Anarşizm, toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşi, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir.
Bu hareketler, merkezi politik yapılar, üretim araçlarının özel mülkiyeti ve ekonomik kurumlar yerine toplumsal ilişkilere dayanan gönüllü etkileşim ve özyönetimi savunur, özgürlük ve otonomi ile karakterize edilen bir toplumu arzular. Bu felsefeler, anarşi terimiyle özgür bireylerin gönüllü etkileşimine dayanan bir toplumu, bireylerin ve toplulukların alınan kararlardan etkilendikleri ölçüde söz sahibi olması düşüncesini ifade eder.
Zorlayıcı kurumlara ve toplumsal bazlı hiyerarşilere karşı olmak anarşizmin asli ilkelerindendir ve ayrıca anarşizm gönüllülüğe dayanan bir toplumun nasıl işleyeceği konusunda olumlu bir görüşü ifade eder. Anarşist felsefeler arasında hatrı sayılır bir çeşitlilik vardır. Şiddetin anarşizmdeki yeri, ne tür bir ekonomik sistemin olması gerektiği, çevre ve endüstriyalizm hakkında sorular ve diğer hareketlerde anarşistlerin rolleri gibi farklı alanlarda çeşitli görüşler bulunmaktadır. Anarşist akımlar bu nedenlerle birbirlerinden çok farklı ve hatta karşı olabilirler. Örneğin anarşist komünizmin yanı sıra Hıristiyan anarşizmi gibi anarşist akımlar da mevcuttur. *
her türlü baskıcı kurumu, devleti reddeden düşünce akımıdır. insanların bir birey olarak kendi düzenlerini kurabilcekleri görüşü savunulmuştur. bu düşüncenin öncüsü proudhon olmuştur. daha sonra ise stirner, bakunin,tolstoy gibi isimler bu düşünceyi geliştirmişlerdir.
Başta devlet olmak üzere bütün baskıcı kurumları ortadan kaldırmayı öneren düşünce. Anarşizme göre devlet egemen sınıfın çıkarlarını korumakla görevlendirilmiş gereksiz bir kurumdur. Özgürlüğü gerçekleştirmek için en başta devlet yıkılmalıdır.
devrimci hareketlerin, "bireylerin ve halkların kardeşliği ve eşitliği" hedefine ulaşmak ve her aşamada sosyal-siyasal yozlaşmadan etkin şekilde kaçınabilmek adına geçen yüzyılda denenen ama devrimi yaşatmakta başarısız olan "sosyalizm eksenli" girişimlerinden sonra gelecekte yoğunlaşması gerektiği ideoloji.
anarşizm düşüncesinin içindeki ayrıntılara girip konuyu dağıtmadan devam edersek diyebilirim ki:
geçtiğimiz yüzyılda "oligarşi ve bürokrasi diktatörlükleri"ne dönüşen proleterya diktatörlüklerinin, "devrim sonrası ekonomik ve siyasi yapılanmayı yönlendirirken yapılan tercihler" açısından devrimciliğe getirdiği en önemli tecrübe olarak yukarıda belirttiğim yoğunlaşmanın gerekliliği gösterilebilir.
uygulanması objektif teolerinde subjektifinde ve ayrıca karmanında imkansız kıldığı biçimdir.düzen insanoğluna verilmiş en büyük nimetse , bu gibi isyankar fiilerin oluşturdukları sistemler hiç bir zaman uygulanamaz.
(bkz: kaos)
sermayedarların, uygulanmasını imkansız olarak gösterebilmek için kıçlarını yırttıkları yaşam biçimi. oysa uygulanması imkansız falan değildir. ayrıca bkz. komunizm
sanıldığının aksine sosyalizm ya da komünizmle kardeş falan olmayan ideolojidir. zira bireyin kurtuluşu ancak kitlelerin kurtuluşu ile mümkümdür. bireyselleşme ile anarşizm kavramlarının bu denli karıştırılmasından dolayı anarşizm bir komünizm kardeşi olarak sunulmuştur. oysa stalin anarşizmi komünizmin gerçek düşmanı olarak tanımlamıştır. bir anarşist ile bir sosyalistin aynı şeylerden bahdediyor gibi görülmesi tarihsel bir hatadır.
