(#15877446) entry si ile tam düşüncelerimi yansıtmasa da baya baya bir yaklaşan ve takdir edip kendime yakın gördüğüm yazardır. hem siyasi şeriatçı hem kemalist olmadan yaşanabileceğini de anlamış zeki kişidir.
buarada çok sevdiğim bir eski yerli yapım araba markasıdır. motoru ford motorudur ama olsun karizması yeter.
hala kaportasını inekler yediği iddia edilen araba. bre ihvanlar, yıl olmuş 2012, açıcaksınız google, yazacaksınız anadol kaporta diye sonra bi zahmet okuyacaksınız. kompozit malzemenin memleket sınırlarında seri üretimde kullanıldığı ilk alan olsa gerek. Rahmetli dededen kalma 1979 modelini epeyce sürmek kısmet oldu; ön koltuk arkası gibi tek parça olduğu için pek bir rahattı ve iki iri kişi çok sıkışmadan binebilirdi.
geçenlerde gittiğim bir anadolu kentinde arabamı parkettiğim yerin yanına tesadüfen bi anadol parketmiş, bi baktım benim arabanın yanında ufacık görünüyor. arabam dediğim de bildiğin c-segment arabası öyle merso falan değil ha. eskiden pek kocaman görünürdü bu muymuş düşüncesine kapıldım. sonra da hay amına koyim yaşlandık herhalde tribine girdim.
gün itibariyle satmak durumunda kaldığım arabamdır. daha doğrusu arabamdı. adı subuti idi. yeni sahibine gitti. sanırım yeni sahibini sevmedi. satılmamak için son numarasını da yaptı, vites adamın elinde kaldı.
bana vermeye çalıştığın mesajı aldım subuti. ama ayrılmamız gerekiyordu. çok üzgünüm. seni şimdiden çok özledim. park yerini hemen kapmışlar. gözlerim doldu seni her zaman gördüğüm yerde göremeyince.
sscb dağılmadan önce de içindeki farklı etnik topluluklar arasında zaman zaman çatışmaya dönen gerilimler olduğunu, hatta bunu bizzat moskova bürokrasisinin imparatorluğu yönetmek için araç olarak kullanmak adına sürekli canlı tuttuğunu bilmeyen solcu yazardır görünüşe göre.
bir ilke olarak kendi adım için açılmış başlıkta yazılanlara cevap vermiyorum.
lakin hakkımda yazılan yalan ve yanlış sözlerle dolu ve böyle olduğundan ötürü sözlükte bu zamana dek yazmış bulunduğum entry veya entryler ile refere edilemeyen iddialara cevap vermem gerekti:
hocalı'daki katliamın müsebbibi sscb değil, sscb'nin dağılması sonrası hortlatılan ırkçılık virüsünün etkisiyle ermeni milliyetçileridir.
bu satırların yazarı insanlık ailesini oluşturan tüm ulusların aynı büyüklüğe, saygıya ve onura sahip olduğuna inanır. türkler'inki ermeniler'den ya da amerikanlar'ınki türklerden üstün ya da alçak değildir diye düşünür. bir ırkı aşağılamayı insanlık suçu olarak görür. siz hiç "şu ırkın canı cehenneme!" diyen bir komünist gördünüz mü? ama demeyen bir faşist görmemişsinizdir.
bugün onur caymaz'ın güzel bir yazısı vardı birgün gazetesinde. bir bölümü insanlık dersinden bir türlü geçemeyenler için iyi bir rehber olabilir:
"Faşizmin dili katliamlardan kendine göre olanı seçer. Her katliam birbirinin eşidir oysa. Aramızdaki fark ne biliyor musun? Ben Ermenistan'da Hepimiz Azeri'yiz diye bağırabilirim ama sen Türkiye'de Hepimiz Ermeni'yiz diyemezsin. Biz şiirdeki gibi aşk çocuğuyuz çünkü. Yenilgimiz vardır fakat ezik değilizdir. Onurluyuzdur, insanlıktan utanmayız, yaratıldığı için falan değil hem de; yaşama hakkı olduğu için insana sevdalıyızdır. Sende kalp yetmezliği var, kalbin yetmez bunlara!"
emperyalist bir yapılanma olan sscb'nin, hocalı'da türk kanına batırdığı ellerinden damlayan kandan zevk alan kişi. öldürülen türk ise, insanı yönden hiçbir değer olmadığını düşünen bir zihniyet. ırk temelli bir hayat felsefesi var. herkesi 'faşist' olarak nitelendiriyor. güzel bir söz vardır bizde, kişi kendinden bilirmiş işi.
Kaportasının saman ve tutkal karışımı garip bir maddeden yapılan ilk seri üretim türk aracıdır. Üretimi yıllar önce durdurulmasına rağmen hala daha ülkemizde bıkılmadan usanılmadan kullanılmaktadır.
(bkz: #14426860)
önce sınıfsız ve eşitliğin had safhada olduğu bir dünyadan bahseden; ardından da komünistleri insan ırkının en erdemli üyeleri sınıfına alıvererek komünizmin aslında ne olduğunu muazzam şekilde anlatan bir yazar.
hani osman yüksel ile nazım hikmet'in meşhur hikayesi vardır ya, onun gibi. komünizm 25 kuruşluk bir kavramdır.
türkiye historic rally şampiyonası'nda yolların tozunu attıran; yolda kalan fiat, ford gibi markaların yolda kaldığı etapları bile bitirdiğine şahit olduğum sempatik otomobildir.
kaportasını eşeklerin, ineklerin ev bilumum hayvanların yemediği araba.
anadolun kaportası bilinen adıyla fiberdir. Bu özellik şu an bir çok arabada ( ferrari dahil ) kullanılmaktadır. Yabancı özentisi lümpenler hakkında hiç bir şey bilmeden atıp tutmaktadır bu arabanın.
