"öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip...
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne - üstüne
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, işbirlikçi hayının...
dayan kitap ile,
dayan iş ile,
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile.
dayan rüsva etme beni.
gör, nasıl yeniden yaratılırım,
namuslu, genç ellerinle.
kızlarım,
oğullarım var gelecekte,
her biri vazgeçilmez, cihan parçası.
kaç bin yıllık hasretimin koncası,
gözlerinden,
gözlerinden öperim.
bir umudum sende,
anlıyor musun?"
birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bugün birçoğu türkiye toprağı olan saf ve temiz insanları bulunan çoğunluğu müslüman olan ve hala birçok ülkenin gözünde olan 3 tarafı denizlerle çevrili bir bölge.
izlediği medeniyet çizgisini, dört bir yanını süsleyen antik kentleri ve o kentlerin mücevherleri olan heykelleri gördükten sonra anlayabilirsiniz. hitit, hellen, likya, roma ve niceleri.. şahane yapılar, tapınaklar.. ve günümüzde, onların üzerinde görebileceğiniz yazılar: hasan/ayşe, cimbom, seni seviyorum, gülizar/batuhan. işte o heykelleri, tapınakları, şehirleri kuran adamların torunları olan bizler, o yapıların üzerine adımızı, yavuklumuzun adını kazıyoruz. ve ölümsüzleşiyoruz biz de.
--spoiler--
Asırlardır ağlıyor, gülmedi Anadolu,
Rahat nedir gel de sor, bilmedi Anadolu,
Artık çektiği yeter, böyle nereye gider,
Hiç bu kadar derbeder, olmadı Anadolu
Bunca çileyi derdi hangi millet hoş gördü
Ter döktü emek verdi çalmadı Anadolu
Gündoğar sabah olur uyku yarıda kalır
Birgün kendine gelir ölmedi Anadolu
zamlardan sonra birçok kişinin geçtiğini sandığım sigaradır. bu sigara için halk arasında; öğrenci sigarası, züğürt sigarası gibi tabirler yaygındır. bunlar bir yana kokusu nedeniyle içilecek şey değildir gerçekten... doğrudur! sigara öldürür. ancak anadolu daha hızlı öldürür. ayrıca (bkz: her sigara size zarar verir)... al resmini de ekleyelim; https://galeri.uludagsozluk.com/r/373220/+
yunanca doğu anlamına gelen anatole kelimesinden gelir. anatolia ise doğu ülkesi anlamına gelir. anatolia'nın dilimize geçmiş hali ise anadolu'dur. fazla kullanılmamalıdır
GEN ARAŞTIRMALARI: TÜRKLER 40.000 YILDIR ANADOLUDA
Atatürkün, Anadolu en aşağı 7000 yıllık Türk beşiğidir düşüncesi ve bu düşünce doğrultuda ortaya atılan Türk Tarih Tezi 21. yüzyılda bugün- yapılan gen araştırmalarıyla doğrulanmaktadır. Genetik bilimindeki baş döndürücü gelişmeler, sadece geleceğe değil geçmişe de ışık tutmaktadır. DNA moleküllerinin dizilişi toplumsal köken araştırmalarında büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Bugün, Natonal Geographic dergisinin yürüttüğü Genografi projesi kapsamında dünyanın gen haritasının çıkarılmasına çalışılmaktadır. Tarih, ekoloji ve antroploji bilimlerinin günümüzdeki en büyük yardımcılarından biri genetik bilimidir. Ancak Türkiye bu konuda dünyanın bir hayli gerisinde kalmıştır.
