Miletli Anaksimandros 610'larda doğmuş ve 545'lerde ölmüştür. Thales'in öğrencisidir. Anaksimandros da, Thales gibi, şeylerin doğasını açıklamak istiyordu; ancak ona göre ilk öge apeiron'du. Apeiron, sonsuz, belirsiz, gözlenemeyen ve dokunulamayan anlamlarına geliyordu.
Gnomon kullanmak suretiyle, bazı astronomik ölçümler yapmıştır. Anaksimandros, çevresi okyanusla çevrili olan Yer'in, yassı bir disk veya bir tambur biçiminde olduğunu söylüyordu. Etrafında Güneş, Ay ve diğer gezegenlerin halkaları vardı.
Çok seyahat yapmış ve bir Dünya haritası çizmiştir. Yunan dünyasını bu haritanın ortasına koymuş, Avrupa ve Asya'yı ise onun çevresine yerleştirmiştir. Anaksimandros'a göre, bütün kara kitlesini okyanus denilen büyük bir deniz kuşatmıştır.
evrenin herhangi bir sınırının olmadığını ve başlangıçsız olduğunu ileri sürmüştür.
"var olan şeylerin ilk ilkesi, sınırsızdır, çünkü bundan her şey var olur yok olur. bu nedenle sayısız dünyalar doğar ve tekrar meydana geldikleri şeye çözünürler."
Bilimsel-felsefi kişiliğe sahip bir abimiz. Zamanında denizciler için harita yapmış. Aynı zamanda güneş saatinin de mucidi. Felsefi olarak, çokluğun arkasındaki birliğin, belirsiz ve sınırsız şey olan “apeiron” olduğunu söyler. Dünyayı silindir şeklinde hayal etmiştir.
Yunan filozoflarından, bu da iyonyalıdır. Evrenin temel maddesi nedir? sorusuna cevap arayanlardan. Thales 'su' diyordu anaksimandros sınırı olmayan adını verdiği bir varlıktan söz etti
Yaratıcı olan bu varlık, sınırsız ve sonsuz bir üretkenlik gösteriyordu, öyleyse kendisininde sınırsız ve sonsuz olması gerekmekteydi. Su, somut ve sonluydu, ana madde olmazdı.
Düşüncede somuttan soyuta bir adım atıştı bu. velev büyük bir adım olmasa da!
henüz* elinden özgürlüğü ve saflığı alınmamış tipik bir filozof: "varlıklar, oluştukları yer nereyse, orada son bulmak zorundadırlar, gereğince. çünkü diyet ödemeleri gerekir ve yaptıkları haksızlık için yargılanmak zorundadırlar, devrin düzeni uyarınca."
anaksimandros, onu yorumlayanların "sonsuzluk ve tükenmezlik" anlayışlarının tam tersine belli ve yok olmaya sürükleyen özelliklerden arınmıştır; bu sebeple de "belirsizlik" adını taşır.. bu ilk varlık, oluşumun da üstünde ve sonsuzluğun kara kutusu adeta. şimdi şu yanakları sıkılası bilmecelerin sahibi, beni, kant'ın ding an sich'ine bkz vermeye zorluyor..