her gezgin kendi kitabını okumalıdır, yazılı ya da sözlü farketmez. herşey kendinizce olmalı, kendinizi anlatmalıdır. tamam Edirne'de X camisini görmek gereklidir ya da çorum'da leblebi yenir ama bir kenti görmeden önce sizi yönlendirecek argümanlardan kaçınılmalıdır; birini tanır tanımaz burcunu sormak gibi, sanki bütün oğlaklar inatçı olmak zorundaymış gibi inanmayı hazır kıta beklerken... karışık kafalı bir yarı* avrupalı olarak amsterdam için yazılmış rehberlerin sizi kesmediğini görürsünüz, çünkü burada ne kadar avrupalılaşmak isteseniz de siz 'oralı'sınızdır. bunu yaşayarak tecrübe etmek, bir rehberin gölgesine saklanarak japon taklidi yapmaktan iyidir.
Bisiklet kiralayıp gezmek en eğlenceli yöntemlerden biridir. Fakat önce şehre göz ucu olarak bir adopte olmak gerekir yoksa nereye gideceğinizi anlamanız başlarda baya zaman alır.
