şimdi tekrar konuşuluyor ve benim tek sorum var.
şimdi diyelim ki anayasa değişti.
mevcut cumhurbaşkanı mevcut anayasaya göre ikinci kez görev yapıyor, ondan öncekiler başka bir cumhurbaşkanlığıydı onu da iki kere yaptı,
şimdi bu anayasa yeni olacak.
yeniden seçim zamanı gelince, yüksek seçim kurulu şunu mu diyecek?
onlar eski anayasaya göre cumhurbaşkanlıklarıydı. şimdi bu anayasa yeni. yani yeniye göre hiç cumhurbaşkanlığı yapmadı ve yeniden aday olabilir mevcut cumhurbaşkanı...
evet belki uzun yıllar var... bundan ne muhalefet ne uzmanlar bu noktaya odaklanmıyor?
yok canım olmaz öyle şey!
bu memlekette ''yok canım olmaz öyle şey.'' dediğimiz çok şey oldu.
şunu gözlemleye biliriz galiba hükumet kanadının sıklıkla dile getirdiği bir durum anayasa değişikliği ortak bir zemin hazırlanması pek mümkün gibi değil söylemler sadece bir yöne doğru çıkarıyor bizi erken seçime. peki ak parti kanadı yani cumhur ittifakı bu sonuca ulaşabilir mi? evet alabilirler iyi parti gibi bir parti destek verirse yapılabilir.
anayasa komisyonunun kabul ettiği 18 maddeyi okumayan milyonlarca oyverenin sandığa gidecek olması -ki evet ve hayırı ile- oldukça üzücü. eski/yeni futbolcular, şarkıcılar, edebiyatçılar, doğal olarak gazeteciler ve siyasilerin propagandaları ve hatta kahve politikası ile bilinçsizce ülke kaderini sonuca vardırmak oldukça talihsiz bir durum. öncelikle oy verme ehliyetine sahip olan milyonların kısıtlanması çok önemli bir durum. araba sürmek için bile sınavlara girilirken ülke kaderini tayin edecek seçimlerde sadece 18 yaşını doldurmak değil seçmenin, oy vermek için gerekli niteliğe sahip olup olmadığını da saptamak bir zorunluluktur. çünkü belli bir kültürel derinlik, olayların sonuçlarını kavrama yetisi, tarih ile bağ kurma ve karşılaştırma yetisi gibi daha farklı birçok nitelik aranmalıdır ki daha akılcı bir geleceğe yürüyelim. teknokrasiden de bahsetmiyorum ama ilerici adımlar din temelli muhafazakar toplumlarda daima devrimlerle mümkün olur. hatta 18 alt sınırı gibi bir üst sınır da belirlenmelidir. seçilme yaşının 18 olmasından bahsetmeyecegim bile. neymiş beyin gelişimini tamamlıyormuş. peki kültürel, akademik, edebi, askeri, ekonomik gelişimi ne ara tamamlamış olacak 18 yaşındaki çocuk?(bence bu kanun göstermeliktir.) bir önceki konuya dönecek olursak mezardan seçmen diriltilirken böyle bir öneri asla kabul edilemez zaten. ama bu fikirde olan insanlar da hala var biliniz. önemli noktaya tekrar değineceğim. sandığa gitmeden ne olur değişiklik teklifinive kabul edilen maddeleri bir bir okuyunve anlamaya çalışın. ne isteniyor ne olacak?
1 - "cumhurbaşkanı", "cumhurbaşkanlığı" diyorlar ama doğru değil. burada öngörülen, bal gibi "başkanlık sistemi". teklif bu haliyle kanunlaşırsa; reis; aynı gün, "turkish president" diye kartvizit bastırabilir.
paketin üstüne "kâgıt" yazmışlar ama, içinde "zımpara kağıdı" var. aman dikkat..!
"başkanlık" neden gizleniyor anlamıyorum. bu millet deli mi? bu, millete saygısızlık değil mi?
2 - değişiklik olur, başkanlık kabul edilirse, ülkede büyük bir kaos olacaktır. 1870'li yıllardan beri uygulanan, oturmuş devlet yapısı yılacak; yerini hukuksuzluk, keyfilik alacaktır. bunun ekonomik hayata yansıması 'korkunç' olur.
