içerisinde 177 milletten insanın barındığı, bu alanda birinci olan şehir. 700.000 küsür olan nüfusun 500.000 kadarı hollandalı iken geriye kalanlar diğer milletlerdendir.
amsterdam adında bir jacques brel şarkısı var. amsterdam denizcilerini anlatır. bir de bu şarkının the dresden dolls coverı vardır. baştan aşağı müthiş bir anlatımdır.
"amsterdam limanında açık denizlerden getirdiği hayallerinin şarkılarını söyleyen bir denizci var. "
amsterdam'ın hayaline denizcileri ve limanı ve balık kafalarını ve balık kuyruklarını ve alkolü ve fahişeleri dolduran şarkı. dopdolu şarkı. vokalin gerçek çığlıkları ile amsterdam limanı denizcilerinin gerçek hayat hikayelerinin kesiştiği şarkı. gemiler ve liman kıyısındaki barlar ve barlarda fahişeler ve fahişeleri seven, fahişelerle eğlenen, fahişelerle evlenen ve denizde doğan, denizde uyuyan, denizde ölen o deniz adamları ve yosunlu hayatları ve müzik.
"amsterdam limanında bir sarhoş kavgasında ölen bira ve acı dolu bir denizci var / ve amsterdam limanında boğucu sıcak bir sabah günün ilk ışıklarıyla doğan bir denizci var / ve denizcilerin buluştuğu amsterdam limanında sadece balık kafası ve balık kuyruğu yiyen bir denizci var / ve sana erkenden çürümüş, yelkenleri çekebilen, ayı yutabilen dişlerini gösteriyor... "
"ve amsterdam limanında içen, içen, içen ve bir kez daha içen bir denizci var / ve bedenlerini bin başka adama daha veren fahişelerin sağlığına içiyor... ve benim vefasız bir aşka ağladığım gibi işiyor... "
***
"in the port of amsterdam
there's a sailor who sings
of the dreams that he brings
from the wide open sea
in the port of amsterdam
there's a sailor who sleeps
while the river bank weeps
to the old willow tree
in the port of amsterdam
there's a sailor who dies
full of beer, full of cries
in a drunken town fight
in the port of amsterdam
there's a sailor who's born
on a hot muggy morn
by the dawn's early light
in the port of amsterdam
where the sailors all meet
there's a sailor who eats
only fish heads and tails
and he'll show you his teeth
that have rotted too soon
that can haul up the sails
that can swallow the moon
and he yells to the cook
with his arms open wide
"hey, bring me more fish
throw it down by my side"
and he wants so to belch
but he's too full to try
so he stands up and laughs
and he zips up his fly
in the port of amsterdam
you can see sailors dance
paunches bursting their pants
grinding women to porch
they've forgotten the tune
that their whiskey voice croaked
splitting the night
with the roar of their jokes
and they turn and they dance
and they laugh and they lust
till the rancid sound
of the accordion bursts
and then out of the night
with their pride in their pants
and the sluts that they tow
underneath the street lamps
in the port of amsterdam
there's a sailor who drinks
and he drinks and he drinks
and he drinks once again
he'll drink to the health
of the whores of amsterdam
who've given their bodies
to a thousand other men
yeah, they've bargained their virtue
their goodness all gone
for a few dirty coins
well he just can't go on
throws his nose to the sky
and he aims it up above
and he pisses like i cry
on the unfaithful love
in the port of amsterdam
in the port of amsterdam"
ilk olarak red lıne dıstrıck'e gırdıgınızde kendınızı bır fılm setınde hıssedebılecegınız,ılk 45 dakıkayı agzınız bır karıs acık dolasacagınız hatta ben bır uzaklasıyım toparlanıp gelıyım dıyebılecegınız, tekrar sokaga gırdıgınızde evet bu gercek deyıp nerden baslayacağınızı sasırabılecegınız muhakkak gorulmesı gereken sehır.
güzel özgür bir şehirdir evet. ama dikkat edin arada sırada rotterdam lı ayılar basabiliyor ortalığı. ağzınızın burnunuzun kırılabilme ihtimali oldukça yüksek. türkleri de pek sevmezler.
bir de arenasında sensation white ve black ler yapılır ki. tadından yenmez.
dünyada vatandaşlığı olan tek şehir.
Evet, yeteri kadar burada yaşarsanız amsterdam vatandaşlığı alabiliyor ve vizesiz girebiliyorsunuz güzide şehire. Bu da amsterdam özgürlüğünün doruğu olsa gerek.
12 gün sonra ayak basacağım,gitmeden önce hakkında dinlediklerim ve araştırdığım kadarıyla dünya içerisinde başka bir gezegen olduğu kanısına vardığım,su üstünde şehir olarak nitelendirilen,küçük olmasına rağmen oldukça fazla turist çektiğinden kalınacak otel,hostel vb. yerlerin çok pahalı olduğu,gece hayatının çok canlı olduğu ,bunların yanında tarihiyle,sanatıyla,mimarisiyle görülmeye değer bir çok yer barındıran oldukça heyecan verici,bambaşka bir şehir..
bir diskoya girdiğiniz zaman, şu dialog kaçınılmazdır.
hollandalı kız: heeeeyeyyooo...heeeyy ( eğlenmektedir )
abaza türk: hi, let's drink something.
h k : thanks, heeyeyyyoooo heeyooo ( dünya umurunda değil )
a t : heey. unde bahhh
h k : +%&/()
12. yüzyılda amstelm ırmağı kıyısında bir balıkçı köyü olarak kurulmuş, hollanda' nın en önemli şehri. ajax' ın ünlü altyapı sistemi tip' in göz alıcı tesislerinin bulunduğu şehirdir.
master hayallerimi süsleyen, iki kez gittiğim ve doyamadığım kanımca avrupa'nın en yaşanılır şehri. ne paris kadar kalabalık, ne de londra kadar boğucu. amsterdam tam anlamıyla çılgın atan, hem güzel hem zarif ve de her şeye rağmen asil kalabilen, ölmeden öncesi görülmesi gereken bir şehir.
hollanda'nın fiili, 1983'den beri de yasal başkentidir; ancak parlamento den haag (lahey) kentindedir;
amsterdam sözcüğü amstel+ dam kökenlidir; amstel nehri, iç denize ulaştığı yerde, bir anlamda baraj denilen dam'larda toplanır, yayılır ve seviyeleri ayarlayan havuzlarla denize dökülür. hollanda'nın bir çok yerinde bu tür dam'lar vardır. amsteldam sözcüğü değişerek zaman içinde amsterdam biçimini almıştır.
çoğu kişi tarafından hollanda'nın başkenti diye bilinen,** aslında başkenti olmayan, ancak avrupa'nın en görülmeye değer şehridir. kanalları, uyuşturucu satan surinamlıları, red light district'e uzanan yoldaki hediyelik eşyacılarda türkiye'deki hiçbir sex shop'ta bulamayacağınız bilimum sex araç ve gereçleriyle bilinen şehir. kanal gezisiyle tamamına yakınını görme fırsatı yakalayabileceğiniz de bir şehirdir. şehirde irili ufaklı bin küsür tane köprü bulunması da cabasıdır.
süper bir mimariye sahip, özgürlügün bokunun cikarildigi, pis ve güzel sehir. Bir de Dam'in orada kücük FIAT marka bir arabada yatan üc eleman kasetten son ses Gülsen dinliyorlardi dün.
pulpfiction adlı şahane filmde john travolta ve samuel l. jackson abimiz filmin başında uzun bi muhabbete dalarlar amsterdam hakkında. red light adlı meşhur sokağa sahip başkent.