afişini görür görmez, alaycı bir tebessüm etmeme gark etti beni bu film. anladığım kadarıyla fena bir amerikan özentiliği taşıyan bir proje. ayrıca öyle duruyor ki, top gun çakması olacak. güzel kızlar, seksi erkekler, boş bir sinema işi gibi.
bütün savaş filmleri ben-hur özentisi, bütün hapishane filmleri shawshank redemption özentisi, bütün komedi filmleri altına hücum özentisi zanneden avam tabakasına kulak asmadan bekleyip görmek, sonra yorum yapmak gerektir.
bu ülkenin ordusuna, askerine, bu ülkede olan herhangi bir güzel şeye tahammül edemeyen ezik tayfanın filme çamur atmaya başlaması için afişini görmeleri yetmiş. bir zahmet klozete atlayıp sifonu da çekin. teşekkürler...
henüz vizyona girmediği için; ne kadar çakma-ne kadar orjinal bilemiyorum.
lakin çakma bir yapımı, sinema filmi olarak çekip vizyona sokmak yalnızca türkiye'de görülür.
eğer bahsedildiği gibi bu film topgun kopyası ise yapılan hatadan biran önce dönülmeli ve filmi sinemalara yollamamalılar.
atv'nin aksiyon dizi kuşağına satabilirler. show tv'nin primetime kuşağına yollayabilirler.
nasılsa televizyon çakma projeler ile doldu taştı. birde beyaz perdeyi bu işe bulaştırmayın.
ülkede çekim için yeterli teknoloji bulunmadığından amerikadan getirilen özel çekim ekibiyle çekilen, top gun isimli filmle özdeşleştirilebilen, bir yandan ise türk hava yollarını tanıtan bir filmdir. deneyimli oyuncu kadrosu bulunmakla birlikte sırf çekim için amerikan ekibi kullanılıyor diye eleştirileri üzerine çeken bir filmdir. emeğe yazık lan! henüz teknik film çekmekte yeni olduğumuzdan ve filmlerde kan diye ketçap kullanmaktan yeni çıktığımızdan bu amerikalı ekibe ihtiyaç duymuş olabiliriz.
vizyona girdiği gün, çok güvendiğim sözlük yazarlarının yorumlarını okumak için girdiğim, ama güvenimin boşa çıkmasını sağlayan filmdir.
seviyemiz çok düştü.
--spoiler--
bu filmin senaryosu türk hava kuvvetlerinin pilot olma sürecini; zorlukları ve güzellikleriyle ortaya konulmasını istemesi neticesinde hazırlanmış gibi duruyor.
film boyunca manzaralar şahsen beni mest etti. pilotluğun ne kadar zor olduğunu ama ne kadar da gurur verici bir şey olduğunu görmüş oldum. lakin ortaya bir film çıkacaksa senaryonun üzerinde biraz daha durulmalıydı diye düşünüyorum. sanki bir akıcılık sorunu vardı. filmin sonlarına doğru malum sahnede gayet heyecanlandık. buna benzer bir kaç sahne daha olmalıydı.
oyuncular hande subaşı dışında sırıtmıyordu ekranda. şahsen çok eleştirilen, oyunculuğu her daim yerin dibine batırılan çağatay ulusoy'u çok beğendim. adamın bu ikinci işi ama pek çok oyuncudan daha iyiydi. ayrıca öyle yakışıklı bir adam ki adeta ekranlar için yaratılmış.
özge özpirinççi'nin oyunculuğu da beni etkiledi. samimiydi, sıcaktı. bundan sonra kendisini takip edeceğim.
kısacası senaryodan çok fazla bir şey beklenmediği sürece izlenebilir bir film olmuş. çok ağır eleştirileri hakettiğini düşünmüyorum.
--spoiler--
Verilmek istenen mesaj tam anlamıyla verilmiş filmde. Söylenmek istenenleri film boyunca siz anlıyorsunuz zaten. Çok başarılı bişey beklemiyodum ama umduğumdan iyi çıktı. En azından her filmde olması gerektiğine inanılan entrikalar araya tıkıştırılan aşksal şeyler filme baskın gelmiyordu. Oyunculuklar ise oldukça iyiydi. otur 100.
Ilk çıktığı gün izlememe rağmen ancak yazabildiğim film. Güzel film olmuş ancak bazı küçük hatalar var. Filmde dikkatimi çekenler ve genel olarak düşüncelerim şöyle;
(aklıma geldikçe de ekleyeceğim.)
* filmin başındaki hastane sahnesinde çağatay ulusoy'un kolunda kırmızı bir albay rütbesi var. Bir sahne sonrasında ise bu rütbe, kırmızı bir yarbay rütbesine dönüşmüş. Ondan bir sahne sonrasında ise, sancak devir-teslim töreninde çağatay ulusoy'un kolunda garip, çok daha farklı bir rütbe var. Yine özge özpirinçci'nin kolundaki rütbelerde de değişiklikler mevcut.
* yine hastane sahnesinde türk yıldızları pilotları ellerinde kask, altlarında g-suitle topluca hastane koridorlarında dolaşıyorlar. Sanıyorum hiçbir pilot hastaneye böyle gitmiyordur.
* çağatay ulusoy'un babası ölmüş. Engin altan düzyatan geliyor, kulağına bu konuda birkaç şey söyleyip uzaklaşıyor. Ulan öyle ayaküstü söylenir mi? Hadi söyledin ne öyle söyleyip kaçıyorsun adamın yanından. Yanlış.
* engin altan, öğrencisi çağatay ulusoy'a 'sen ilk ne uçurdun?' diye soruyor ve cevabı bilinceye kadar da uçuşa başlayamayacağını söylüyor. Cevap uçurtmaymış. Mesela ben hayatımda hiç uçurtma uçurmadım. O da benim gibi olsaydı hiç uçuşa başlayamayacaktı garibim. Hem engin altan onun ilk uçurtma uçurduğunu nerden biliyor? Saçma geldi.
* hande subaşı, sen niye fok balığı gibi konuşuyorsun kizim? Ayrıca hiçbir şeyden hoşnut olmayarak beni kendine daha da gıcık ettin.
* şu ismail filiz'e ağlamalı rol vermesinler hacı. Beceremiyor adam.
* filmin sonunda, f-4 pilotu olan kızımız özge özpirinçci, solo türk pilotluğuna seçiliyor. F-4'ten f-16'ya geçiş o kadar kolay mıdırki?