bi türlü anlamayan geri görüşlü insanlar için, girebileceği en basit kalıptan söylüyorum:
anarşizm "kimsenin kölesi de olma efendisi de çükü başka bir dünya mümkündür" düstürunu şiar edinmiş,her türlü devlet biçimini ve organını reddeden, insanı vicdanından başka bir şeyle yönetilmesine karşı çıkan düşüncedir. evet budur.
ayrıca evet, yaşamak için vergi vermezsiniz!
"her kim otoriteyi yadsır ve ona karşı savaşırsa, o bir anarşisttir" demiştir sebastien faure. tanımın basit olması çekici geliyor ama anarşizmi anlatırken kaçınılması gereken ilk şeyin basitlik olduğu kanaatindeiym. faure'un cümlesi en azından anarşizmin genel hatlarını belirtir. doğrudur, bütün anarşistler otoriteyi yadsır, ona karşı savaşır ama bunu yapan herkesi anarşist olarak nitelendirmek doğru değildir. düşünceye dayalı olmayan isyan insanı anarşist yapmaz, salak yöneticilerin felsefi yahut dini reddi de.
uzun saçlı tanımlar gereksiz..
zaten yukarıda kırk sekiz entry var. bazılarında da iyi tanımlar...
işte devlet yok, insanlar komünal bir yaşam sürdürüyor, ahlak artı değer, mülkiyetin reddedildiği teoriler de var kısmen savunulduğu teoriler de... vs. vs.
değneğin boklu tarafı ise, doksanların ortasından itibaren popüler kültürün rüzgarına kapılmış, ışığı görenin gelmiş olmasıdır biraz.
edit: yukarıdaki entry elli olmuş! kaynak yapmayın lan!
ilkel komünal yaşam özlemi. insanoğlu hemen hemen tüm yolları denemiş/görmüş, başarısızlığını test etmiş olduğundan öze dönüş isteğidir. komünizm kaideleri üzerinden sınıfsal ayrımı yok edip, özel mülkiyet gücünü statükoya devretme metodu ile anarşizme en yakın görüş olarak nitelendirilse de-şaka-anarşizm devletin varlığını yaşam stilinde yok saydığından uzak bir ilişki dahi kurulamaz.
tam olarak izahı: fight clup'daki başkahramanın-edward norton- alter egosu-brad pitt-konumunda yer alanın dayattığı yaşam biçimidir. fight clup kitabı okunursa yazarın ne demek istediği gayet iyi anlaşılacaktır. yazar kendisi okumuş mudur, hayır. sadece bir göz gezdirmiştir. "manhattan caddeleri ve fransız kumsallarıyla" ilgili kötü fikirlerini anlayacak kadar ilgilenmiştir. şimdi sadece özetten manaya ulaşmış bir adamın sözü dinlenip gidip kitabı alıp okumak olur mu? sen karar ver. üzerinde baskı oluşturmuş olmayayım, ne de olsa anarşizmin özüne aykırı.
kırmızı alarm!:
vandalizmle karıştırmayınız. o ibnelerin sonuç üzerine hehangi bir fikri yok. önerme: vandallar-dadaistler beceriksizlikleri nedeniyle diğer sanatçıları kıskanan ve bu kıskançlıktan doğan hisleriyle yıkıma yönelen bir zümre.
insan olmayı başarmış insanlarla yaşandıgında harika olabilecek bir ütopya. şu zamanda mümkünse ütopya olarak kalsın, zira insanların kontrol altında oldugunu varsayarsak, yaşananlara baktıgımızda kontrolsüz bir insanlığın yol açacağı olayları düşünmek bile istemiyorum.
"kontrolsüz güç güç değildir" izlenimi yaratsa da; kaos ve terörün ısıtılıp içine nihilizm, alacakaranlık, taze kavrulmuş ütopyalar sepilerek cesur bir kazanda kaynaması sonucu oluşacak bir nevi aşuredir.