düzen...arkadaşlar size ben acayip gülüyorum ya. bakın bakayım şu profesörler size birşeyler hatırlatıyor mu?

    prof dr yavuz atar
    prof dr sami selçuk
    prof dr ergun özbudun
    prof dr zühtü arslan
    prof dr fazıl hüsnü erdem
    prof dr levent köker
    prof dr hasan tunç

    marmara ünili bir prof, gazi ünili bir prof ve aklıma gelmeyen daha nice proflar. ve dç dr serap yazıcı, dç dr osman can...!

    yav bu insanlar -ne insanı lan prof onlar-* daha farklı düşünyor biliyor musun arakdaşım? tam da mahkeme ile ters yönde...! şimdi ne olacak? bunlar da o kadar kitap okumuş, çalışmış filan yani. ve prof olmuş adamlar. bunlara akp li damgası yapıştırmak, satılmış demek senin kolayına gelir gerçi...!

    tamam, biz bebeyiz, 20 yaşındaki bebeleriz ve hukuk bilgimiz sınırlı. eleştirmeye filan hakkımız da yok onu da anladık. bi' çok kez anlatmışsınız onu. gerçi eleştirmek ile saygı duymak arasındaki ince çizgiyi anlamış olduğunuzdan emin değilim ama olsun. -gerçi hukuk bilgimiz sınırlı olduğu için adı geçen profların görüşlerini dikkate aldık ama neyse. biz nasıl olsa bebeyiz.- madem bizi ciddye almıyorsun o zaman bu adamları ciddiye al be kardeşim.

    ne? satılmışlar mı? vatan hainleri mi? hmm...tabii tabii. ah canım benim.

    acil şifalar.
    3 ...
  36. 194.
  37. örtmenin örtmenim ben bi' şeyler daha demek istiyorum bu konu ile ilgili. şimdi şöyle bir şey var....sanırım hiç kimse bu cumhuriyeti kendisinin görmüyor değil mi? buna inanmak istiyorum sevgili sözlük yazarları. hiç kimse bu cumhuriyetin korumaya, kollamaya, bekçisi olunmaya muhtaç bir cumhuriyet olduğunu düşünmüyor değil mi? yani demem o ki yönetim şeklimiz cumhur-iyet ise, yani halkın egemenliği ise, herhalde kimse cumhuriyeti halktan korumak gibi bir öküzlüğe kalkışmaz değil mi? bunu böyle düşünmek istiyorum. ve de şimdilik bunu böyle kabul ediyorum.

    imdii...biliyorsunuz seçim yapılıyor bu ülkede. belirli bir parti iktidara geliyor ve bu parti anayasayı değiştiriyor. yani milletin iradesi ile yasa çıkarıyor, anayasa değiştiriyor bu parti. evet...burasını hepimiz anladık değil mi? tamam. imdi diyelim ki ben bir parti kurdum ve benim partim iktidara geldi. ben de anayasayı değiştirmek istedim. sonra akl ı evvel bir milletvekili gitti ve anayasa mahkemesine başvurdu. ve anayasa mahkemesi, bir hukuki organ gibi davranmayıp, geniş bir yorumla, bu değiştiridiğim anayasa maddesinin anayasanın değiştirilmez hükümlerinden herhangibirisine aykırı olduğunu söyledi ve yok hükmünde saydı.-ki öyle bir yetkisi yok ama neyse. diyelim ki saydı.- benim partim bundan sonraki yapmak istediği anayasa değişikliklerini nasıl yapacak? bu karar veririlirken tutulan geniş perspektif o zaman istenilen tüm davalar için uygulanabilir. benim yaptığım her anayasa değişikliği, ıkınılsa, anayasanın değişmez maddelerine atıfta bulunularak yok sayılabilir.

    -efendim şeyy...ben bu şeyi değiştirmiştimde...
    +neyi?
    -şeyi işte canım...bu şey var hani...
    +neyi yav?
    -bu yüzde on barajını indirip onu anayasaya koaylım dedim ben. hani bu bizde biraz sorunlu o yüzden iyi olur belki hem...
    +hayır olmaz o.
    -neden ki?
    +demokratik devlet ilkesine aykırı o ya. sonra hem meclisteki temsil oranı bakımından sorun oluşturabilir. hem sonra istikrar bozulur.
    +hmm. peki.

