ilk yıllarında hocaların "ilerde ne okumayı düşünüyorsunuz" sorusuna sınıfta az bir kitlenin öğretmenlik diye cevap verdiği ,
aradan yıllar geçip öss sınavına bir iki ay kala yine hocaların " kimler öğretmenlik yazacak " sorusuna ise çok az kişinin el kaldırmadığı okullardır .
bu aradan geçen 4 senede öğrencilerin öğretmenliğe ısınmalarının ! yanı sıra öğretmenliği seçtiklerinde elde edecekleri ek puanın bu tabloda etkisi büyüktür .
edit : herşey bir yana gerçekten kaliteli bir eğitim verilmektedir . en azından ilk yıl verilen ingilizce ileriye dönük müthiş bir yatırımdır öğrenci için , tabi değerlendirmeyi bilirse o yılları ...
össden önce ve össden sonra iki ayrı döneme ayırıp incelemek gerekir öğrencilerini.
zira össden önce asla ve katta ne olursa olsun öğretmen olmam diyenlerin yarısından çoğu öss sonrasında öğretmen olur.
çoğu öğretmen lisesi öğrencileri zorluk içinde derslerini görür. Binaları eskidir, veya geçici binalarda eğitim görürler. Kendimden biliyorum. Ve de harbiden öyle. Acilen birilerinin görmedi lazım. Madem öğrenci giriyor. Madem öğretmen yetiştiriceksiniz dere kenarında,hayvanlarla içi içe değilde normal,laboratuvarını olan, spor salonu olan bir yerde eğitim verin. Ha birde staj konusuna gelince. Hiçbir işe yaramaz. Öğrenciler öyle bekleyip durur. Neyse efendim burdan sesimi duyacak kişilere seslneiyorum: Ne olur şu çocuklara okul yapsanız!
bakıyorum da mezunları ya da hala okumakta olan mensuplarınca etraftan gelen "öğretmen mi olucaksın sen?" sorularına tahammül edilemeyen lise.
şimdi argümanlara bakalım;
1. biz daha çok çalıştık, kazandık. siz de çalışıp kazansaydınız!
cevap: anadolu lisesi'ni yahut fen lisesi'ni kazanan adamda en az senin kadar çalıştı, ama onlara yok işte ek puan, onu geçelim şimdi o zaman.
2. tabii ki hakkımız ek puan, adı üstünde anadolu öğretmen lisesi.
cevap: buna bi' itirazım olamaz tabii. ama hemen sevinme, alttakini bekle.
3. ben de bu liseye giren çoğu öğrenci gibi öğretmen olmak istemiyorum, ama işte yazdım bi' kere. başka bi' şey okıycam üniversitede ama puanım kırılmayacak. tabii kırılmasın. allalla.
cevap: hadi ya...! işte orda dur. sen oraya o ismi ile müsemma okula "öğretmen lisesi" olduğunu bilerek, seçtin ve de gittin. hem ünviersitede eğitim fakültesinden başka bir yere gideyim hem de puanım kırılmasın. oh ne ala. statüsü bile belli değil bu okulların. meslek lisesi mi düz lise mi belli değil.
bunların ekseriyeti imam hatiplilere "bilmiyor muydun kardeşim? oraya girdiysen imam hatip olucaksın, din görevlisi olucaksın. din görevlisi yetiştiriyo o okul bi' kerem." diyen kişilerdir, eminim. kendi paradokslarınızda boğulun emi.
mensubu olduğum kurum. 1/4 ü üniversiteye giremiyor demek yanlış olur. her öğretmen lisesi kaliteli olacak diye birşey yoktur. elbette seviye farkları olacaktır.
bu okula giren her öğrenci öğretmen olmak zorunda değildir. ilk sene "ne öğretmeni olucan sen yavrum?" sorularına katlanırsınız, 2. sene bir nebze belki, 3. seneye geldiğinizde "bir daha soran olursa anasını satiyim.." konumuna gelirsiniz.
okula ilk geldiğiniz zaman öğretmenler sorarlar "kaç kişi öğretmen olmak istiyor?" diye. tek tük 2 tane kalkar el belki. kimse öğretmen olmak için gelmemiştir. doktor, mühendis, avukat.. son sene bu insanların neredeyse hepsi öğretmenliğe yerleşir. bu da öğretmen liselerinde genel bir yazgıdır.