3 - teklif metni, utanılacak kadar, bozuk bir türkçeyle yazılmış. baştan sona; dil, mantık ve noktalama işareti hatalarıyla dolu.
dünyanın her yerinde anayasalar dilbilgisi, üslup ve terminoloji için referans metinleridir. en güzel dille yazılması ve hatasız olması gerekir.
teklif yarından itibaren, anayasa komisyonunda görüşülecek. bakalım bu hatalar gürülecek mi, düzeltilecek mi?
insan aynı olduktan sonra değiştirip napacan diye karşı çıkanlar var. insanı insan yapan kurallardır. bu yüzden allah kutsal kitapları indirmiştir. Şimdi senin kurallar dandik olursa insanın da kalitesiz olur. Mevcut anayasa askeri dikta tarafından halkın ihtiyaçları gözetilmeden yapılmıştır bu yüzden saçma kurallar vardır. Sivil anayasa ile bu sorunlar giderilip insanın özüne uygun bir anayasa yapılmalıdır. bu birçok sorunu çözebilir.
halkın yararına bir değişiklik ise zaten, sürekli oluyor bu. ancak kişisel çıkarlar içinse olay, birileri hoop hemşerim demektedir.
bugün değiştirilmek istenen anayasa üzerinde zaten 60 küsur maddede anlaşılmış. ha deyince çıkacak maddeler hazır. bu maddeler halkın menfaatine ki, iktidar ve muhalefet onay vermiş.
peki sıkıntı ne?
iktidarın başkanlık sevdası.
yani çıkarılmak istenen anayasa millet için değil, tek bir adam için!
aklı olan zaten bunu kabul etmez, edilmiyor da.
memlekette demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi gerçek sorunlar varken, sarayın ve iktidarın tüm mesaisini başkanlık sistemi üzerine harcaması, aslında ne kadar samimi ol(ma)dıklarını ortaya koyuyor.
bir de vatandaşlıktan çıkarma projesi var ki tam evlere şenlik. paralel yapıya hizmet edenler için olduğu iddia edilmekte. ancak biliyoruz ki, kendilerinden olmayan herkesi ve dahi "dış mihrakları" bile (abd'li savcı pharara) paralel ilân edebilme cüretine sahip şuursuzlara bu güç verilemez, verilmemeli.
gerekirse halk menfaati için anayasalar değişir. zorunlu hallerde bu bir elzemdir. ancak günümüz iktidar güçlerinin bu fikirle en ufak bir alakası bile yok.
Demokrasiyi tamamen yok etme amaçlı olarak istenmektedir.
Demokrasiye inanan bir yönetim bunu her anayasayla gerçekleştirebilir.
Almanların hala kullanmakta olduğu anayasayı, 2. Dünya savaşı sonrası işgal devletleri yazmış örneğin. ingiltere ise anayasa olmaksızın yönetiliyor.
Melih aşık güzel özetlemiş:
--spoiler--
Mevcut anayasa askerlerce hazırlanmış da… Darbe anayasasıymış da… Onun yerine sivil ve özgürlükçü anayasa yapılacakmış…
Siz demokrat değilseniz hangi anayasayı elinize versek fark etmez…
Bilir misiniz Japon anayasasını kim hazırlamış? 1947’de Amerikan işgal kuvvetlerinden iki hukukçu subay… O anayasa hâlâ yürürlükte.
Onur Öymen’in “Demokrasiden Diktatörlüğe” adlı kitabını açalım. Diyor ki Onur Öymen:
“Alman anayasası nasıl hazırlanmıştı? 1948’te Londra’da toplanan müttefik işgal kuvvetleri temsilcileri tarafından hazırlanmıştı. Hazırlayan komitenin içinde bir tane Alman yoktu.”
Bu anayasa da halen yürürlükte… Ve kimse işgalcilerin hazırladığı anayasalar deyip değiştirmeye kalkmıyor. Çünkü anayasalar tılsımlı metinler değil… Kötü bir anayasa ile iyi bir yönetim mümkündür. Ülke ingiltere’deki gibi anayasasız bile yönetilir.