Dünyadaki Bu genetik araştırmaları yakından takip eden az sayıdaki bilim insanlarından biri Timuçin Binderdir. Kaliforniya Üniversitesinde Antropoliji eğitimi alan ve iTÜ insan ve Toplum Bilimi Bölümünde öğretim üyeliği yapan Antropolog Timuçin Binder, gen araştırmalarının Anadolu Türklerinin büyük bir bölümünün 40 bin yıldır bu toraklarda yaşadıklarını gösterdiğini belirtmiştir. Gen araştırmalarına göre 1071 ve sonrasında Orta Asyadan Anadoluya gelenlerin oranının yüzde 10/15 arasında olduğunu belirten Timuçin Binder, 10 Aralık 2007de Sabah gazetesine verdiği demeçte şu değerlendirmeleri yapmıştır:
Türkiyede yaşayan insanların büyük bölümünün 40 bin yıl önce de bu topraklarda yaşamış olmaları Yani Türkler 1071 yılında Anadoluya gelmedi. Hatta 40 bin yıldır buradan kıpırdamamışlar. Bu topraklara aitler. Orta Asyadan geldiği söylenenler buralı aslında. Orta Asyadan Anadoluya göç oldu ama, gelenlerin sayısı çok az! Gen araştırmaları bugün Türkiyede yaşayan insanların ne kadarının Orta Asya kökenli olduğunu ortaya çıkarıyor. Buna göre Türkiyenin genetik yapısı Tarih Öncesi dönemde bugünkü şeklini alıyor. Orta Asyadan göç edenlerin sayısı yüzde 10/15 civarında. Dolayısıyla gelenler nüfus yapısını da değiştirmemişler. Hiç de Orta Asyadan Anadoluya bir kısrak başı gibi uzanan bir durum söz konusu değil. (1071) Orta Asya göçü bir efsane. Zaten gelen az sayıdaki insanın geni de çok daha kalabalık toplulukların (Anadoluya daha önce gelen Türklerin) içinde kaybolmuş. Ayrıca (1071ve sonrasında) gelenlerin Türk mü, iranlı mı veya Afgan mı olduğunu da bilmek zor.
40 bin yıldır Anadoluda yaşayan ve Anadolunun dip kültürünü meydana getiren insanların bizim atalarımız olduğunu belirten Binder, Anadoluya sonradan gelen Türklerin, Anadoludaki insanlarla (Ön Türklerle) kaynaşıp karıştıklarını da şöyle ifade etmiştir:
Anadoluda, Orta Asyadan göç etmeyen yüzde 85/90ın anlatılmayan öyküsü ve öyküleri var. Orta Asya göçünden önce Anadoluda yaşayanların bizimle ilgisi yokmuş gibi başka topluluklar olarak gösteriliyor. Bizim atalarımız olarak gösterilmiyor. Onlar vardı, ancak biz gelince gittiler gibi
anlatılıyor. Ama bu araştırmalar bunun öyle olmadığını gösteriyor. Onlar bizim atalarımız. Antropolog Timuçin Binderin, gen araştırmalarına dayanarak 2007 yılında aktardığı bu bilgiler, Hititlerin Türklüğü tartışmasından çok daha radikal ve çok daha önemli başka tartışmaları gündeme getirmektedir. Gen araştırmaları, MÖ 2000lerde Anadoluda yaşayan Hititlerden çok önce (MÖ.38.000lerde) bu topraklarda Türklerin yaşadığını ortaya çıkarmaktadır. Nitekim gerçekten de arkeolojik ve filolojik bulgular, Hitit öncesi Anadoluda yaşayan Hattilerin, Hint-Avrupai dil kullanmayan Asyenik bir kavim olduğunu göstererek, bu gen araştırmalarını desteklemektedir.
Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?
Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne iskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?
Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?
antik çağlarda Hatti ülkesi olarak adlandıralan coğrafya. insanlık tarihi boyunca sürekli göç almış ve sosyo kültürel yapısı devamlı değişmiştir. Bu coğrafyada iskandinav, mısır, hindu hatta uzak doğu tanrılarına dahi rastlamak mümkündür. Her gelen bir önceki kültürü yok etmeyede çalışsa bunu başaramamış, ister istemez kendi kültürleriyle harmanlayarak yeni bir yapı ortaya çıkarmıştır. Bugün elin japonu bile hacı olmaya bu coğrafyaya gelmektedir. Aynı zamanda on binlerce yıllık tarihi olan bu bölge, binlerce yıllık zeugma mozaiklerinin üzerine basarak poz veren belediye başkanlarına sahiptir.