istanbulu birbirine bağlayan iki yaka. aslında hiçte şaka olmamakla birlikte iki yakada da pek tabii yeşil alanlar mevcut. amaç keşfedilmek de ve daha mühimi en mühimi koruyabilmekte.
20 yıl anadolu yakasında, 3 yıldır da avrupa yakasında yaşayan biri olarak birkaç eyyorlama yapabileceğim versustur.
-metroya binerken inenlere öncelik veriniz uyarısı vardır ya, anadolu yakasında bu kurala gayet açık bir şekilde uyulurken avrupa yakasında siz inmeye çalışırken insanlar sizi ezer.
-yürüyen merdiven konusu var. anadolu yakasında insanlar sağda durup solda yürürken, avrupa yakasında barikat kurup yürümenize engel olurlar.
-avrupa yakasının sahilleri kötüdür, güzel olanlar da kısacıktır. anadolu yakasında pendikten kadıköye uzanan upuzun bir sahil yolu vardır ve de çok güzeldir. üsküdar taraflarındaki sahillere değinmiyorum bile.
-avrupa yakası yokuş cennetidir, anadolu yakası geniş, ferah yollarla doludur.
-avrupa yakası insanı soğuktur ve hatta kaba insanları oldukça fazladır. ancak anadolu yakası insanları oldukça naziktir.
-avrupa yakası arap, suriyeli doludur, anadolu yakasında bu oran oldukça düşüktür.
-avrupa yakası betondur, yeşil alan yoktur sahilleri dahi betonla doludur. anadolu yakasında her ne kadar yok etseler de yeşil alan daha çok vardır, sahilleri yemyeşildir.
bütün bunlar genellemedir ve elbette bahsedilen bölgelerin ilçelerine göre değişiklik gösterir.
net bir şekilde daha planlı olan avrupa yakası daha iyidir. iş imkanları zaten avrupa yakasında daha fazladır ve işe gitmek için imamdan müezzinden önce uyanmanız gerekmez, avrupa yakası net bir şekilde daha planlıdır, otopark sıkıntısı azdır, ulaşım ve toplu taşıma daha basit ve mantıklıdır, anadolu yakasına geçmek ve oraya geçerken kullanılabilecek bir çok alternatif rota insanları rahatlatır. anadolu yakası da boş beleş gebeş insan yeridir genel olarak. sadece gezilecek yerlerin büyüsüne kapılmış olduklarından anadoluyu severler. kadıköye gideyim rahat rahat takılayım vs diyenler maç günleri, her cuma, cumartesi, pazar, tatil ve bayram günlerinde evlerine gidememekten sokakta park yeri bulamamaktan gürültüden şikayet ederler çünkü bi akıllı onlar değildir. avrupa yakası sonradan görme yeridir ama sonuç olarak daha düzenlidir. babadan zengin değilsen ve hayatını kendin idame ettieceksen Anadolu yakasında yaşamak istemezsin zaten.
not: anadolu yakasını övenler şuan trafik yoğunluğunu kontrol etsin anadolu yakasında oturanların yarısı levente maslağa saatinde gidemediği için işinden atılıyor şuan.
not2: ben Avrupa'da yaşayıp anadolu yakasına çalışmaya ve okumaya giden bir vatandaşım anadolu yakasında yaşayıp Avrupa'da çalışan tüm tanıdıklarımdan ve arkadaşlarımdan çok daha memnunum hayatımdan.
not3: daha bir kes anadolu yakasına gezmeye gelip eve dönerken zorlanmadım ama Anadolu yakasında oturup anadolu yakasına gezmeye gidenler evine giderken zorlanıyor.
not4: biliyorum çok taşıt bazlı bir girdi oldu ancak evet misafirlerim bulunduğum sitenin otoparkına park edebiliyor ve evimizdeki 4 arabayı da rahat rahat park edebiliyoruz çünkü park yerimiz var. Anadolu yakasındaki pek çok site gibi arabamızı sokağa bırakmamız istenmiyor.(çekmeköy diye bir yerde başıma gelen olaydır. arkadaşımın sitesine ziyarete gittim misafir araç alınmaz yazısını görmedim ve güvenliğin de zaafına denk geldi beni içeri aldı. aynı olay 5 gün tekrarlanınca insanlar bizi dava edeceklerini söyleyip kapımıza geldiler. site de onelli sitesi mi ne öyle bir şeydi.)
avrupa yakası yaşanacak yer değil, eğlenilecek yerdir.
anadolu yakası ise hem yaşanacak hem eğlenilecek yerdir, süperdir yani.
yedi yaşına kadar avrupa yakası'nda oturdum. daha sonra çeşitli sebeplerden dolayı anadolu yakası'na taşındık. buraya taşınalı sekiz sene falan oluyor. şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bir daha öldürsen avrupa yakası'nda yaşamam. belki benim yaşadığım yerler, bakırköy/bahçelievler, öyleydi sadece bilmiyorum. yeşil alan yok bi' kere. sabahtan akşama kadar arabalar geçiyor evinin önünden. egzoz kokuları, çeşitli dükkanlardan ayılan kokular vs. sırf yeşillik görebilmek için haftada bir kere on beş dakika uzağımızdaki hastanenin bahçesine gittiğimizi hatırlarım ki orası da şimdi yıkıldı, yerine carrefour yapıldı. orada pek çok akrabamızı, dostumuzu, komşumuzu bırakıp gittik, o ayrı tabi... anılar, yaşanan olaylar... aklıma geldiği zaman buruk bir sevinç yaşarım.
neyse, devam edecek olursak; anadolu yakası ise muhteşem. şu anda başımı pencereden uzatsam bahçedeki vişne ağacını göreceğim. ya da ne bileyim, akşamları bahçemize inen kirpileri izleyeceğim. yağmur yağdığı zaman toz toprak kokmayacak, sadece toprak kokacak. hem ulaşım da kolay, yani avrupa yakası'na göre... yoksa istanbul trafiği malum.
