Kaportası o dönem için bir ilk olan fiberglastan yani cam elyafından yapılmış olan otomobil. Ford kent motoru ile haizdir.
Bu cam elyafını eşekler, atlar, keçiler filan kemirebilir. O yüzden adı çıkmıştır. Ayrıca fiberglas petrol türevi bir malzeme olduğundan anadol cayır cayır yanabilirdi.
kopyala yapıştır tanım yerine hakkında bildiklerimi yazayım.
araç bir türk efsanesidir. şasesi ford şasesidir ve oldukça sağlamdır. ön koltuk birleşiktir. arabayı sürerken gacır gucur sesler gelir. klasik modelin yanında spor modeli, böcek adında arazi modeli ve klasiğin son modeli mevcuttur. araç station wagon ve sedan modelli olarak üretilmiştir.
aracın kaportası için sıkıştırılmış saman olduğu söylentileri yaygındır. döneminde arabayı ineğin yanına park edersen geldiğinde arabanın yarısını yer esprileri yapılmıştır. aslında malzeme fiberglastı ve alev alması durumunda cayır cayır yanardı. fakat paslanma sorunu yoktu.
arabaların büyük çoğunluğu kesilerek kamyonet yapıldı.
tasarımı ingiliz reliant firmasına ait olan, otosan tarafından lisansı alınıp üretilen, şasi, motor ve şanzımanları ise ford'tan temin edilen ve eşekler tarafından yenildiği rivayet edilen pek sempatik otomobil markası.
özellikle anadol a1'e olan sevdam yüzünden orijinal bir logosunu bulup, çerçeve yaptırdım.*
Anadol marka otomobilimizin üretiminde yardımı dokunan, gerekli erektronik ve mekanik parcada desteği olan, Dünyada ilk fiber karoser ile üretilen Otomobil firmalarından biri olan, ingiltere'li Reliant Otomobil fabrikası 1970 lerin başı.
hala kaportasını ineklerin yediğini düşünen var fiberglass nedir bir araştırın. ha keçi deseler belki bir nebze inanırmış gibi yaparım. ama bazıları yerli malını kötülemeyi sever. adam fiberglası saman sanmış.
tam bilmiyorum ama heralde motoru ford lisanslıdır.
hele stc 16 modeli var ki tam bir canavar. birde bizim orda böcek diye bir modeli vardı gidip gidip bakardık çocukken.
Doğadaki en gereksiz varlık olan insan dışında hiç bir hayvan sadece görüntüsünden bir şeyi yenilebilir sanarak yemez. Hele fiberglass ve ilaçlarını içeren son derece ölümcül bir maddeyi asla yemez. Böyle sanrılar biz iki ayaklı eşşeklerin öyle zannetmesi sadece. .
Anadol dan devam edecek olursak döneminin tüm gereklilikleri karşılayan bir markaydı belki de yapılabilecek en büyük eleştiri ön düzeninin dayanıksızlığı ve platin meksefenin normalin üzerinde arıza verme oranıydı ama bunlar döneminde sahibini rahatsız edecek para harcatacak arızalar sayılmazdı. .
Anadolu üreten ekibin bizzat söylediği Anadolu marka olarak bitiren şeyin devletin sanayi mamullerinde fiyat belirleme pozisyonundan vaz geçmemesi ve artan maliyetlere göre fiyat belirlemeye ısrarla izin vermemesidir. O dönem üretseniz bile fiyatı siz değil sanayi bakanlığı belirliyordu yoktu öyle yağma yani. .
Reliant fw11 konsepti kullanılarak vaktiyle modernize edilmek istenmiş ama yerli üretici bu konsepti kabul etmemiştir. Reliant'in yeni dizaynını fransızlar satın aldıktan sonra tüm zamanların en çok satılan modellerinden birini yaratmışlardır. Görüntüsü Volvo tundra ile hemen hemen ayni olacaktı eğer o zaman devam edilseydi. Belki de su an elimizde harika bi araba olacaktı. Konsept reliant fw11 gorseldeki araçtır. Citroen bu tasarımdan bir efsane çıkarmıştır.
Seri üretilen üçüncü Türk otomobili. Yerli klasiklerin efendisi. Adamakıllı bakılırsa yolda felan bırakmaz kardeşim. Ama sen egzoz, lpg, ot, b*k takarak aracın özgünlüğünü bozarsan o yaştaki rolls royce da bırakır.
bu yazar solcu değildir. solcunun dibidir. bataklığa saplanmış solcunun ta kendisidir. başka düşünceleri görmez böyleleri. takip ettikleri gazete ve haber siteleri sınırlıdır. dünya görüşleri dardır. at gözlüğüyle bakarlar etraflarına.