    şimdi soruyorum. anayasa mahkemesinin bu kendine açtığı yeni görev tanımı içerisinde benim hükümetimin yaptığı anayasa değişkilikleri, dolayısı ile milli iradenin seçtiği bir hükümetin anayasa değişkliği, anayasa mahkemesinin 11 üyesinin onayını almak zorunda mıdır zorunda değil midir?

    eğer böyle ise bu bir cumhuriyet olur mu yoksa olmaz mı? ve benim hükümetim yapacağı her anayasa değişkiği öncesi "lan acaba anayasa mahkemesi ne diyecek. onaylarlar mı lan acaba? hı?" diye düşünmez mi? böyle bir ülke yargıçların (atanmışların) yönettiği bir juristokrasi mi olur, yoksa milletin kendi kendini yönettiği bir demokrasi mi olur?

    içtihad içtihad demişiz bi' de. olaya eğer siyasi bakmayacaksak, idoelojik bakmayacaksak ben bu anayasa mahkemesini kendi ile nasıl çeliştiğini anlatacağım. şimdi efendim bilindiği gibi cumhurbaşkanı seçilememiş ve hükümet anayasayı değiştirmişti. fakat daha sonra yapılan seçimlerden sonra cumhurbaşkanın seçilme zemini ortaya çıktı ve cumhurbaşkanı seçildi. bundan sonra ise hükümet yeniden bir değişklik yaptı ve cumhurbaşkanını halkın seçmesi referandumunun bu dönemden başlamamasnı sağladı. yani gül cumhuraşkanlığına devam etti. bu olayı, referandum sürecine girildi, efendim bu sürece girildiği için bir değişiklik yapılamaz diye anayasa mahkemesine götürdü chp. peki anayasa mahkemesi ne dedi? anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından incelemekle mükellefim dedi.

    imdiii...anayasa bu ictihadı vermişken kendisi ile çelişerek bu kararı verdi. fakat buna itiraz edenlerin argümanları ise kesinlikle " ama bu anayasanın değiştirilemez hükümdenki maddeleri ile alakalı değil" olacaktır. çok ıkınsam alakalandırırım da konu o değil. bu değiştirilemez hükümlerin hiç değişmediğini mi sanıyorsun sen? diye soru sorarım sonra da muatabımın yüzünün aldığı morluğu keyifle izlemeye koyurulum. çünki 1982 anayasasında madde 2 deki "türk millyeçiliğine bağlı..." denilen kısım, "atatürk milliyeçiliğine bağlı..." şeklinde değiştirilmiştir.

    aslında daha çok şey var konuşulabilecek. anayasa mahkemelerinin fonksiyonlarını da konuşabiliriz mesela. dünyada anayasa mahkemelerinin fonksiyonları bireyleri devlete karşı korumakken, türkiyedeki anayasa mahkemesinin fonksiyonu ise devleti bireye karşı korumaktır misal.

    çok şey demek mümkünde...28 şubat döneminde askerlerden dinlediği brifingi ayakta alkışlayan, 61 darbesinden sonra bir anayasa bile yokken "bize mevcut bina dar geliyor bize şu sendikanın binasını verin" diyen, kendi kendisinin kararlarını yok hükmünde sayan insanlar için derin derin çözümlemeler yapmayı kendime zûll sayıyorum.

    inşallah ileride birgün yargıçlar devleti değilde hukuk devleti oluruz. yargıçlarda kendilerine verilen görev tanımını aşıp bekçiliğe, korumacılığa soyunmazlar. son olarak anayasanın görev ve yetkilerini de yazayımda buraya, en azından olaya at gözlüğü ile bakmayan arkadaşlar mahkemenin yaptığı ilginçliği farkedebilsinler.

    --spoiler--
    3. Görev ve yetkileri

    MADDE 148: Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.

    Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; defi yoluyla da ileri sürülemez.

    Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek idare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.

    Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar.

    Yüce Divan kararları kesindir.

    Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir.
    --spoiler--
    4 ...
  38. 193.
  39. ataturk'un kurduğu laik cumhuriyete yakışan, olması gereken bir karardır. bizim mahkemelerimiz bizim anayasamız var... * *
    0 ...
  40. 192.
  41. demokraside çareler tükenmez aforizmasının vücuda geldiği, anayasanın yedinci maddesinin yok sayıldığı karar.
    yasamayı meclis yürütür fakat, meclis çoğunluğun isteğinin-oy verenler- yasalaşmasını sağlar. çoğunluk oligarşisine engel olmak maksadıyla bazı ülkelerde demokrasiler bu tip refleksif çareler üretir.
    0 ...
  42. 191.
  43. 190.
  44. sistemin temellerinden bozuk olduğunun göstergesidir ve ne yazık ki mahkeme yetkisini aşarak anayasanın değiştirilemez ilk 4 maddesini korumaya bırakılmıştır. her ne kadar hukukun çiğnendiği önesürülse de bu işin yine yetkisini anayasadan alan tsk' ya bırakılmasından görece daha iyi bir durumdur. bugün ağzı köpürerek bağıran akp li yöneticiler yarın anayasa mahkemesi yerine karşılarında subayları görünce o köpüklerle postal yalayacaklarını unutmayalım. (bkz: adnan menderes' in yasssı adadaki hali)
    0 ...
  45. 189.
  46. sivil bir darbenin baslangici olabilecek eylemler zincirinin ortalardaki halkalarindan biridir bu hareket. olayi soyle aciklayayim: ulkemizde baris ve huzur gormek istiyorsan ya bizim ulkedeki sistem degismeli, ya da bazi insanlar baska yerlere gitmeli. neden? simdi %47lik bir kesimi temsil eden bir hukumet bir karar aliyor ama halki temsil etmeyen 11 egitimli insan ise bu karari iptal ediyor. olayi analiz edelim biraz, bu ne demektir? 11 kisi * 30 milyonluk bir kesimi susturarak sindirmeye calisiyor. bu 11 kisinin aldigi bu karar ne demektir? 30 milyon insanin bu ulkede soz hakki yok demektir, bu durumda ya bu 30 milyon insan baska bir yerde yasayacak ya da kendi devletini kuracak, ya da bu 11 kisi baska bir yere gidip kendi istedikleri gibi yasayacaklar. ikinci cozum ise sistemin degismesidir ki sirf bu kelimelerin bir politakaci tarafindan agza alinmasi cok kan kaybiba sebep olabilir. o zaman problem nedir? problem insanlarin birbirine karsi tevazu gostermemesi ve baskalarini kabul etmemesinden kaynaklaniyor. bazilari diyor ki dunya marsa gidiyor biz halen turbani serbestlestirmeye calisiyoruz. insanlarin once su onyargilarindan vazgecmeleri lazim, ki einsteina gore bunu yapmak atomu parcalamakdan daha zor neyse. madem dunya marsa gitti siz birakin su turbani ya da basortusu herneyse. yasaklamalar her zaman korkuyu arttirir, evet bu dogru. 10 yil once turbanlilar universitelere rahatca giriyordu bir sey yoktu simdi mi rejim tehlikeye girdi? butun bu bahsettiklerim problemler, bir atasozu der ki, kucuk zihinler problemleri buyuk zihinler ise cozumleri bulur. cozum nedir? tevazu, ama bu bile bazilari icin cok komplike sayilir, o yuzden herkesin sosyoloji ve piskoloji dersi almasi lazim. ama bence en onemli etken butun bunlari kimler yapiyor? * mason ve yahudiler. olay bu kadardir, bizim birbirimize olan dusmanligimiz bizden baska herkesin isine yariyor.

    devam: *
    sivil darbe diyordum; sen 30 milyon insanin haykirisini sindirmeye calisirsan, o 30 milyon midene oturabilir, sindiremezsin ve en sonunda midede enfeksiyon olusur ve kotu bir sekilde kusarsin.
    ayrica yargi bu karariyla yasamadan da kuvvetli oldugunu bize gostermis oldu, bu durumda bir sonraki adim buyuk ihtimalle akp'nin kapatilmasidir. eger ki akp kapatilirsa ve liderlere siyasi yasak getirilirse o zaman ne olur bilemicem, erbakanin saadet partisindeki durumu olusabilir. ama akp'nin yonetici kadrosuna siyasi yasak gelmezse emin olun ki bir daha ki genel secimlerde akp birakin %47i, %60 oya yakin oy alir ve bir dahaki anayasa mahkemesi atamalarinda ona gore atama yapar abdullah gul, ve akp hem yasama hem de yargiyi ele gecirmis olabilir ki bu bircoklari icin cok daha buyuk bir tehdit olusturabilecek bir olaydir. temennimiz herseyin bariscil bir sekilde cozumlenmesidir.
    2 ...
  47. 188.
  48. muhtemel bir darbeyi önlemiştir.
    (bkz: pollyanna)
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük