densizdir ve görmemiştir, net. nasıl olmasın ki!
bi' kere ananas nerede yetişir onu bilmez. bir de soydurmaz mı! ahh bana bir sopa verecekler...
migrosa giderim ara ara. en ucuz kaliteli köpeköldüren şarapları oradadır. üzüm cinslerini incelersin, şişelerin dizaynını falan. kimse karışmaz sana. ohh miss. şarabını seçtikten sonra manav reyonuna gidersin belki kaliteli ucuz bi' şeyler bulurum diye..belki bir kivi belki bir ananas belki bir mango hıı! bi' bakmışsın ananas..damping. sevinirsin. bir de bakmışsın görgüsüzün biri kız arkadaşına hava atacak ya bir tane ananas seçer en yeşilinden. sanki kavun amk. sonra oradaki görevliye verir. görevli o makineye sokar güzelim ananası. doğrar biçer ve şeffaf bir plastik ambalaja koyuverir. gülümser. bahtiyardır. afiyet olsun bile der.
işte ben de ananası mı seçmiştim. elimle en ağırını tartıvermiştim. görevlinin bakışları üzerimdeydi. tınmadım. sarımtırak olgun ananasımı şeffaf naylon poşetime koydum. görevli hala bana bakıyordu. soyayım dedi. ben yok istemez ben kabuğuyla yiyorum dedim. vitamini kabuğunda dedim. afallamıştı. sanki profesyonel ananas soyuculuğuna hakaret etmiştim. yüzü asıldı. çok da tındı. hakkımda ne düşünüyordu. banane ne düşünürse düşünsündü.
oysa eve gidip o yüce meyvenin kabuklarını kendim soyacaktım ince ince. her kahverengi gözeneği boşa götürmeden oyacaktım. muhteşem bir meyveyi hiç ziyan etmeyecektim. mutluydum. evime gittim.
bi'dahaki sefere gerçekten kabuklarını da yemeyi düşünüyorum. arkadaşlar bir ananas kolay yetişmiyor.
++ ii günler.