Türkiye Cumhuriyeti anayasası ne yazık ki savaşla, kanla yazılmış bir anayasadır. bunu güncellenen tüm anayasalarda ilk 4 madde korunarak diğer anayasalar düzenlenmiştir. çünkü ilk 4 madde için bir çok atamız şehit olmuştur. ilk 4 madde değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemezken, bir kişi istiyor 400 kişi el kaldırıyor diye yeni bir anayasa yapmanın hele ki ilk 4 maddenin değiştirilmesi savaş nedenidir. o zaman yeni anayasa da kanla yazılır.
--spoiler--
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
--spoiler--
halihazırda 177 madde var. (geçici maddeler hariç)
1987-2008 arası dönemde 1/3 ünden fazlası (66 madde) değiştirilmiş.
hatta hızlarını alamamışlar bazı maddeleri 2 ve 3 kez değiştirdikleri olmuş.
akp döneminde 25 maddesi değiştirilmiş. (yaklaşık %20)
demek ki istenildiğinde makul değişiklikler yapılabiliyor.
Bunun üzerine yeni anayasa diye tutturmak yenilmişliktendir.
bunu onur öymen açıklamış (bkz: yeni anayasa/#32121755)
asıl mesele ne?
ilk 4 madde!
onu da ümit zileli'den okuyalım.
--- alıntı ---
Anayasanın 1. Maddesi ne diyor?
-Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Komisyon başkanı muhterem bu maddeyi değiştirmeyeceklerini söylüyor. Gerek de yok zaten; dünya üzerinde her türlü cumhuriyet mevcut!.. Bu madde yürüdükleri hedefe hiçbir zarar vermiyor. Asıl bomba diğer maddelerde!.. Bakın diğer maddeler ne diyor?
Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, ATATÜRK MiLLiYETÇiLiĞiNE BAĞLI, başlangıçta belirtilen ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
işte bu; muhteremlerin ölümüne değiştirmek istedikleri en başta gelen madde bu. Kafalarında tasarladıkları “islam Cumhuriyeti” ideali önünde en büyük engel!..
Madde 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “istiklal Marşı” dır. Başkenti Ankara’dır.
Ehh, burada da ellerini kollarını bağlayacak durumlar mevcut. Ne demek “ ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlük?”, var mı öyle “dili Türkçedir” falan. O zaman nasıl federal yapıya geçecek, anayasaya bir başka dil daha kakalayacaklar?.
Dördüncü madde ise ilk üç maddenin hükümlerinin değiştirilmez ve değiştirilmesi teklif edilemez hükmünü koyuyor. Şimdi anladınız mı, Şentop neden adeta alay edercesine “birinci maddeye tamam, ama diğerlerine olmaz” diyor?. Çok açık değil mi; üç maddeyi hallederlerse birinci maddeyi şöyle düzenleyecekler de ondan:
Madde 1: Türkiye Devleti bir islam Cumhuriyetidir!!!
--- alıntı ---
kaynak: http://www.sozcu.com.tr/2...huriyeti-hulyasi-1183157/
medeni kanunu isviçre, borçlar kanununu almanya, ceza kanununu italya dan alan zihniyet, şimdilerde darbe anayasasının devamını halka rağmen devam ettirmek istiyor.
anayasa ne için vardır? halk ve millet için değil mi. anayasada değiştirilemez maddesi olamaz. ileriki nesillere şimdikilerin pranga bağlaması saçmadır.
mantıklı açıdan bakarsak, ironik bir ifade biçimidir. zira, anayasa'yı yapan devlet, yaptığı anayasının bir çok madddesini kendi eliyle ihlal etmektedir. gerek mevcut iktidar, gerek bundan öncekiler anayasa'nın bir çok maddesini ihlal etmiştir...
yasalar bütünüyle, doğru ve hakkaniyetli bir şekilde uygulanamadıkdan sonra istediğiniz kadar değişiklik yapın nafile. devlet yönetiminin temel meselelerinden olan; halkın huzur ve refahı, temel hak ve özgürlükler gibi maddelerde yapılan ihlaller acaba bu değişiklik gerçekten halk için mi yoksa başka amaçla mı yapılmak isteniyor sorunu getirir akla...
