ana rahmi, dünyanın kötülüklerine karşı sığınılacak bir ortam olarak görülür. insan ana rahminden ilk çıkışında tam anlamıyla bir şok yaşar *. içeride su içinde yaşar, beslemesini annenin aldığı gıdalardan temin ederken dışarıda tam anlamıyla ortam değiştirir. değişen bu ortamı benimseyemez ve sürekli geldiği yere dönüş eğilimindedir. ana rahmi kapalı bir kutudur, dışarısı değil, içerisidir. insanı koruyup, dıştan gelen tehlikelere karşı korur.
savaşları gördüğün an,
insanların acımasızca birbirlerini vurdukları an,
şımarık,ukala,dengesiz insanlardan darbe yediğin an,
hayattan soğuduğun her an...
(bkz: anne al beni yanına)
(bkz: annemi istiyorum)
ilk gördüğüm yerde imzasını isteyeceğim ayıdır.. ben hep o "ayı"yı benim bindiğim otobüse binen sıradan bir ayı zannediyordum. bu kadar meşhur olduğunu bilseydim daha önceden alırdım bi imzasını falan.
david lynch in post-modern sinemanın baş yapıtlarından sayılan blue velvet filmde dennis hopper sevdiği kızın karşısında diz çökerek adeta bir anne gibi onu rahmine alması için yalvarır. sevgili ve anne karakterleri oudipal olarak yer değiştirmiş ve ana rahmine dönme isteği tam da böyle bir komplexten çıkmaktadır.
yatakta cenin pozisyonunda uyumak buna yorulmamalıdır; zira bunun üşümekle bir dirsek bağlantısı vardır.
uyku sırasında cenin pozisyonu alınıyorsa bilinç altında anne rahmindeki huzurun özlendiğini ifade ettiği söylenen, bu şekilde varlığı farkedilecek istektir. uyku insanın en savunmasız, en kontrolsüz ve en açık olduğu yaşam parçasıdır. birisinin cenin gibi kıvrılarak uyuduğunu görüyorsanız bilin ki birşeyler ters gidiyor. annesinin rahmine dönmek istiyor. sinir krizi evrelerinde de gözlenebilen bu istek yine aynı vücut duruşuyla karşımıza çıkabilir.
sözlükteki bazı yazarların yazılarını okuduktan sonra dünyanın iğrençliğinin bir kez daha yüzüne kırbaç gibi vurulmuş kişilerin hissettiği duygudur. bir nevi ölme isteği.