3. sınıfta stajlar olur. 1-2 haftalık bir süre başka okula gidersiniz. öğretmenlik deneyimini yaşarsınız. elde edilmek istenilen amaç sizin öğretmenliğe gerçekten yatkın olup olmadığınız ve sizin öğretmenliği isteyip istemediğinizdir. yararlı olduğunu düşünmüyorum. zaman kaybı..
genelde disiplinli okullardır. spor ayakkabıyı bile siyah olmak kaidesiyle giyersiniz.
mezunlarının yaklaşık 1/4' ü ek puana rağmen üniversiteye girememektedir. bunun sebebi de "hiçbir şey kazanamasak da ek puanla öğretmen oluruz" mantığıdır. okula gelen öğrenciler ilk olarak sorduğu ek puanın kaç nete karşılık geldiğidir.
fen lisesine gidecek kadar inek olmayan, anadolu lisesine de bir çoğunda adam gibi verilemeyen ingilizcesi için gitmeye değmez diye düşünen, hem rahatını hem de ''öss'de en kötü sınıf öğretmenliği yazar, kazanırım hacı!'' diye düşünen öğrenci kitlesinin tercih ettiği okullardır. kral okuldur. anadolu lisesi yazacağınıza, aöl yazın derim. ayrıca enteresandır, istanbul hariç anadolunun her yerinde 2-3 tane her ilde olmasına karşılık istanbul'da sadece son 3 yılda sayısı ancak 4 ya da 5 olabilmiştir.
her gelen misafirin öğrencilere kaç kişi öğretmen olmak istiyor diye sorduğu öğretim kurumudur. ayrıca şöyle seyreden muhabbetlerin de başrol oyuncusudur.
- nerde okuyorsun sen?
- anadolu öğretmen lisesinde.
- ne öğretmeni olacan bakiyim?
(bkz: aöl öğrencilerine öğretmen olmak zorundaymış bakışı)
mezunlarına kendi alanları seçildiğinde ek puan veren (bu yönüyle meslek lisesi gibi davranan), alan dışına yönelen mezunlarından puan kırmayan (bu yönüyle düz lise ya da fen lisesine benzeyen) eğitim kalitesi genel itibariyle yüksek olan (en azından 2002 mezunlarına kadar durum böyleydi), eğitim sisteminde sanki bir yerlerde bir yanlışlık var dedirten, köy enstitülerinin devamı olan lise türü.
not: yanlış anlaşılmasın eğitim kalitesinden bahsetmiyorum. tüm meslek liselerinde puan kırılırken, öğretmen liselerinde öğretmenlikten başka bir alan seçtiğimizde puan kırılmamasından mütevellit yazıyorum. o adam oraya öğretmen olacağını bilerek gitmiyor mu? ee daha ne? ne işi var avukatlıkla, doktorlukla falan? direk öğretmen olsun.
mezunlarının okurken çok cefa çektiklerinden bahsettikleri ve bunun karşılığı olarak da ek 24 puanı hak ettiklerini iddia ettikleri okul türü. aynı cefayı fen liseliler de çekiyor, bazı yerlerin anadolu liselileri de çekiyor ama onlara acılarını, çektiklerini unutturacak ek puanlar verilmiyor. hatta hatta sabahın köründe uyanıp yol zahmeti çekip okumaya gelen liseliler hiç hesaba katılmıyor, cefa çektikleri için onlara nedense ek puan verilmiyor! *
ayrıca öss sonuçlarında aldıkları ek puanlar olmasa ne olacakları içler acısı olan okullardır, zira başarı sıralamalarında alt kademelerde yerlerini almaktadırlar.
(bkz: bügün de bayağı dolmuşum be sözlük)
bu okullara giden öğrenciler eskiden okuldan çıktıkları zaman öğretmen olurlardı, o yüzden formasyon dersleri alırlardı, şimdi üniversite de okumak gerekiyor ama formasyon dersleri hala alınıyor, öğretmenlik okursanız üniversitede tekrar aynı dersleri alıyorsunuz.