-örnekse; daha iki üç gün önce demokratik haklarını kullanarak 4+4+4 eğitim sistemini eleştiren kamu emekçileri devlet tarafından, polis cop'u ve tazyikli su ile onurlandırıldı.
-eğitim sistemini eleştiren öğrenciler aynı muamelelere maruz bırakılmadı mı, parasız eğitim istiyoruz dedikleri için içeri atılmadı mı?
-asgari ücretle çalışıp, yaşam mücadelesi veren bir sürü insan var. yok mu? elbette var.
-gelir dağılımında muazzam bir uçurum söz konusu değil mi?
-sosyal bir devlette olmaması gereken, barınma sorunu yaşayan onbinlerce insan yok mu?
-devlet vatandaşından vergi adı altında işi abartarak haraç alıp, yine onlara eşit şekilde davranıyor mu? hayır insanları kendi ödedikleri paralarla, boyunduruk altına sürüklemiyor mu?
-iktidarın nimetlerinden yaralaranarak, yedi göbek sülaleleri zengin olan siyasetçiler yok mu var?
bunun gibi o kadar çok ironik vaka var ki, saymakla bitmez.
şimdi devletin anayasa'yı nasıl ihlal ettiğine bakalım, bunu anlamak çok basit.
geçerli anayasanın belli maddelerini okumamız kafi. bakın devlet anayasayı nasıl kendi eliyle ihlal ediyor. yukarıda yazdıklarımla anayasanın bazı maddelerini karşılaştırın sadece.
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
V. Devletin temel amaç ve görevleri MADDE 5- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
X. Kanun önünde eşitlik MADDE 10- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı MADDE 34- (Değişik: 3/10/2001-4709/13 md.)
Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir...
akp ve tayyip erdoğan yıllardır yeni anayasa söyleminde bulunurken diğer partiler şiddetle buna karşı çıktılar. bu meclisin yeni bir anayasa yapamayacağını söylediler. hatta birkaç maddelik değişiklikleri bile her değişiklikte anayasa mahkemesine götürdüler. biri de aym tarafından iptal edilmedi ve referanduma gitti.
referandumdan sonra başbakan yine bir hazırlık başlamasını istedi. tüm siyasiler ve stk'lar yetersiz zxaman olduğunu söyleyerek akp'ye karşı durdu. bugün ise akp ve tayyip erdoğan tamam gelecek döneme kalsın diyor. zaten şurda 6 ay daha meclis çalışacak. bir anayasa kesinlikle yetişmez.
ama bizim muhalefet tayip erdoğan ne derse tersini söylemeye alışmış. hem de bunu şöyle diyorlar; "akp ne derse bizim karşı çıktığımızı söylüyorlar. şimdi anayasa değişsin deyince akp karşı gelmeye başladı." ulan tayyip erdoğan anayasa değişsin dedikçe karşı çıktınız, zaman kalmadı deyince de değişsin diyorsunuz. size hangi salak inanır? türk milletini iyice aptal yerine koyuyorsunuz. 4,5 senedir meclisi oyala son anda anayasa değişikliği diye diret. kim inanır sana?
bunların derdi anayasa değişikliği falan değil. nasıl olsa yapılamayacak şeyi savunmak.
olmayacak şeyleri savunmayı bırakıp, olacak şeyleri yapsanız daha çok adam olurdunuz... olmayacak şeyleri vaad edenlerin halkın gözünde değeri belli ama hala anlayamayanlar var.
bu muhalefet iyice gözümden düştü. oy verenlerine hiç laf etmedim ama artık bu şekilde kısır politika yapan insanlara oy verenlere de şaştığımı belirtmek isterim.
madem öyle bir niyetiniz var. bir anayasa taslağı hazırlayıp meclise verin. ciddiyetinizi anlayalım. akp anayasa değişikliği düşünmüyorsa o mecliste sizin de milletvekilleriniz var. yetişecek mi bakalım.
seçimler yaklaşıyor ya... "biz anayasa değişikliği istiyoruz" demeye başladınız ama sabıkanız kabarık. daha düne kadar "akp, anayasayı değiştirerek padişahlığı getirecek, tayyip'i padişah yapacak" diyordunuz. bir gün de herşey değişti mi?